Çok değerli Haber Express Gazetesi okuyucuları, insanoğlu yaratıldığından beri her geçen gün daha da kendini geliştirdi. Teknolojik gelişmelere bağlı olarak çok şey yaptı ama ne yazık ki hala nice tabii afet ve felaketler karşısında çaresiz ve aciz kalmaktan kurtulamıyor. Depremin nerelerde olabileceğini ölçebiliyoruz ama ne önlemeye gücümüz yetiyor ne de ne zaman olacağını kestirebiliyoruz.
En ufak bir yangında bile trafiğe sıkışık İstanbul’un daracık sokaklarına girmenin ne kadar zor olabileceğini düşünmek bile istemiyorum. Ancak ekonomik durum ve şuurlu görev tanımı, sağlam yapıların yapılmasına daha dayanıklı binaların inşasına daha çok imkan verdiği için insanların depremle mücadelesini de kolay kılıyor. Bunun için Japonya’yı örnek alabiliriz. Adamlar nüfusu kalabalık olmasına rağmen zengin oldukları ve şuurlu davrandıkları için daha dayanıklı binalar yaparak depremle daha iyi mücadele edebiliyor. Nitekim bütün gözlem ve incelemeler depremin genelde ekonomik yönden fakir toplumların yetersiz yapılarına veya şuurlu olarak depreme dayanıklı bina yapmayan kimselerin binalarına zarar verdiğini gösteriyor.
Uçan kuştan ilham alıp uçak yaptık, balıktan ilham alıp gemiler yaptık ama buna rağmen insan dünyanın efendisi olamadı hiçbir zaman. Nereden baksanız aslında aciz durumdayız. Ülkemizde yaşanan son acı da bunun bir örneği.
Bir diğer husus depremle mücadele zenginlik ve nüfusun artışı… nüfus arttıkça şehirler büyümeye, daha büyük binaların, yerleşme yerlerinin ve çok sayıda insanın yaşadığı dikey yapıların ortaya çıkması insanın depremle mücadelesini güçleştiriyor. Son olarak söylenmesi gerekn ülkemizin birici derecede deprem kuşağında olduğu için başta devlet olmak üzere herkesin her birey ve her kesimin sorumluluk altına girmesi gerekiyor. En kısa zamanda bir Acil Afet ve Deprem Bakanlığı kurulmalıdır. Sağlık ve esenlikle…