KÜRÜZ KUŞLARI

ÜMİT BIYIKOĞLU

( Beyni olmayana sözüm yok. Benim meselem,beyni olduğu halde düşünme gereği duymayan  ve düşünce üretmeyenlerle…)

26 Nisan HALK OYLAMASININ sonucu ne olursa olsun kazanacak olanların PROPAGANDACILAR  olduğu tartışılmaz bir gerçektir.  Öylesine bir çağda yaşıyoruz ki BEYİNLERİMİZİ bile kullanma imkânı ve fırsatı vermiyorlar artık bize…

Birileri bizim yerimize düşünüyorlar, bizim yerimize karar veriyorlar bize de  o kararları yerine getirmek kalıyor sadece. İşin asıl GARİP olan yanıysa bu kararı kendimiz vermiş ve uygulamış olduğunu zannetmemiz. Demokrasi konusunda vatandaşlık görevimizi yerine getirdiğimize de inandırılmış olmamız ve bununla gurur duymamız…  

Bunun böyle olduğunu kanıtlamak o kadar da zor değil aslında. Bir gece sabaha kadar uykusuz kalın. Ekranlar da HALK OYLAMASI ile ilgili tartışmaları farklı kanallardan izleyin. Sabahleyin kalktığınızda da gazetelere ayaküstü bir göz atın sonra her gün gittiğiniz kahvehaneye  ya da insanların zaman geçirmek için gittikleri mekanlara uğrayın  HALK OYLAMASI ile ilgili tartışmalara uzaktan kulak misafiri olun.  Tartışmalarda kullanılan  sözcüklerin hemen hemen  ekrandaki ve gazete başlıklarında cümlelerle örtüştüğünü göreceksiniz. İşin bir başka garip olan yanı ise tartışanların sözlerine “Benim düşünceme,ya da bana göre …” diyerek başlamalarıdır…  

Bunun adına PSİKOLOJİDE  BEYİN YIKAMA denir ki, BEYİN YIKAMA PROPAGANDACILARIN   VE REKLAMCILARIN  temel sermayesidir... 

           Söz konusu DÜŞÜNMEK ya da DÜŞÜNCE üretmek olduğunda iki çeşit beyin yaratmıştır Tanrı.       1.TAŞIYICI BEYİNLER ( MUM BEYİNLER ), 2. ÜRETİCİ  BEYİNLER.

Üretici beyinlerin görevi, adı üstünde düşünmek ve düşünce üretmektir…  TAŞIYICI BEYİNLERİN düşünmek ve düşünce üretmek gibi ne  sıkıntıları ve ne de sorumlulukları vardır. Onların asıl görevi Üretici Beyinlerin ürettikleri  düşünceleri taşımak,bir başka anlatımla bu düşüncelerin HAMALLIĞINI  yapmaktır.

 PROPAGANDACILARIN  ana hedefi olmalarının  asıl nedeni de bu özellikleridir. “  Köprünün beriki  başında öyle bir yalan söyleyeceksiniz ki, karşıya geçtiğinizde kendi yalanınıza kendiniz bile inanacaksınız…” Bunun adına  siyasette “GÖZ AÇTIRMADAN”  propaganda denir ki  buna, değil Taşıyıcı BEYİNLER, ÜRETİCİ BEYİNLER  bile direnmekte ve dayanmakta zorlanırlar…

Bunun sonucudur ki TÜKETİCİ BEYİNLER sık sık fikir değiştirirler, dün göklere çıkardıklarını bugün yerin dibine batırabilirler.  Sakın bunları KARARSIZLIKLA, ve VEFASIZLIKLA  suçlamayın.      

Yaradılışları gereği fıtratında vardır bunların KÜRÜZ KUŞU gibi daldan dala konmaları, bir dalda uzun süre durmamaları.  Bu tür insanlar GÜNCEL KAYGILARINI ve ÇIKARLARINI he ön planda  tutarlar.  Bu yüzden ÖMÜRLERİNİ   kör nefisleriyle KIRIŞTIRARAK VE VATAN ile ÇİFTLİĞİ birbirlerine karıştırarak  tüketirler.

Kişisel amaçlarına ulaşmak için her türlü yolu denerler. Başta YARATAN olmak üzere İNANÇ, VATAN VE MİLLET  sevgisi  gibi kutsal değerleri çok rahat  kullanırlar… Kullanırken de yüzlerinin KIZARMAMASI en belirgin özellikleridir.

           İnsan olmanın,kafataslarımızda birer BEYİN  taşımanın bize yükledikleri  yükümlülükler vardır dostlarım…    Bu yükümlülüklerin en önemlisi DÜŞÜNMEK ve DÜŞÜNCE üretmektir.

              KENDİMİZE VE BEYNİMİZE SAYGI DUYALIM DOSTLARIM…  ÖMRÜMÜZÜ BAŞKA BEYİNLERİN ÜRETTİĞİ DÜŞÜNCELERİN HAMALLIĞINI YAPARAK TÜKETMEYELİM…  EN AZINDAN DÜŞÜNCE UMMANINDA BİR DAMLA  OLMAYAÇALIŞALIM…  

Hoşça kalın…    

             

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.