İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özellik, güçlü zekası, üstün düşünme kabiliyeti, sınırsız öğrenme gücü ve konuşma yeteneğidir.
Her insan yaratılışı gereği mükemmel olmasına rağmen, çoğumuz bunun farkında değiliz. İnsanın bunu anlaması için, önce kendisini tanımasını ve bilmesi öğrenmesi gerekir. Çağımızın düşünürlerinden sponville “ kendini tanımak; hayran hayran kendini seyretmek demek değildir. İnsanın hem ne olduğunu hem de ne olması gerektiğini araştırmasıdır. Nasıl düşüneceğini, nasıl yaşayacağını, nasıl mutlu olacağını kendine sormasıdır” derken,hayatta kendini arama ve bulma yoluna girecek bir bireyin, yönünü nasıl doğru olarak bulması gerektiğinin de vurgulamaktadır. İnsanları affetmeye ve hatalarıyla kabullenmeye, kendimizden başlamanın bir yolunu bulmalıyız. Nietzsche; “ hayatı kaybetmenin kıyısına yaklaşanlar, onu daha iyi tanırlar” der. Bireyi iyi bir insan olmaya götüren yolla, bilgeliğe taşıyan yol, birbirine benzer ve aynıdır. İnsanın makamı ve mevkii ne olursa olsun, ondan öncelikle insan olmanın gereklerini yerine getirmesi beklenir. Fakat insan görünüşlü olmak başka, insan olmak başka şeydir. Kişi olabilmek için yalnızca insan görünüşlü olmanın, insan türünün herhangi bir bireyi, bir nüshası olmaya yetmeyeceğinden, insanda belli bir takım niteliklerin bulunması da gerekmektedir. Hazreti Mevlana’nın “Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok, nice elbiseler gördüm içinde insan yok” özdeyişini göz önüne alırsak; elbiselerine ve makamlarına baktığımız insan zannettiğimiz fertlerin bazılarında, insan olduğumuzdan utanacak davranış ve eylemler görebilmekteyiz. İnsanların değerini belirleyen nicelikleri değil, nitelikleridir. Theodore Roosevelt’in de ünlü bir sözünde belirttiği gibi “ bir insanı ahlaken eğitmeden, sadece zihnen eğitmek, topluma bir bela kazandırmaktadır.” Burada anlatılan şudur: doğru ve iyi olanı bilmek ile doğru ve iyi olanı yapmak arasındaki en önemli bağlantı, doğru ve iyi olanı yapacak karaktere sahip olmaktır. Sevgiyle kalın…