Cumartesi günü Samsun' a Meral Akşener geldi. Kendini Milliyetçi - Ülkücü davanın adamı olduğunu iddia edenler kurtuluş yolunda toplandı. Toplantı yerinin adı da çok önemli. Kurtuluş Yolu... Milliyetçi- Ülkücüler kimden kurtulacak ki, Kurtuluş yolunda toplandılar.
Geçmişten günümüze şöyle düşündüm. MHP' de kırılmalar, çözülmeler ne zaman başladı? 1980 MHP için milat mı olmuştu yoksa! 1980 ihtilalında hemen her partiden lider ve partililer içeri alındı. CHP, MHP, MSP, DP (DYP) hepsi. Bu darbeden en fazla acı çeken elbette ki tarihinde yazdığı gibi CHP ve MHP'lilerin olduğu aşikardır. O da ölmeden önce Kenan Evren'in yaptığı açıklama da çok net görüldü. Neydi o açıklama!: "Bir onlardan bir karşıdan astık" İnsani bir açıklama değil? Bu açıklama bile kimsenin hoşuna gitmedi. Darbenin nedeni olmaz ama söz konusu VATAN ise gerisi teferruattır. Mantık bir sizden bir bizden olmamalıydı. Bahane VATAN, sebep bir onlardan biz birden muhabbeti. Büyük bir ayıp ve hata! Herkes cezasını çekti desem yalan olur.
Ancak olan çok iyi hatırlıyorum suçu olmayan binlerce gencecik fidanlara olan oldu. Şimdi bu fidanların davalarını, ipe gitmelerini umursamayan birileri unutturmak için yırtınıyor. Farkına varamıyorlar.
Her neyse ihtilaldan sonra normalleşmeye başlayan iç siyasette siyasilerde ılımlaşmaya başlamıştı ki; en büyük acıyı MHP yaşadı. Ayrışma MHP' de ilk olarak Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ve Ozan Arif'in, Başbuğ Türkeş' e bayrak açmasıyla oldu.
Ülkücü- Milliyetçiliği savunan Rahmetli Türkeş' e bayrak açan Rahmetli Yazıcıoğlu, ılımlı- milliyetçi İslam'ı savunmaya ve sokak eylemlerini istiyordu. Rahmetli Başbuğ Türkeş ise, "Sokaklar artık Milliyetçilerin değil Devletin işidir. Bundan sonra Ülkücüler eline silah alan değil, silahları kalem olan ve geleceğin eğitimli genç Ülkücüleri olacak" dedi. Sokakları terk etme kararı aldı. Bu da MHP'nin belki de en hızlı ayrışma sürecini getirdi ki; Bu ortam da Rahmetli Başbuğ Türkeş ile Yazıcıoğlu ve benimde çok sevdiğim Ozan Arif'ler Ülkücü camiadan uzaklaştı.
Oysa ayrılanlardan Ozan Arif bir şiirinde ne diyordu! "İçlerinde yok vatanı satan, İki laf etseler birisi vatan, Bunca ülkücüyü ayakta tutan, Ne biçim ruh ise ölmüyor deyin..." Onları sağ- sol olayları bölemedi ama içlerinde ki ruh nasıl bir ruha dönüştü ise; ülkücü ruhu ölmüyor ancak ülkücü davayı bölüyor artık...
Ve istenmeyen son ayrışma bu noktada zamansız şekilde ebedi Başbuğumuz dedikleri Alparslan Türkeş'in milliyetçi camia ve ülkeye hizmetlere veda ederek ani vefatı ile derinleşti.
Bu vefat sonrası canhıraş bir hamle ile ülkücüler bu defa MHP'nin başına lider olarak, "Devletin başına devlet gelecek dedikleri " Dr. Devlet Bahçeli'yi getirdi. Dr. Devlet Bahçeli'ye dava üyeleri ile millette güvendi ve iktidar yolunu çok kısa süre de açtı. İktidar ortağı bile oldu. Rahmetli Başbuğ'larına nasip olmayan, Lider Bahçeli ile MHP'ye nasip oldu ancak; Bahçeli kimine göre bu fırsatı değerlendiremedi. Bu düşünce her geçen yıl derinleşti ve günümüze kadar gelindi.
