İstanbul
OME Petrol ve Gaz Direktörü Dr. Sohbet Karbuz, Sakarya Gaz Sahası'nda keşfedilen ve geçtiğimiz günlerde kullanıma sunulan Karadeniz gazının üretim süreçlerini ve Türkiye'deki farklı sektörler için önemini AA Analiz için 3 soruda kaleme aldı.
1 • Karadeniz gazı nasıl kısa sürede kullanılabilir hale getirilebildi?
Sakarya Sahası'nın keşfi her şeyden önce "Türkiye'de dişe dokunur petrol ve gaz yoktur." ön yargısını bertaraf etmiş oldu. 3 tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizde belki olanaklarımız el vermediği için yeterince arama yapamamışız, belki de keşif yapabileceğimize inanmamışız. Olanaklarımız el vermemiş olabilir çünkü derin denizlerde sondaj, başarı şansı yüzde 30'dan az olan bir teşebbüse 100 milyon dolar civarında bir paranın riske atılmasını gerektirir. Bu teşebbüs keşifle sonuçlansa bile onun ticari miktarda bir rezerv içerip içermemesi de cabası. Muhtemelen bu risk ve kıstaslar nedeniyle birkaç yıl öncesine kadar Türkiye'de derin sularda açılan sondajların sayısı son derece yetersiz kalmıştır.
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının (TPAO) 2017 yılında envanterine kattığı ilk sondaj gemisinin ardından 3 geminin daha alınmasıyla ve sahip olduğu 2 adet sismik araştırma gemisiyle Türkiye'nin teknik donanımı artmış oldu. Karada olduğu gibi denizlerdeki kaynaklarımızı da değerlendirmek için başlatılan "varsa bulacağız" mottosuyla bu donanımın birleşmesi sonucu 21 Ağustos 2020 tarihinde Karadeniz'deki en büyük doğal gaz keşfi yapıldı. Sakarya Doğalgaz Sahası'nın keşfi her ne kadar sevinç yaratmış olsa da beraberinde bazı karamsarlıkları getirdi. Çünkü böyle devasa bir sahayı geliştirip üretime sokmak amiyane tabirle her babayiğidin harcı değildir. Bilgi, teknik ve teknolojik donanım, tecrübe, milyar dolarlarla ifade edilen mali güç, güçlü koordinasyon yeteneği, hızlı karar alma yetisi, komplike planlama becerisi, muazzam işbirliği yanında azim ve kararlılık gerektirir.
Bu nedenle Karadeniz gazının, Akdeniz'de bugüne kadar yapılmış en büyük doğal gaz keşfi olan Mısır açıklarındaki Zohr sahasının keşfinden sonra, 28 ay gibi bir sürede üretime sokulması sektörde rekor olarak gösteriliyor. Karadeniz'deki en büyük doğalgaz keşfi olan Sakarya Sahası'nı geliştirme çalışmaları için tüm imkanlar seferber edildi ve keşiften 32 ay sonra saha devreye alındı.
30 Ağustos 2015 tarihinde İtalyan enerji şirketi ENI tarafından keşfedilen Zohr sahası, gerek rezerv büyüklüğü, gerek su derinliği, gerekse sahanının karaya uzaklığı açısından aşağı yukarı Sakarya sahasına benzerdir. Benzer olmayan ise söz konusu 2 sahanın operatörleridir. Bir tarafta dünyanın en büyük petrol ve gaz şirketlerinden biri olan, arama-üretim sektöründe her türlü teknik ve teknolojik bilgiye, beceriye, donanıma ve tecrübeye sahip ENI gibi dev bir şirket, diğer tarafta ise bugüne kadar bu konularda adı bile anılmamış olan TPAO. Benzer özelliklere sahip 2 devasa sahanın geliştirilip üretime sokulmaları arasındaki fark ise sadece 4 ay. Bu, takdire şayan bir başarıdır. Kısacası, Türkiye enerji tarihinde yeni bir sayfa açan Sakarya Sahası'nın keşfi ve üretime sokulması ülkemiz için büyük bir kazanımdır. Umarız devamı gelir ve bu keşiflere petrol de eklenir.
2 • Karadeniz gazının Türkiye'ye getirisi ne olacak?
Türkiye'de tüketilen doğal gazın (GAZBİR verilerine göre 2022 yılında 55 milyar metreküp) tamamına yakını boru hatlarıyla Rusya, Azerbaycan, İran'dan ve sıvılaştırılmış doğal gaz olarak çeşitli kaynaklardan ithal ediyor. Resmi kaynaklara göre bu sahanın 1. fazından günlük 10 milyon metreküp üretim yapılacak olup, 2027 yılından itibaren 2. fazın devreye girmesiyle bu miktar günlük 40 milyon metreküpe, yani yıllık 14 milyar metreküpe çıkacak. Kanadalı Trillion Energy ve TPAO ortaklığında geliştirilen Güney Akçakoca Alt Havzası Sahası'ndaki üretimle birlikte Türkiye'nin toplam doğal gaz üretimi 15 milyar metreküpü geçecek. Söz konusu miktarın kaç sene plato düzeyde seyredebileceği ise toplam rezerv büyüklüğüne ve belirlenen üretim planına bağlıdır. Rezerv rakamları sabit bir değer olmayıp güncel veriler ışığında aşağı veya yukarı yönlü olarak revize edildiğinden ötürü plato süresi hakkında net bir söylemde bulunmak zor.
