TEMA Vakfı Erozyonla Mücadele Haftası’nın 2014 yılı temasını “Su ve Kuraklık” olarak belirledi. TEMA Vakfı 17-23 Kasım tarihleri arasında düzenlediği Erozyonla Mücadele Haftası etkinlikleriyle erozyon, su ve kuraklık konusuna dikkat çekiyor.
Erozyonla Mücadele Haftası'na ilişkin konuşan TEMA Samsun İl temsilcisi Ömer Faruk Sönmez, çöl gibi aşırı kurak bölgeler dahil edilmediğinde, dünyadaki kara parçalarının yüzde 40'ının kurak alanlardan oluştuğunu belirtti. Kuraklığın dünyada 4 milyar hektardan fazla alanı ve 1.4 milyar insanın hayatını tehdit eder hale geldiğini aktaran Sönmez, dünyada erozyon sebebiyle 110 ülkenin çölleşme tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu ifade etti. Aynı alanda iklim değişikliğine bağlı kuraklık, çölleşme ve ani hava olayları ile birlikte şiddetli erozyon görülmeye başladığını söyleyen Sönmez, Türkiye tarım
alanlarının yüzde 59’unun erozyon alanı olması göz önünde bulundurulduğunda, tehdidin çok tehlikeli boyutlara gelebileceğinin altını çizdi.
EROZYON, SU VE KURAKLIK
TEMA Vakfı’ndan yapılan açıklamada erozyon, su ve kuraklık hakkında şu bilgiler verildi:
“Erozyon, arazi yüzeyinin koruyucu bitki örtüsünden yoksun bulunduğu bölgelerde sıklıkla görülüyor. Erozyona en hassas araziler, bitki örtüsünden en yoksun alanlar olan tarım arazileridir. Dünyada tarım arazilerinin yıllık ortalama 24 milyar tonu, erozyon sebebi ile yok oluyor.
Tarım alanlarımızın yüzde 59'unda, meralarımızın yüzde 64'ünde ve orman varlığımızın yüzde 54'ünde erozyon yaşanıyor. En yaygın ve etkili erozyon türü olan su erozyonuna Türkiye topraklarının yüzde 90'ı maruz kalıyor.
Toprak ekosisteminin en hayati kısmı, toprağın üst kısmıdır. Çünkü bitki beslenmesinde büyük önemi olan organik maddenin biriktiği, ayrıştığı ve su ile birlikte bitkinin köklerine ulaştığı yer burası.
Türkiye her yıl ortalama 1mm, 10 yılda 1 cm toprak kaybediyor. 1 cm kalınlığında bir toprak tabakasının oluşması için en az 300 ile 1000 yıl arasında bir süre gerekiyor.
Dünyada kuraklık 4 milyar hektardan fazla alanı ve 110 ülkede yaşayan 1,4 milyar insanın hayatını tehdit ediyor. Türkiye, tatlı suyunun yüzde 70'ini tarımsal üretimde kullanıyor. Bu suyun yüzde 80'ini tasarruflu olmayan vahşi sulama sistemleri ile tüketiyor. Yüksek oranda su kullanımı nedeniyle topraklarımız tuzlanıyor ve su varlıklarımız hızla azalıyor.
Su varlıklarının sürdürülebilir olmayan kullanımı ve iklim değişikliği gibi insan faaliyetinden kaynaklı etkiler hem kuraklığın sıklığını ve şiddetini artırıyor hem de yağış rejimlerini değiştirerek ani yağışların artmasına neden oluyor. Kuraklık, toprağın yani toprak içindeki yaşamsal döngünün bozulmasına neden oluyor. Bozulan toprak, erozyona karşı daha hassas hale geliyor. Ani yağışlar ise, toprağın su erozyonu ile akıp gitmesine neden oluyor. Bitki örtüsünün zayıf olduğu alanlarda ise daha fazla su erozyonu yaşanıyor.”