“ Keşke malları paylaştırmasaydın, keşke paylaştırmadan önce bazı şartlar koysaydın” dedi Gamze Hanım. Keşkeler, pişmanlık ateşini yakan rüzgâr gibidir. Ne kadar çok keşke dersek, pişmanlığımız o kadar çok büyür, insanın içini daha fazla yakar. Peygamber efendimiz; “ başına bir iş geldiği zaman; keşke şöyle yapsaydım, o zaman böyle deme; Allahın takdiri böyleymiş. O, dilediğini yapar de. Çünkü keşke şöyle yapsaydım sözü, şeytanın vesvesesine yol açar.” Buyurmuştur.
Her insanın çeşitli imtihanları vardır. İmtihanlar; kulluğun kıvamını arttırmak, cennetteki mertebesini yükseltmek ve en mühimi de Allahın rızasını kazanmak içindir. Ayşe Hanım, gamze hanımın soracağı bütün sorulara cevap vererek sözlerini bitirmiş, elindeki tespihi yeniden çekmeye başlamıştı.
Bir sonraki gün, kahvaltıdan önce huzurevi sakinleri yeni yeni uyanmaya başlamışlardı. Ancak çalışanlar bir o tarafa, bir bu tarafa telaşla koşuyorlardı. Gamze hanım, bastonunun yardımıyla yavaş yavaş yürüdü ve birine yaklaşarak niçin böyle telaşlı olduklarını sordu: “ birkaç gün önce Ayşe hanım vefat etmiş.” Dediler.
Kapıdan şöyle bir bakınca Ayşe Hanımı gördü. Ayşe Hanım; elinde tespihi, seccadesinin üstünde başı ve omzu duvara yaslı bir biçimde hareketsizce duruyordu. Gözleri dolan Gamze Hanım; geriye doğru döndü, dün bahçede beraber oturdukları banka doğru yürümeye başladı.
Büyük bir imtihan; mal sevdasıyla, anlık öfkeler ve günlük menfaatlere beş günle kaybedilmişti. Bu imtihan beş yıl, on beş yıl olsa ne çıkardı? Hakk’ın ayetleri göklerde yankılanırken, yeryüzünü kuşatırken; dillerden öteye geçemiyor, insanın taş kesilen kalbini yumuşatamıyor, ruhuna dokunup tesir edemiyordu. Her gün onlarca hırsla ev sahipliği yapan, ancak bir anneyi babayı misafir edemeyecek halde merhamet noktasında çoraklaşan gönüller, iman sağanağından ardına bakmadan kaçarken nasıl yeşerecek, nasıl rengarek hale gelecektir?
“Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne, babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle. Onlara merhametle ve alçakgönüllülükle kol kanat ger; Biz insana ana ve babasına iyi davranmasını vasiyet ettik! Önce bana, sonrada ana babana şükret! diye tavsiyede bulunmuşuzdur.”