Dünyanın en tehlikeli işçiliği olarak kabul edilen ve genellikle yer altında cevher kazan madenciler, mesleklerinde kazandıkları deneyimlerini kullanarak afetlerde arama kurtarma çalışmalarına da destek sağlıyor.
6 Şubat 2023'te meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki Kahramanmaraş merkezli depremler, Türkiye'nin 11 ilini vurarak asrın felaketine sebep olmuştu.
Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Başkanı Ali Emiroğlu, yaptığı açıklamada, Kahramanmaraş merkezli depremlerin, Gölcük ve Marmara depremlerinden farklı olarak 11 ilde hasara sebep olması nedeniyle "asrın felaketi" olarak adlandırıldığını ifade etti.
Afetten hemen sonra dernek üyesi şirketlerin "Kriz Masası" oluşturduğuna işaret eden Emiroğlu, "Deprem sonrası AFAD ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı arasında koordinasyon hızla sağlandı. Madencilik sektörü, geçmişte yaşanan doğal afetlerde olduğu gibi, son yüzyılın bu en büyük deprem felaketinde de hızlı organize olma yeteneğini sonuna kadar sergiledi. Kamu ve özel sektör olmak üzere toplam 10 binden fazla madenci bölgedeydi. Bu ekiplerin çoğu çalışmasını tamamlayıp geri döndü. Madencilerimiz binlerce vatandaşın enkazdan çıkarılmasına yardımcı oldu." diye konuştu.
Maden arama kurtarma ekiplerinin depremde hiçbir talimat gelmesini beklemeden 2 saat içinde hazırlandığını anlatan Emiroğlu, "İzmir'den 9 kişilik ekip ilk olarak İncirlik Havalimanı'na indi. Kış mevsimi yaşandığı için madenci ekiplerin yerlerine ulaşmasında zorluk yaşandı. Bazı ekipler buna rağmen yine de bölgeye ulaştı." dedi.
Depremde kendi ekiplerinin yanında Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) ekiplerinin de görev aldığını aktaran Emiroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bizim koordinasyonu sağladığımız ekip, özel sektördeki madencilerden kuruluydu. Bizim ekiplerimizin en büyük özelliği birlikte uyumlu çalışma özellikleri. Daha önce çeşitli eğitimlerde tanışmalarından dolayı birlikte çalışabildiler. Ayrıca madencilerin başka bir önemli özelliği de yer altına girme sıkıntımızın olmaması. Karanlıktan korkmayız, göçük altında çalışmaktan korkmayız. Bu ekipler özel eğitimden geçen gönüllü ekipler. O yüzden de fedakarlıklarının aslında üst seviyede olmasının temelinde de bu yatıyor."
"Ekiplerimizde uydu telefonunun olması gerektiği sonucunu çıkardık"
Emiroğlu, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu vurgulayarak, "Depremlerde edindiğimiz tecrübeler sonrasında bir toplantı düzenledik. Üç alanda geliştirme yapılması gerektiği sonucuna vardık. Bunlardan biri ekiplerin afet bölgesine ulaşımı konusunda alternatiflerin geliştirilmesi oldu çünkü ilk 24 saat arama-kurtarma faaliyetlerinde çok önemli yere sahip. Ekiplerin iletişimi konusunda farklı araçlara ihtiyaç duyduğumuzu fark ettik. Örneğin tüm ekiplerimizde uydu telefonunun olması gerektiği sonucunu çıkardık." ifadelerini kullandı.
Lojistik konusunda organizasyonun geliştirilmesi gerekliliğini de belirten Emiroğlu, şunları kaydetti: "Böyle bir felakette jeneratörden kompresöre ihtiyaç duyulan aletlerin listesini çıkardık. Bunların sevkiyatı nasıl olmalı konusunda çözümler ürettik. Ulaşım, lojistik ve iletişim yeteneklerimizi geliştirmeliyiz. Bu 3 alanın geliştirilmesi bizim gibi bir deprem ülkesi için oldukça elzemdir."