İcra ilanlarının her zaman tartışma konusu olduğunu dile getiren Mustafa Bayraktar, “İcra ve İflas Kanunu’nun 114. maddesinde konu tüm çıplaklığıyla ortaya konmuş. Bu maddeye göre, ‘İlanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp yapılmayacağı, icra müdürlüğünce alakadarların menfaatlerine en muvafık geleni nazarı dikkate alınarak tayin olunur’ diyor. Düzenleme bu konuda icra müdürlüğüne geniş bir takdir hakkı vermiştir” açıklamasında bulundu.
İcra müdürlüğünce bu takdir hakkının hukuka uygun ve tarafların menfaatleri gözetilerek kullanılması gerektiğini dile getiren Bayraktar, “Yargıtay emsal kararlarında da satışı yapılan malların her yöreden alıcı çıkabilecek otel, fabrika binası veya benzeri mallar olması durumunda yurt düzeyinde yayın yapan gazetelerde ilanın yayımlanması gerektiğini kabul etmektedir. İcra müdürlükleri mesken, arsa, işyeri gibi yerel alıcısı bulunan malların satışında yerel gazetelerde ilan yapılmak suretiyle satış yapılması hem alacaklının hem de borçlunun menfaatine olacaktır” diye konuştu.
Uygulamada icra müdürlüklerinin belirli fiyat üstüne çıkan gayrimenkulleri ulusal düzeyde yayın yapan gazetelere verdiğini söyleyen BİK Müdürü Bayraktar, “Kanun yetkiyi icra müdürlüklerine vermiş ama alakadarların menfaatine en uygun diye de eklemiş. İcra konusu olan bir malın ilanını yapma yetkisi icra müdürlüğünde. İster ilan eder ister etmez. İlanın alakadarlıların menfaatine en uygun denildiğinde en ekonomik şartlarda en çok alıcı anlayışı devreye giriyor. Bir il veya ilçedeki gayrimenkul, ülke genelinde her yöreden alıcıların gelmesine neden olur mu? Hiç sanmam. Bakın burada her iki tarafın menfaati cümlesi var. Alacaklı alacağını tahsil etmek için borçluyu icraya veriyor. İcrada alacaklının hakkının temin edilmesi için satışa çıkıyor ve bunu gerekli gördüğü hallerde gazete yoluyla ilan ediyor. Gazeteye verilen ilanın parası borçlunun durumu göz önüne alındığında ilk etapta alacaklı tarafından ödeniyor. Çünkü borçlu durumu olsa parasını ödeyip malının icraya düşmesine engel olacak. Alacaklı ilan parasını ödüyor ödemesine ama icra yoluyla satış yapılan malın gelirinden ilan parasını düşüyor. Yani ilan parasını yine borçlu ödüyor. Kişinin hem ekonomik nedenlerden dolayı arsası icra yoluyla düşük bir bedelle satılıyor hem de bu malın ilanının parası satıştan elde edilen gelirle yine kendi payından kesiliyor” şeklinde konuştu.
“Ağlayanın malı gülene hayretmez” diye bir atasözünün olduğunu hatırlatan Bayraktar, açıklamasını şöyle tamamladı: “Elbette alacaklının da hakkını korumak lazım ancak burada icra müdürlükleri zaten zor durumda kalan borçluyu hiç değilse ilan safhasında daha fazla düşünmeli. İlanın ulusal gazetede çıkmasının maliyeti, yerel gazetede çıkmasının maliyenin neredeyse dört katı. Bu kadar parayı nasıl ödesin borçlu? Bir de malın satılamadığı düşünülürse bu ek maliyet anlamı taşıyor. Yani neresinden bakarsanız bakın borçlunun belindeki kambur büyüyor. Bu konuda yasa icra müdürlüklerine yetki vermiş vermesine de her yöreden katılımın sağlanamayacağı malların ilanının yerel gazetelerde yapılması faydalı olur.”