Sebze ve meyve tüketmemenin bile moral bozukluğuna neden olduğunu ifade eden Tutar, şöyle konuştu:
"Her besin grubunun vücudumuzda farklı görevleri bulunmaktadır. Sebzeler ve meyveler içerisinde bulunan zengin vitamin ve mineraller sayesinde bağışıklık sisteminin güçlü kalmasını sağlamaktadır. Özellikle antioksidan içeriği yüksek olan A, C, E vitaminlerinin beslenme programınızda yeterli düzeyde bulunması vücudumuza zarar veren serbest radikallerin vücuttan atılmasını sağlamaktadır. Sebze ve meyve tüketiminin gün içerisindeki enerjik hissetme duygusu ile birebir ilişkisi bulunmaktadır. Eğer bağışıklık sisteminiz zayıflarsa kendinizi halsiz, yorgun hissetmenizin yanı sıra iş yapabilme yeteneğinizin düştüğünü göreceksiniz. Bu nedenle mevsimine uygun sebzelerin sürekli olarak tüketilmesi aynı zamanda günde 2-3 porsiyon meyve yenmesi sizin daha dinç ve zinde hissetmenizi sağlayacaktır.
Güneş Işığını Yeterli Derecede Görememek: Kapalı havalarda genelde bir iş yapanız gelmez. Kasvetli havalarda genel olarak yatağınıza yatıp kalkmak dahi istemezsiniz. Güneş hepimize yaşam enerjisi verir. Güneşi görmeden geçirdiğiniz günler genel olarak depresyona girer moraliniz sıfırlanır. Güneş, vücudumuz için temel D vitamini kaynağıdır. Ülkemiz sürekli güneş görmesine karşın D vitamini yetersizliği olan birey sayısı her geçen gün artmaktadır. Bunda en büyük etmen insanların yoğun olarak plazalarda çalışmasıdır. Bu binalar güneşin içeriye girmesini engelleyen şekilde dizayn edilmiştir. Eğer tüm gün binadan çıkmadan çalışıyorsanız moralsiz ve halsiz olmanız kaçınılmazdır. Bunu engellemek için öğle yemeği arası veya fırsatı bulduğunuz ilk anda dışarı çıkıp güneşi derinizin güneş ile buluşmasını sağlayabilirsiniz.
Vücudun Susuz Kalması: Gün içerisinde halsizlik, yorgunluk, moral bozukluğu, kramp, konsantrasyon dağınıklığı, odaklanamamak gibi problemler yaşıyorsanız gün içerisinde yeterli miktarda su içmiyorsunuz anlamına gelebilir. Su tüm vücut dolaşım sistemini düzenleyen temel kaynaktır. Yeterli miktarda su içilmediğinde nefes almakta, yürümekte, eğilip kalkmakta bile zorluk yaşarsınız. Suyu hayatınıza bir an evvel adapte etmelisiniz. Ne kadar içmeliyim sorusuna cevabımız kilonuzu 0,33 ml çarptığınızda çıkan sonuçtur.
Çok Çalışmak: Artık birçoğumuz evimize işi getirmeye başladık. Zaten yoğun çalışma mesailerine bunlarda eklenince “hayatımız çalışmak” gibi terimler ortaya çıktı. Evet, işinizin düzgün gitmesi, aksilikler çıkmaması, birikmemesi hepimiz için çok önemli fakat siz işinizi ne kadar hızlı yapar ve sorumluluk alırsanız iş yoğunluğunuzun aynı hızda arttığını göreceksiniz. Kansas Üniversitesinde yapılan araştırmaya göre haftada 50 saatten uzun çalışmak insanların moral ve motivasyonlarını dağıttığı hatta uzun süre bu şekilde çalışıldığında depresyona soktuğu görüşmüştür. Uzun çalışma saatleri sonucu kendinize zaman ayıramazsınız. Kendinize zaman ayırabilmek için uykunuzdan feragat etmeniz gerekmektedir. Bu şekilde de vücudunuz çok uzun zaman dayanamaz. Ayrıca az uyumakta ciddi anlamda ödem yapacağı için kalitesiz yaşam düzeni kısır döngüsüne girmiş olursunuz. Mümkünse çalışma saatlerinizi azaltın. Eğer böyle bir şansınız yoksa günde 6-7 saat uyumaya dikkat edin.
Dik Oturmamak: Doğru nefes alıp verebilmek, aldığınız oksijenin vücudunuzda verimli kullanılabilmesi için önemlidir. Vücudunuza aldığınız oksijenin verimli kullanılamaması halsizlik ve yorgunluğa neden olur. Bu durumda konsantrasyon bozukluğu ve uyku haline neden olur.
Q-10 enziminin alınmaması: Q-10 hepimizin vücudunda salgılanan bir enzimdir. Doğduğumuzda 30 mg sentezlenen bu enzim yaşımız ilerledikçe 5 mg seviyelerine kadar azalmaktadır. Bu durumda deride kırışıklık, halsizlik, güçten düşme gibi durumlara neden olur. Bunu azaltmak için her gün 30 mg Q-10 enzimi alabilirsiniz. Bu şekilde sürekli olarak hücre yenilenmesini sağlayacak kendinizi daha sağlıklı ve dinç hissedeceksiniz. Bu durum moralinizin her koşulda daha yüksek olmasını sağlayacaktır.
Ekmek Tüketilmemesi: Zamanında yumurta’nın fazlasıyla karalanması kampanyası şimdi ekmek için yapılmaktadır. Toplum olarak temel besin kaynağımız ekmektir. Bunu hayatımızdan çıkarmanın kalıcı olarak sağlanması imkansızdır. Bunun yerine doğru ekmeği tüketmek veya tüketilen ekmeği besin sanayi yolu ile zenginleştirmek daha doğru yollar olacaktır. Ekmek temel B vitamini kaynağıdır. Aynı zamanda içerisinde bulunan maya sinir sistemini rahatlatır. Eğer siz ekmeği hayatınızdan tamamıyla çıkarırsanız sinirleriniz çabuk bozulmaya başlar ve hırsınızı başka bir şeylerden çıkarmaya başlarsınız. Bu nedenle ekmek tüketmekten kaçınmamalı ama her besinde olduğu gibi tüketim miktarına dikkat edilmelidir.
Magnezyum kaynaklarının alınmaması: Sinir iletimi ve kasların gevşemesinde önemli olan magnezyum yapılan bilimsel çalışmalarda depresyona iyi geldiği eksikliğinde ise kişinin moral bozukluğu, halsizlik, yorgunluk ve sinir bozukluğu haline neden olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle beslenme programınızda fındık, badem, ceviz, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve kurubaklagilleri tüketmeniz gereklidir.Bu şekilde kendinizi daha enerjik hissedersiniz."