Beyaz uykusuz ve uzakta demiş Cemal Süreyya O'nun için. Öyle beyaz, uykusuz, uzakta. Sert, soğuk ve aşık... Ovasında, dağında, köyünde durup dinlenmeden; saz çalan, şiir okuyan aşıklarına ev sahipliği yapan mağrur şehir. Anadolu'nun açılan ilk kapısı, güneşin ilk merhaba dediği... Kars tarihi M.Ö 5000'lere kadar uzanan bir şehir. İsmi şehre yerleşen karsaklardan geliyor. Karsak aynı zamanda karnı beyaz bir tikli cinsiymiş. Türkiye'nin en eski isimli şehri. 1877-1918 yılları arasında 40 yıl ssüreyle Rus işgali altında kalmış. 30 Ekim 1920'de Türk topraklarına katılmış ve Anadolu'da ilk kahramanlık madalyası alan şehir olmuş.
Otele yerleştikten sonra hemen gezi planımızı yaptık ve ilk olarak Kars Kalesine çıktık. Kalenin içine kadar araç girebiliyor. Kalenin ilk yapımı tarihi 1153 ancak zaman içerisinde sayısız saldırı ve yıkım görmüş. Her yıkımdan sonra tekrar tekrar onarılmış. Son olarak Osmanlı-Rus Harbi sırasında tahribata uğramış ve orjinalliğini kaybetse de günümüze kadar ayakta kalmayı başarmış. Kale içinde güzel bir mekanda var, sıcak bir mola yeri. Kale dönüşü akşam yemeği yemeden şöyle bir şehirde dolaşalım istedik. Kars gerçekten büyülü bir şehir. her caddesinde, her köşe başında öyle zevkli mimaride binalar var ki her birbirine uzun uzun bakmak ve hikayesini dinlemek istiyor insan. başka başka zamanların, farklı kültürlerin iç içe geçmiş yaşlı, gurulu ve dimdik yapıları... İkinci gün sabah kahvaltısından hemen sonra Ani Harabelerine doğru yola çıktık. Ani Harabeleri Kars şehir merkezine 45 km mesafede ocaklı köyü sınırlı içinde kalıyor. Yaklaşık 40 dakikalık muhteşem yol manzaları eşliğinde Ani Harabeleri'ne ulaştık. Şehrin girişinde eğer isterseniz rehber hizmeti alabileceğiniz arkadaşlar var ki bence mutlaka faydalanmalısınız. Ani tarihine bakıldığında M.Ö 3000 ile M.S. 16. yy'a kadar bölgenin hareketli, kalabalık ve zengin bir ticari merkezi durumunda. Özellikle tarihi İpek yolu üzerinde bulunması bu durumda etkili olmuş. Böyle olunca da yirmiye yakın medeniyet hüküm sürmüş burada. Ancak Osmanlı zamanında gereken ilgiden uzak kalmış ve Rus işgaliyle de iyice gözden düşmüş ve kaderine terk edilmiş. Şehre girerken devam ediyor. İlk surlar 964 yılında şehri koruma amaçlı yapılmış. Sonrasında şehir büyüyüp nüfus artınca ikinci surlar inşa edilmiş. Son surlar ise 1664 yılında Selçuklu Sultanı Alparslan'ın şehri fethetmesinden sonra yapılmış