Edip Sevinç, kar ve soğuk havaların sadece fındığa büyük faydası olacağını ifade etti.
Tarım sigortası yaptırılmalı
İlk olarak ‘Bir yalancı bahar yaşandığı doğrudur ancak ilk defa mı yaşanıyor?’ sorusunun sorulması gerektiğini belirten Sevinç, “Çiçek veya tozlaşma üzerinden hesap yapanlar hep aldanmışlardır. Çiçek, fındık demek değildir. Bugünkü yaşadıklarımızı birtakım teorik verilere dayandırarak neler olabileceğini söyleyebiliriz. Ama bunların olacağına dair bir garanti veremeyiz. Çiçekten meyveye geçiş sayımını ancak Mayıs ayının 10’unda görebiliriz. İhracatçı birliği olarak 10 Şubat itibariyle her yıl yaptığımız gibi çiçek sayımına başladık. Yapılan çiçek sayımlarında çok iyi rakamlarla karşılaşıyoruz. Bazı yerlerde, özellikle yağlı çeşitlerde, sahil kesiminde tomurcuklanma kısmen yüzde 3-5 oranında bulunuyor. Orta kesimlerde ve yüksek yerlerde böyle bir problem yok. Bütün bu tomurcukların da Şubat veya Mart ayında yağacak kar nedeniyle zarar göreceği anlamını çıkaramayız.
Şu anda yağan kardan söz ediliyor; ancak zaten soğuğa ve kara ihtiyaç vardı. Eğer o sıcaklar devam etseydi Mart ayında meydana gelebilecek bir soğuk nedeniyle fındığın zarar görme ihtimali olabilirdi. Karın yağması, kuraklığın ortadan kalkması, ağaç soğuklama süresinin daha uzun olması, toprağın beslenmesi ve fındığın gelişiminin durması açısından mükemmel şartları Allah bölgemize lütfetti” dedi.
Üreticilerin tarım sigortası yaptırması gerektiğini söyleyen Sevinç, “Kuraklıktan ziyade en fazla Nisan’daki donlardan fındık zarar görebilir. Sigorta yapıldı diye tedbiri bırakmamalıyız. Herkes bahçesine birkaç saman balyası, lastik ve benzeri yanabilecek malzemeler götürmeli. Şayet don ihbarı verilirse, bahçede yakılan bir lastik bunu engelleyebilir. Yaşanabilecek olumsuzluklar karşısında nasıl önlemlerin alınması gerektiğini anlatılması lazımken maalesef üreticiyi spekülasyonlar ile ajite ediyorlar. Şubat ayında yağan kardan donma tehlikesi olduğunu söyleyenler lütfen fındık adına konuşmasınlar. Yağan kar ve bundan sonra devam edecek soğuk havaların sadece fındığa büyük faydası olur” diye konuştu.
“Fındık tüketimini içerde ve dışarda teşvik etmeliyiz”
İhracatı daha da yukarı çıkarmak için üretim, verim ve kalitenin artırılması gerektiğini belirten Sevinç, “TMO ve devlet kısmen üzerine düşeni yaptı. Regülasyon programını uygulandı ve fiyatların aşırı düşmesi engellendi. Bakıldığında fındık bir dengeye oturdu. Ocak ayından beri üreticilerimiz bahçelerinde pek çok hazırlık yapıyor. Bu şekilde devam ederse üretimde iyi seviyelere ulaşabilme şansımız var. Ama yüksek rekoltelere ulaştığımızda profesyonel davranmamız gerek. Fındık tüketimini içerde ve dışarda teşvik etmeliyiz. İhracatı artırmak istiyorsak arz talep dengesini gözetmemiz lazım. Bir bütünlük içinde olmalıyız. Çünkü artık dünyada tek başımıza değiliz. İtalya, Amerika ve diğer ülkeler bize rakip olma yolunda ilerliyor. Sadece üretmek yetmez. Pazarlama, satış, rekabet, iç ve dış tüketicileri de düşünmek gerekir. Ekonominin kendine göre birtakım şartları var. Eğer hata yapmazsak fındıktan uzun yıllar iyi gelir elde edebiliriz. Hepimizin dileği üreticinin kazanması ki bizim de kırmızı çizgimiz bu. Ama üreticinin sırtından spekülasyon yapıp, fındık işini berbat etmeye kimsenin hakkı yok. Algı operasyonları yapanlar piyasaya fındık arzını engellerken, Amerikalılar, İtalyanlar, Gürcüler fındıklarını sattılar. Elimizde yeterli fındık olmasına rağmen biz satamadık. Geçen yıla oranla tonajda yüzde 30 gerideyiz. Dünya fındık tüketimini Türkiye merkezli olarak artırmalıyız. Tamamen buna odaklanmalıyız” ifadelerinde bulundu.
“Fiyat istikrarı sağlandı fakat üreticiyi rahat bırakmıyorlar”
Üreticilerin en çok şikâyette bulunduğu fiyat istikrarı konusuna da değinen Sevinç, “TMO, fiyat istikrarını regülasyonla sağlamış durumda. Her sene en azından enflasyona göre fındık fiyatları artıyor. Ama geçen sene enflasyon yüzde 15 iken yüzde 30 arttırıldı. Tabi TMO’nun 24 liraya yaptığı satışın tahribatının büyük önemi var. Birkaç kuruş kazanmak için 300 milyon dolar daha az döviz girdi ülkemize. Aslında fiyat istikrarı sağlandı fakat üreticiyi rahat bırakmıyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı fevkalade iyi bir fiyat verdi ancak ‘fındık 30 lira olacak’ denildi ve o yüzden üreticimiz fındığını satmadı. Cumhurbaşkanının verdiği fiyattan fındık satılmış olsaydı, ihracatımız böyle düşmeyecekti. Arzı engellerseniz muhakkak karşımıza alternatif çıkar. Dünyadaki en büyük alıcıya da arzı engelledik. O da başka ülkelere yöneldi. Şimdi de diyoruz ki ‘niye almıyorsun? ’Tekraren dikkat çekmek istiyorum. Bu başta üretici, manav, tüccar, sanayici, ihracatçı, dış alıcılar ve tüketicilerden oluşan bir zincirdir. Bu zincirin halkalarının en başta üretici olmak üzere hepsi önemlidir.
Ayrıca global ekonomik şartlar ve rakip diğer sert kabuklu meyveler de hesaba katılmalı. Bugün Amerikan Bademi, fındığımızın yarı fiyatına satılıyor. Bunun etkili olmayacağını düşünenler dünyayı tanımıyorlar maalesef. Bu yıl pandemiye ve çok kötü lojistik şartlara rağmen dünya badem tüketimi yüzde 30 arttı. Öte yandan memnuniyetle karşıladığımız devletimizin yeni ekonomi programı çerçevesinde oluşan düşük döviz fiyatları nedeni ile fındık ihracatımızı daha da kötü şartlar bekliyor. Bunları şimdiden düşünerek tedbir almalıyız” dedi.
Fındık politikaları düzenlenirken mutlaka ihracatçıların dikkatle görüşlerinin alınması gerektiğini belirten Sevinç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Elbette devlet her kesimi dinleyecek ve karar verecektir. Ülkeyi yöneten bir siyasal otorite var. Biz görüşümüzü açıklıkla söyler, alınan karara her zaman olduğu gibi uyar sonra işimizi yapmaya çalışırız. İnşallah çiçek sayımlarında görülen güzel rakamların fındık ürünü haline gelmesini Allah lütfeder ve ülkemizin adına bereketli bir sezona kavuşuruz.”