Sıkça dile getirildiği üzere Sakarya Sahası gaz ithalat faturasının ve cari açığın azalmasına olumlu etkiler sağlayacak ve genel anlamda Türk ekonomisinin gelişimine katkılarda bulunacak. Önümüzdeki 5 yıl içinde Türkiye'de, toplam doğal gaz tüketiminin yaklaşık dörtte biri yerli üretimle karşılanır hale gelebilecek. Yerli üretimin artışını, Türkiye'nin enerji arz güvenliğini teminat altına alma yolunda önemli bir kilometre taşı olarak görebiliriz. Ancak bunun dolaylı etkilerini de bir kazanım olarak yorumlamak gerekir. Bilindiği üzere, dış tedarikçilerle olan gaz kontratlarının önemli bir kısmı önümüzdeki yıllarda sona erecek. Bunların hangilerinin yenilenip yenilenmeyeceği, yenilenecek veya yeni yapılacak kontratların şartları gibi konularda yerli doğal gaz üretiminin büyüklüğünün önemli rol oynaması bekleniyor.
Yerli üretimin bir başka yansıması da Türkiye'nin doğal gaz ticareti merkezi olma hedefine ulaşma yolunda önemli bir araç vazifesi görme potansiyelidir. Dünya çapında başarılı doğal gaz ticareti merkezi ya da referans hubların gelişiminde yerli üretimin rolü yadsınamaz. Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) HH, İngiltere'de NBP ve Hollanda'da TTF'in referans hub olmasında yerli üretimin katkısı bunun bariz örnekleridir. Dolayısıyla Sakarya sahası bu açıdan da önemlidir. Ancak bir referans huba dönüşmenin uzun soluklu bir süreç olduğu; bu süreçte şeffaf, rekabetçi, serbest bir piyasa mekanizmasının oluşturulması ve piyasa aktörlerinin ayrım gözetmeksizin gaz altyapısına erişiminin sağlanması gerektiği de göz ardı edilmemeli.
3 • Karadeniz gazının petrol ve doğal gaz sektörüne katkısı ne olacak?
Karadeniz gazının petrol ve doğal gaz sektörüne etkisine çeşitli açılardan bakmak gerekir. Enerji politikası cephesinden bakıldığında, muhtemelen önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin açık denizlerde daha fazla arama-üretim odaklı bir yol izleyebileceğini ifade edebiliriz. Bunun yabancı petrol ve gaz şirketlerini ve Doğu Akdeniz'deki gaz denklemini nasıl etkileyeceği de merak edilen bir konudur.
Türkiye'de petrol ve gaz sektörüne etkisi ve potansiyel katkıları cephesinden bakıldığında Karadeniz gazı sadece arama-üretim değil, hizmet ve servis gibi çeşitli faaliyet kollarında da yeni iş olanaklarına kapı açıp, bu kolların gelişimine olanak sağlayabilecek. Sakarya Sahası'nın yetişecek teknik elemanlar için bir staj kapısı olması; teknoloji geliştirmeye zemin sağlaması; derin denizlerde petrol ve gaz arama, saha geliştirme, üretim konularında bilgi birikiminin ve tecrübenin artması gibi birçok alanda kazanımlar sağlaması söz konusu. Böylece edinilecek tecrübe, teknik donanım ve bilgiyle Türk şirketleri belki gelecekte arama-üretimden tutun servis sektörünün çeşitli kollarında uluslararası arenada yer alacak. Kısacası, Karadeniz gazına sadece doğal gaz üretimi olarak bakmamak gerekir.
Bu gelişmeler gelecekte TPAO için de bir değişim ihtiyacı yaratabilir. Geçmişte TPAO'nun ve BOTAŞ'ın muhtemel halka arzları tartışıldı ancak somut bir adım atılamadı. İlerleyen yıllarda belki bu konu tekrar gündeme getirilerek Saudi Aramco örneğinde olduğu gibi başlangıçta sınırlı sayıda bir hissenin halka arz edilmesi söz konusu olabilir. Eğer gerçekleştirilebilirse bunun Türkiye'nin enerji ve maden sektörüne yayılması da gündeme gelebilir.
Karadeniz gazına uluslararası petrol ve gaz sektörü cephesinden bakıldığında ise devasa bir doğal gaz rezervinin keşfi nedeniyle bölgenin yeniden bir cazibe merkezi haline gelmesi beklenebilir. Dolayısıyla ilerleyen yıllarda özellikle Romanya ve Bulgaristan sularında görülebilecek hareketliliğe şaşırmamak gerekir.