Alandaki yeni dönem kazılar, Kültür ve Turizm Bakanlığının izni ile Koç Üniversitesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Çiğdem Maner başkanlığında devam ediyor. Bugüne kadar kazılarda eski Asur ticaret kolonileri çağı, Hitit, Roma ve Bizans dönemlerine ait yapı izleri, Roma ve Erken Bizans dönemleri kalıntıları, Hitit kralları, prenses, prens ve görevlilerine ait çok sayıda mühür baskısı bulundu. Kazı Başkanı Doç. Dr. Çiğdem Maner, AA muhabirine, Kayalıpınar'da son 2 yıldır yapılan kazılarda Paleolitik Çağ'dan Selçuklu dönemine kadar kesintisiz yerleşim olduğunun belirlendiğini söyledi.
"Hitit kraliyet ailesinin tarihini yeniden anlamaya çalışacak bilgiler ortaya çıktı"
Mimari açıdan da eski Asur ticaret kolonileri çağı, Hitit, Roma ve erken Bizans dönemlerine ait yapı izlerinin ortaya çıktığını anlatan Maner, "Geçen sene çalıştığımız Hitit idari binasında bu yıl da çalıştık, yeniden mühür baskıları ortaya çıktı. Bu mühür baskıları sayesinde Hitit kraliyet ailesinin tarihini yeniden değerlendirmemizi sağlayan bilgiler ortaya çıktı." dedi. Eski Asur ticaret kolonileri çağına ait yapıları da ortaya çıkartmaya başladıklarını dile getiren Maner, "O dönemde büyük bir yangın felaketinin olduğunu keşfettik. Diğer arazi çalışmalarımızda ise yeniden Hitit yapısı, farklı kullanım evreleri ve onun üzerine yapılmış bir Roma yolu ve Erken Bizans dönemine, Orta Bizans dönemine tarihlenen yapı izleri ortaya çıktı." diye konuştu.
"Mühürlerde yüksek görevlilerin ve kraliyet aile üyelerinin isimleri var"
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Hititoloji Ana Bilimdalı Öğretim Üyesi ve Kayalıpınar kazısı filoloğu Prof. Dr. Hasan Peker ise Samuha ile eşitlenen Kayalıpınar'ın Hitit çekirdek bölgesinin sınırında "Yukarı Ülke" diye tanımlanan bölgenin başkenti olarak nitelenebileceğini söyledi. Kayalıpınar'ın çekirdek bölgenin en doğu ucundaki büyük Hitit kentlerinden biri olduğunu vurgulayan Peker, "Burada eski kazılarda ve devamında bizim çalışmalarımızda ortaya çıkan çivi yazılı belgeler ve Anadolu hiyeroglif yazılı kil kapatmalar en önemli buluntular arasında." ifadesini kullandı. Tahrip olmuş bir arşiv odasında çalışma yaptıklarını belirten Peker, "Arşivden geriye kalan kil parçaları üzerinde hiyeroglif mühür baskıları ve bu baskıların üzerinde de yüksek görevlilerin ve kraliyet aile üyelerinin isimlerini, mesleklerini ve ünvanlarını görüyoruz." diye konuştu.
"50'nin üzerinde mühür baskısı ele geçti"
Peker, bulunan mühürlerde çokça prens ismine de rastladıklarını anlatarak, şunları kaydetti: "Geçen sezondan itibaren burada 50'nin üzerinde mühür baskısı ele geçti. Bunlar arasında özellikle bu yıl çokça prens ismine rastladık. Yani prens ünvanına sahip, kraliyet ailesi ile bir şekilde bağlantısı olan, evlilik veya kan yoluyla bağlantısı olan isimlerle karşılaştık. Aralarında baş katipler, katipler, kaya tapınağı beyleri var. Çok enteresan isimler ve isimlerin taşıdığı anlamlar var. İlgi çekici olanlar arasında HattusaRuntiya ya da HattusaKuruntiya diye bir prensin mühür baskısıyla karşılaştık. Bu isim özel isim olarak Hattuşa kentinin koruyucu tanrısı anlamına geliyor. Muhtemelen III. Hattusili'nin kraliçesi, büyük kraliçe Puduhepa'nın döneminde katiplik yaptığını söyleyebileceğimiz Pihaya diye bir katip. Yine ArmaTarupasani diye bir görevli, bu da ay tanrısının arabacısı anlamına geliyor. İsim repertuvarımız Hititoloji'ye katkı olarak günden güne zenginleşmekte. Bu noktada dönemin yaşayan insanlarının, yüksek görevlilerinin isimlerine ulaşarak varlıklarını ispatlıyoruz. Bunlar da bu kazılar sayesinde hem Hitit hem de dünya tarihinde yerini alıyor." Prof. Dr. Hasan Peker, bulunan mühür baskılarının çeşitli idari ya da idareyle ilgili ekonomik belgelerin onaylanmasında ya da aidiyetinin belirlenmesinde kullanılan yazılı arkeolojik objeler olduğunu söyledi.
Bulunan objelerin Kayalıpınar'ın tarihini çok daha geriye çektiğini aktaran Peker, şöyle konuştu: "Yeni dönem Kayalıpınar kazılarında bulunan ve bu merkezden yayınlanan yazılı belgelerden yola çıkacak olursak burası III. Hattusili'nin yani yaklaşık olarak milattan önce 13. yüzyılın başları diyelim, III. Hattusili ve ailesiyle bağlantılı yüksek görevliler ve aynı zamanda onun aile üyeleri prensler ve onunla bağlantılı kişilerin burada bulgularına ulaşıyoruz. Anadolu hiyeroglif yazılı belgeler, III. Hattusili, onun yeğeni, onun oğlu ve torununa ait olanlar. Sadece onların izlerini şu an görüyoruz. Tabii ki kentin geçmişi çok çok daha geriye gidiyor."