Bu söz bugünün sözü değil, dokuz yüz sene önceden söylenmiş bir söz… Şems-i Tebrizi hazretlerinin kendisinden feyz olmak isteyenlere söylenmiş… O mübarek biraz kestirmeden söylermiş ne söyleyecekse, günümüzde olsa kim bilir nasıl derdi insanlara. “Sen kimi seveceksin zor da olsa, böylesi iki yüzlü bir toplumda? Kim seni sevecek, bu kadar karşılıksız çıkarsız… Biliyorum ey sevgiye susamış güzel insan, sen sevgine eş bir sevgi arıyorsun… Haykırmak istiyorsun sonsuzluklara doğru: Sevgim kadar saf, sevgim kadar temiz, sevgim kadar yüce bir sevgi istiyorum! Bulamıyorsun! Yaşadığın bu yüzyılda zor. Sen şu anda Allah yolunda ilerlemeye öğrenmye ve de yaşamaya varım diyorsun. Tamam aşkın adresini arıyorsun, ama bilmelisin ki şems bugün yaşıyor olsaydı lafını hiç esirgemezdi. Öyle eğip bükmezdi, kalbin kırılır dalan diye düşünmezdi…
Dosdoğru söylerdi içinden geldiği gibi, derdi ki:
Sen nasıl yaşayacaksın manevi aşkı? Senin hayallerin var, hepsi seni bekliyor, buradan ayrıldıktan sonra yine kendine döneceksin, dönmeyecek misin? Dönmeyebilir misin? Dünya ile ilgili gönlünde ne varsa çıkarıp atabilecek misin?”
Bende diyorum ki günümüz insanına hakikaten o duygulara bugün kavuşmak ister miyiz? Mesela kalbimiz Allah aşkını yerleştirip kan pompalama görevi olan o kalbimiz Allah aşkını şeffaf bir nur odası haline getirmek ister miyiz? O küçücük etten odaya, 18 bin alemi yaratan Hakk’ı sığdırmak ister miyiz? O zaman ondan gayrı ne varsa oradan çıkarmak gerekir… Bunu yapabilir miyiz?
Bilemiyorum bugün bu mümkün mü? Ancak bildiğim bir şey varsa o büyüklerin ruhaniyetleri her an isteyen herkesin hemen yanı başında… O büyüklerin yazdıkları birbirinden güzel kıymetli eserlere bir göz atın..
Deryadan damla misali okumaya başlayın, gerisini düşünmeyin…
Ne buyurmuş o büyükler: “Nimetle: “kavuşanlara afiyet olsun; Zavallı aşık birkaç damla ile doysun.”
Gelecek sayıda görüşmek üzere hoşça kalınız.