Şimdi Ozan Arif'in dediği gibi hiç bir baskı, Ülkücüyüm diyen haine boyun bükmedi, düşmana karşı dimdik ayakta durdular lakin; gelin görün ki İktidar, koltuk heyecan ve hasreti Ülkücü- Milliyetçileri öylesine ayrıştırdı ki;Ülkücülük bile unutulmaya başladı. Bu gün nerede hata yapıldı sorusunu dahi sormuyor hiç kimse!
Lider Dr. Devlet Bahçeli gitmeli mi? Kesinlikle Değişim vakti geldi geçiyor. Fakat bu yolla asla değil. MHP' de Ülkücü- Milliyetçi harekette töre, örf, adet vardır. Yani Ata'ya biat mı yoksa Lidere mutlak itaat mi dersiniz bilemem ama, değişim Kurtuluş Yol'un da ki mitingle, televizyonlarda Lideri sarsan sözlerle olmamalı.
İşin aslına dönersek; MHP'li ayrışanlar olsun diğer siyasi parti mensupları bile ellerini ovuşturmaya devam ediyor. Bahçeli sarsılıyor, darbe üstüne darbe vuruluyor. Tek Hedef MHP'nin Başbuğ'u, Lideri yıkılsın, bitsin, gitsin. Bu tabu yıkılırsa düşmana gerek yok!.
Hadi diyelim Meral Akşener Lider oldu. Ozan Arif'in dediği gibi "Bitmez bu dava, ölmez bu dava" sözlerini koltuk hayali ve heyecanı ile kendileri yıkmış olmayacak mı? Düşünün ki; bir yıl sonra Meral Akşener, bu davaya Liderlik yapamadığında, İktidar olamadığında ya da muhalefette bile davayı tüketmeye hızlı adımlarla gittiğinde hangi dava, ülkü ve en önemlisi Başbuğ buna "DUR" diyebilecek?
Ülkücüler değil miydi ki; Bu davanın BAŞBUĞ'lara ihtiyacı var. Başbuğ'suz olmaz diyenler. Lidere ihtiyacımız yok diyenler kendileri değil miydi? Bunu unutan ve içinde hala 80 darbesinin acısı ile birlikte koltuk hevesi olanlar. Ömür yeterse 2018 e ne kaldı?. Allah nasip acınızın dinmesi noktasında haklıysanız vakit gelmişse zaten Lider değişecek!. Sokaklarda, televizyonlarda ve Kurtuluş Yollarında bu davaya muhalefet olan diğer siyasilerin dediği gibi Lider değişim mücadeleniz iyi düşünün Dava da Başbuğ'un, Liderin yıkımı, en önemlisi dava ve MHP'nin yıkımı olmayacak mı?
MHP'liyim diyen, ülkücü olduğunu ifade edenlerin bir kere çok daha düşünmeleri gerekmez mi? MHP'liyim diyen Liderliğe heveslenenler; Başbuğ, Lider, İktidar mı yoksa dava mı sizin için önemli? Siz önce bunu bir iyi düşünüp karar verin. Verin ki 80 öncesi ve sonrasında bu dava ve vatan için canını veren ŞEHİT dava arkadaşlarınızın ve ilk başbuğunuza ihanet etmemiş olun. Aksi durumda dava da, Başbuğ' da, Ülkücü- Milliyetçilikte kalmayacak. İstediğiniz bu mu? İstediğiniz şehit ve Başbuğunuzu umursamadan koltuk ve İktidar ise eğer, "KURTULUŞ YOLUNDA Kİ YÜRÜYÜŞÜNÜZE DEVAM EDİN..."
Bakın Osman Öztunç ne demişti bir parçasında, "Baskın yesem gece gündüz durmadan, Kurtulmazsam karakoldan sorgudan, Yıllardır verdiğim soylu kavgadan Dönersem kahpeyim, Ülkücü gardaş, ülkücü gardaş"
Bu ne demek fark ettiniz mi? Görünen o ki; Gerçek Ülkücü- Milliyetçi ve dava sahipleri bir kişi bile kalsa sizinle asla yürümeyecek! Bu dönemde yollara düşen sözde MHP'liler hedefiniz "Kurtuluş yolu mu, yoksa yıkılış yolu mu?" İyi farkına varın...
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...