Son yıllarda Karadeniz Bölgesi’ndeki fındık üreticilerini büyük bir endişe sarmış durumda. Yıllarca doğanın zorluklarına, iklim değişikliklerine ve dalgalanan piyasa fiyatlarına karşı direnç gösteren fındık üreticisi, şimdi ise bambaşka bir tehditle karşı karşıya: Kahverengi kokarca.
Bu istilacı böcek türü, Karadeniz’in verimli fındık bahçelerinde büyük hasara yol açıyor. Latincesi Halyomorpha halys olan kahverengi kokarca, Asya’dan dünyaya yayılan, tarım ürünlerine zarar veren bir tür. Türkiye’ye ise 2017’den itibaren giriş yapmaya başladı ve özellikle Karadeniz’de hızla yayılmaya başladı. İlk bakışta küçük ve masum görünebilir, ancak bu böcek, fındık üreticileri için çok ciddi bir tehlike. Zira kokarcanın beslendiği fındıklar kararıyor, içi boşalıyor ve pazar değeri kalmıyor.
Fındığın Yeni Düşmanı
Kahverengi kokarca, fındık bitkilerinin yapraklarını, saplarını ve doğrudan meyvelerini emerek bitkinin gelişimini engelliyor. Bu zarar sadece anlık bir ürün kaybı yaratmıyor; bitkinin bir sonraki yıllarda vereceği ürün miktarını da olumsuz etkiliyor. Zira, bitkiyi zayıflatarak verimliliği düşürüyor. Fındık üreticileri, yıllardır mücadele ettikleri hastalık ve zararlılara bir yenisini daha eklemek zorunda kaldılar, ancak kahverengi kokarca, diğerlerinden çok daha sinsi ve yayılmacı bir tehdit.
Bu zararlının yarattığı en büyük sorunlardan biri ise onunla başa çıkmanın ne denli zor olması. Böcek, son derece dayanıklı ve hızlı çoğalıyor. Doğal düşmanlarının olmaması ve mevcut tarım ilaçlarına karşı dirençli yapısı da cabası. Karadeniz’in farklı şehirlerinde üreticiler şimdiden milyonlarca liralık zarar bildirdi ve bu zararın önümüzdeki yıllarda artacağı endişesi hâkim.
Mücadele Yolları Aranıyor
Karadeniz’in fındık üreticileri ve ziraat mühendisleri, bu yeni zararlıyla başa çıkabilmek için çeşitli yöntemler deniyor. Ancak bu sürecin zorlukları da aşikâr. Bir yandan biyolojik mücadele için doğal düşmanlar araştırılıyor; diğer yandan kimyasal ilaçlarla zararlının kontrol altına alınmaya çalışılması sürüyor. Fakat kahverengi kokarca ile etkili mücadele etmenin en önemli yolu, erken tespit ve müdahale. Ne yazık ki, bu böceğin Karadeniz’e adapte olması oldukça hızlı oldu. Şu an yayılma hızı yavaşlatılmaya çalışılsa da, üreticiler için ekonomik zarar şimdiden büyük bir seviyeye ulaştı.
Çiftçiler, devletin desteğini ve ziraat fakültelerinin bilimsel araştırmalarını arkasına alarak bu sorunla mücadele etmeye kararlı. Ancak bu süreçte, yalnızca fındık üreticileri değil, fındık ihracatında dünya lideri olan Türkiye’nin genel tarımsal ihracatı da tehdit altında. Kahverengi kokarca yalnızca fındığa zarar vermekle kalmıyor; meyve, sebze ve diğer tarım ürünlerine de zarar veriyor.
Gelecek Tehlikede mi?
Kahverengi kokarca, Karadeniz fındık üreticileri için yalnızca bir tarımsal zararlı değil, aynı zamanda bir yaşam mücadelesinin simgesi haline geldi. Fındık, bölge insanının geçim kaynağı, kültürü ve tarihiyle iç içe geçmiş bir ürün. Bu yüzden kahverengi kokarcanın yarattığı tehdit, sadece ekonomik değil, aynı zamanda sosyokültürel bir tehdit olarak da değerlendiriliyor. Üreticilerin tarlalarına ve ürünlerine sahip çıkmaları, hem bölgesel hem de ulusal bir dayanışma ile mümkün olabilir. Devlet desteği, bilimsel araştırmalar ve çiftçinin bilinçlenmesi bu süreçte kritik bir rol oynuyor.
Karadeniz’in verimli fındık bahçeleri, asırlardır bölge halkının geçim kaynağı oldu. Ancak şimdi, kahverengi kokarca ile mücadelenin zaman kaybetmeden yoğunlaştırılması şart. Aksi takdirde, Karadeniz’in yemyeşil bahçelerinde fındık yerine boş dallar görmek an meselesi olabilir. Fındık üreticileri, bu zararlıyı yenmek için kararlı ve bu savaşı kaybetmek gibi bir lüksleri yok.
Bu süreçte herkesin aklında tek bir soru var: “Fındığın kaderi kahverengi kokarcanın eline mi bırakılacak, yoksa bu zararlıyı durduracak bir çözüm bulunacak mı?” Karadeniz’in toprağından bereket fışkırmaya devam etsin istiyorsak, bu tehdide karşı birlik olmanın vakti geldi de geçiyor bile.