Hayat çok zor, gittikçe de daha da zorlaşıyor.
Hele ki insanlarla uğraşmak, onların sorularını dinlemek sizlere aktarmak daha zor. Şunu son kez yazıp geçelim.
Kişilere endeksli haber anlayışımız, polemiğe girme veya kendimizi bir yerlere ispatlama gayretimiz, çabamız yok.
Son kez şu aşağıda ki soruyu soran kardeşimizin cevabını verelim artık bu işi de noktalayalım.
Ama şunu da belirtmeden geçmeyeyim. Yoksa ki içimizde kalıp sorun yaratmasın. Bizi tanıyan bilir. Kimseye diyet borcumuz yoktur, olmadı rabbim bundan sonra da kimseye muhtaç bırakmasın. ( Dostlarım hariç)
www.haberexpres.com.tradresinde ki haber ve köşe yazılarımıza müthiş ilgiler olmaya başladı.
GÜZEEEEELLL.
İlgilenen herkese teşekkür ediyorum. Demek ki artık bir şeyleri aşıyoruz. Ama karalama, birilerini koruma iç güdüsü mü diyelim yoksa yağdanlık mı diyelim anlamadım gitti.
Bu huyları da bıraktık mı?. Oh ne ala!.
Bunun yanında bu ilçede yağdanlık, yancılık, adamcılık, sözde dostluklardan sonra ki en büyük sorunumuz dedikodu.
Onu da çözdüğümüz zaman Çarşamba yaşanacak cennet bir ilçe olacak.
Bir dostumun dile getirdiği gibi: Çarşamba gördüğüm en güzel yer. Adeta bir cennet. Buranın kıymetini bilmeyen doğuda ki şartları görmemiş demektir. Orada yaşamayan Çarşambanın değerini asla bilemez.
Neden bunu yazdım.Bakın yorum yazan bir okuyucumuz ne yazmış?
“…hem sayın başkan maneviyatı çok güçlüdür. Kimseyle kin beslemez kişilerle işi olmaz hizmet etmek en büyük ideali. Bizler gerçek çarşambalıyız Suluovalı tokatlı değil kim hizmet etmişse saygı duyarız mesela haluk koç.”
Yazıklar olsun.
Ekmek yediği yere ihanet eden bizden değildir. Bu memleket senin gibi beyinden yoksun kimselerin elinden çekiyor ne çekiyorsa. Başka bahane mi kalmadı!?.
Peki sana sorayım. Kaç Milletvekilin var ve kaçı Samsun’lu mu demem lazım şimdi. Yazık çok yazık. Bu kadar basiretsiz olmaya gerek yok. Burası Çarşamba, Türkiye’nin en güzel bir ilçesi ve hepimiz kardeşiz. Şırnaklısı da, Çorumlusu da, Tekirdağlısı da, İzmirlisi de hepimiz Türk’üz. Yakışmıyor bu kadar basiretsiz olmaya ve yaşamaya. YAKIŞTIRAMADIM.
Sonra kalkmış paşam ne diyor?. Peki kardeşim sen avukat mısın?
İşine bak kardeşim işine…
Yapacak işin yoksa yarın koruduğun yere git kesin iş bulursun. Belki de oradasın takma isimlerle yazıyorsun. Bulaşma…
***
Son iki günden bu yana Umut Mahallesinde ki inşaat işçileri ailelerini sizlerle buluşturuyoruz. Onların durumu da belirsiz…
İnşallah en yakın zamanda sevindirici haber gelir de onlarda rahatlar.
Ama madalyonun diğer yüzüne bakınca utanmak gerekmiyor mu?
Libya’ya sözüm ona 3. dünya veya Ortadoğu’nun bilmem ne ülkesi diyerek konuştuğumuz ülkeye iş için insan yolluyoruz.
Olabilir olması da gerek.
Almanya örneğimiz var, Avusturya, Fransa gibi örneklerimiz var.
Ama son zamanlarda artan bu yurt dışı inşaat işçileri konusu dikkat çekmiyor mu?
Libya’ da bu eylemler olmasa idi ne patlayacaktı gündemde biliyor musunuz?
Ekmek parası uğruna Libya’ya giden insanlar işverenlerden paralarını alamadıkları için mağdur denilecekti.
Ya da işçiler oraya gidiyor pasaportları da paraları da ellerinden alınıyor ve gelemiyorlar. Orada mahsur kaldılar. Kim bize sahip çıkacak.
Ben hiç yorum yapmıyorum.
Bu konular geldi gitti ama biz haberi yapacak belgelere ulaşmadan bu haberler patladı.
Demek oluyor ki Türkiye’ de ekonomi güllük gülistanlık değil.
Ne zaman oldu ki.
Geçmişte aynı, bu günde... Korkum o ki bu gidişle gelecekte aynı olacak.
O zaman biz kendi değerlerimize, kaynaklarımıza, madenlerimize sahip çıkmaz isek, kendi üretimimizi yapmazsak bizim yurt dışından ürün, malzeme ithalatımız sürdükçe vay halimize.
Birisi musluğu keser, doğalgaz, petrol akmaz.
Her şey bir anda fırlar.
Kazanan üç beş kişi olur.
Birileri buğday, şeker, pirinç, domates vs., vs. falan filanı göndermez fiyatlar fırlar.
KAZANAN ÜÇ BEŞ KİŞİ OLUR
Bu böyle gelip böyle gitmedi mi?..
Bundan sonra da değişecek gibi görünmüyor.
O zaman kendi değerlerimizi, kaynak ve madenlerimizi sahiplenip işletelim elin oğluna muhtaç kalmayalım.
Ortadoğu’da ki ayaklanmalar, eylemler en güzel örnek sanırım.
Adamlar muslukları bir kesse ne olacak?
İşte oturup bunları düşünelim.
Mesele bu kadar hem basit hem de karmaşık. Kazananlar birkaç kişi olsun diyerek de iş yapmayalım.
KAZANAN HEP TÜRK MİLLETİ, TÜRKİYE OLSUN…