Haberin videosu için tıklayınız...
OMÜ Çarşamba Mustafa Güneşdoğu Yerleşkesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Uludağ konferansın açılış konuşmasında, OMÜ Çarşamba Mustafa Güneşdoğu Yerleşkesi İletişim Fakültemiz bünyesinde gelecek dönem 'Radyo-Televizyon ve Sinema bölümü' açılacak" ifadelerini kullanarak şöyle devam etti. Uludağ, “Çiçeği burnunda olan fakültemizin ilk kültürel faaliyeti bu konferansımız oluyor. Umarım devamı gelir ve bu işi sizler yürüterek başarılı olursunuz. Hepinizin bildiği gibi biz 2010 yılı şubat ayı itibariyle resmi olarak kuruluşunu tamamlamış bir yepyeni bir Fakülteyiz. OMÜ'nün bir alt birimi olarak kurulduk. Karınca kararınca o gün bugündür Fakülteyi ayakları üzerine kurmaya çalışıyoruz. Ümit ederim ki bundan sonra ki günlerde, yıllarda yada bizden sonra ki gelecek olan arkadaşlarımız bu durumu çok daha ileriye taşıyacaklardır. 2014-2015 öğretim yılı itibariyle de 'Radyo Televizyon ve Sinema bölümü de eğitim öğretime kazandırılması ile birlikte Çarşamba'da farkındalık yaratacak ve daha da hareketlendireceğiz. Bu Fakültemiz için de öğretim görevlisi arkadaşlarımızla görüşmelerimizi tamamladık ve muhtemelen iki ay içerisinde de arkadaşlarımız başlayacaklar ve böylece her gün biraz daha büyüyen ve yoluna devam eden bir Fakülte olarak görünüyoruz. Tabi Çarşambada olmamız derslerde, dışarıda zaman zaman konuşuyoruz. Bu gelişmeler ve Fakültemizle birlikte gelecekte daha dikkat çeken bir hale geleceğiz" ifadelerini kullanarak konuşmasını tamamladı.
“Romanlardan, Yazarlardan ve Filmlerden Kalkarak "Türkiye’ye Sanatla Bakmak" isimli söyleşide Prof. Kayalı; 1960’lı yıllardan günümüze çeşitli yazar, sosyolog, antropolog ve siyasetçiler üzerinden Türk Halkının tarihi gelişmeleri, yaşam ve düşünce gelişimleri açısından ipucu verdiğini dile getiren
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı, OMÜ Çarşamba Mustafa Güneşdoğu Yerleşkesi İletişim Fakültesi öğrencilerine, mesela yerel bir seçimden çıktık. Bu seçimler öncesini kim tahmin edebilir, halkın düşüncesini, hal tarzını kim kestirebilirdi "dedi.
Kayalı, "Roman ve Sinema ekseninde bir Türkiye fotoğrafı çıkarılabilir mi? Asıl anlatmaya çalışacağım şey bu. Sadece roman ve sinema üzerine odaklanmış bir konferans olacak. Daha detaylı anlatmaya çalıştığımızda işin içinden çıkamayız” dedi ve sözlerine şu şekilde devam etti. Kayalı, Türkiye’de ki Askeri darbelerin, muhtıraların ve demokrasi ayıplarının halka dolayısıyla da sanata ve sanatçıya olan etkilerine konuşmasında geniş yer verdi.
Batılılaşmayı dikkatle izlemek ve irdelemek gerekir. Mesela Mümtaz Turan gibi bir yazarın Batılılaşma kitabını incelediğinizde yazıyla bir fotoğraf karesinde anlatılan gibi anlatılmadığını görürsünüz. Tam bunları düşünürken, Bağdatlı Ruhi'nin bir beytinde 19. Yüzyıl Türkiye'si anlatılıyor. O dönemi vahim bir görünümde anlatıyor. Ama asıl düşünce ve siyasi olayların Türkiye' de sanatsal metinleri iyi araştırdığınızda akademik metinleri de araştırdığınızda, Samsun' a sözü getirmek istediğimizde ilkokula gittiğim yıllarda yapılan seçimlerde askeri darbeden sonra yapılan ve normal hayata geçilen seçimlerdi" diyerek Fakültenin de adını aldığı Ali Fuat Başgil'den ve yazdığı kitaplardan bahsetti.
Kayalı,"O günlerde herkes bu seçimleri bekliyordu. Fakat birazda olay bu toplumlumun geneliyle ilgiliydi. Toplumu yarısı bakar kör, yarısı ise belki de sadece niyetini söylüyor. Bu seçim 27 Mayıs İhtilalı Sonrasında Ki 61 Seçimlerini Hatırlamak için, Türkiye'nin % 30-40 sonuçları tahmin edemiyordu. Demek ki insanların davranış kalıbını bilmek farklı bir şey. O günlerde Ali Fuat Başgil Samsun Senatörüydü diğeri Şemsettin Günaltay' da Samsun Milletvekiliydi ki yanlış hatırlamıyorsam bir süre sonra vefat etti. Bu iki insandan birisi muhalif diğeri iktidardan yana. Şemsettin Günaltay bir dönem dini, islam yönünde çalışmış, ve iyi bakarsanız o dönemde de çok partili döneme geçişin başbakanı. Ali Fuat Başgil ise, Anayasacı ve gördükleri yazdıkları daha değişik. Kısacası birisi iktidara yakın bir diğeri ise muhalif ve en entellektüel kişilerden birisi Ali Fuat Başgil. Başgil bir dönem Adnan Menderes'in danışmanı ve yaşananları görünce ortamı yumuşatalım, düze çıkalım diyor ancak, Celal Bayar kesinlikle olmaz dar alanda devam edelim diyor. Karşı çıkıyor. Ve Türkiye 27 Mayıs Sürecine Giriyor. Yani bir kaç isime ve yazara bakarak Türkiye'nin fotoğrafını çıkartamazsınız. Çok geniş ve daha derin araştırmak gerekiyor. Bu nedenle Türkiye' ye Sanatla Bakmak için daha yoğun ve daha geniş yelpazede araştırmalar gerekiyor. Gerek yerli gerekse yabancı tüm yazar, sanat ve siyaset çevresini iyi etüt etmek ve tam doneleri elde etmek gerekir ki, daha iyi anlayabilelim. Bu nedenledir ki insanların hal ve düşüncelerini anlayabilmek için çok çaplı bir araştırma ve geçmişi irdelemek gerekiyor" şeklinde konuştu.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı’nın konuşmasının ardından bir teşekkür belgesinin takdim edilmesiyle konferans son buldu.
HABER-FOTO: Sema Nur KOÇAKER - Sezer ÇOBAN