1953 doğumlu, 71 yaşında Kıbrıs Gazisi Mehmet Yüksel, Haber Expres TV'ye konuştu. Kıbrıs Barış Harekâtı Gazisi Mehmet Yüksel, harekâtın zorlu bir süreç olduğunu ve hiçbir ülkenin Türkler ile savaşamayacağını gösteren bir hareket olduğunu belirtti.
Kıbrıs yolculuğunu anlatan Mehmet Yüksel, "16 Temmuz'da Ulaştırma Bölüğünde şoför eğitim alanında tuvalet inşaatı vardı, o inşaatı yapıyordum. Bir asker geldi, dedi ki, seni bölük komutanı çağırıyor. Ben de hemen elimdeki işi bıraktım ve bölük komutanının yanına gittim. Komutan dedi ki, oğlum, sen hemen bölüğe gidiyorsun ama bir daha buraya dönme şansın olmayabilir dedi. Kıbrıs maceram bu şekilde başladı. Bölüğümde yatakhaneler boşalmış, yemekhanede masalar ters dönmüş, dışarıda araçlar yola hazır hâle gelmiş. Ben vaziyeti anladım, bir yere gidiyoruz ama nereye olduğunu hiç kimse bilmiyor. Ben bölüğe ulaştıktan 2 saat sonra yola çıktık. İlk önce araçları trene bindirdik, hareket ettik. Nereye gidiyoruz dedim, tatbikata gidiyoruz dediler. 17 Temmuz'da Mersin'e geldik. Mersin'de 2 akşam kaldıktan sonra 19 Temmuz günü araçlarımızı çalıştırarak Mersin Limanı'na geldik. Mersin Limanı'na baktık, başka yerlerden de çok birlikler gelmişti. Bizi Kıbrıs'a götürecek olan Bedrettin Demirel vardı, Kıbrıs Türk Kuvvetler Komutanı. O, Mersin Limanı'nda bir konuşma yaptı, daha sonra Diyanet İşleri Başkanı konuşma yaptı; tamamen askeri motive etme konuşmalarıydı." ifadelerini kullanarak sözlerine şöyle devam etti:
"Kıbrıs'a Gittiğimizi Yolda Öğrendik"
Kıbrıs'a gittiklerini gece yarısı öğrendiklerini vurgulayan Mehmet Yüksel, "Biz Kıbrıs'a gittiğimizi ancak gece yarısının ortasında bölük komutanı toplantı yaptı ve o toplantıda Kıbrıs'a gittiğimizi ve Rumların büyük bir taarruza hazırlık yaptığını söyledi. Biz o zaman dedik ki, bu tatbikat değil savaş; yani savaşa gittiğimizi ilk o zaman anladık. Tabi biz bunları konuşurken gemimiz yavaş yavaş Kıbrıs'a doğru yanaşıyordu. Kıbrıs'ta bir plaj vardı, o dönem adı Platinim. Oraya doğru yanaştık fakat biz oraya yanaştığımız anda Rumlar kımıldanmaya başladı. Silah sesleri yavaş yavaş gelmeye başladı. Bizim komando askerlerimiz vardı, bizden önce onlar gelmişti Kıbrıs'a, onlar ile Rumlar çatışma halindeydiler. Dolayısıyla biz gittiğimizde de orada komandolarımızın püskürttüğü Rumlar cephanelerinin yanlarından ayrılıp sağa sola kaçtılar ve böylece bizim önümüzde düşmeye başladılar. Bizim önümüzde de piyade taburu vardı. Böylece savaşın ilk adımı atılmış oldu." şeklinde konuştu.
"Ne Mutlu Türküm Diyene"
Kıbrıs'ta babasına yazdığı mektuptan bahseden Yüksel, "Ben Kıbrıs'ta savaştayken babama mektup yazdım. 'Kıbrıs'ta savaşa girdik baba, siz Yunanlılarla nasıl savaştıysanız biz de onlarla o şekilde savaşıyoruz ama aklımızın, atamızın, dedemizin nesli olarak biz de zaferi kazandık, Türk tarihine bir zafer de biz kattık sizin gibi' yazdım mektupta. Babam bu sözümden çok hoşlanmıştı. Kıbrıs savaşına katıldığım için babam bana geri mektup gönderdiğinde, 'Oğul, Kıbrıs'a savaşmaya gitmişsiniz. Kıbrıs'ta bir savaşın olduğunu biliyorduk ama radyolardan öğreniyorduk, senin orada olduğunu bilmiyorduk. Biz zamanında o Rumları dökmüştük, onlar yine kaşınmışlar herhalde, sizi oraya götürdüler. Ne mutlu sana ki savaş gördün, gazi oldun, benim gibi babanın izini takip ettin' dedi. Biz de burada ENOSİS'e izin vermemek için elimizden geleni yaptık ve izin vermedik, son gücümüze kadar savaştık ve başardık. Atatürk ne demiştir: 'Ne Mutlu Türküm Diyene.'" diyerek sözlerini tamamladı.