Siyaset ise 7 Haziran ve 1 Kasım seçim öncesi ve sonrasında yaşananları göz önüne alınca o da bir başka bir muamma. Çünkü seçim öncesi vaatler havada uçuştu.
İktidar partisi 7 Haziran öncesinde muhalefetin vaatlerini hovardaca bir vaat olduğunu ve muhalefetin kaynak sorunu yaşayacağını, ülkenin bunları kaldıramayacağını dile getirmişti.
Ve 7 Haziran seçim sonucu kaos oluşmuş, AK Parti yıllar sonra ilk kez iktidardan uzaklaşmıştı. 1 Kasım öncesi parti yetkilileri hummalı şekilde çalıştılar ve bırakın ülkeyi dünya da kimsenin beklemediği bir sonuç ve galibiyetle seçimlerden çıktı. Başbakan Davutoğlu, 7 Haziran' da kaynak yok dediği ve akabinde 1 Kasım öncesi gittiği her yerde onlarca vaadini ne zaman hayata geçirecek göreceğiz. İnşallah başarır...
Mesela asgari ücret 1.300 TL olacak. Bir yandan iyi diğer yandan orta ve küçük ölçekli esnafın karalar bağlamasına neden oldu. Asgari ücreti hangi babayiğit esnaf ödeyecek göreceğiz. Hani bir söz vardır: "Tatlı tatlı yediğin hurmalar sonra acı acı tırmalar".
***
1 Kasım seçimlerinde CHP yine aynı merkezde kaldı ve milletvekili sayısını arttırırken oy düşürmedi. Başarı mıdır?. Başarıdır bence. Diğer partilerden birisini asla dile getirmeyeceğim. Onların kıblesi, zikri, fikri yıkım üzerine. Değişmedikleri sürece de onları kaleme almam imkanı yok.
Ülkede ki diğer siyasi partilerden BBP, ve Saadet'te tepkiler ve yavaş yavaş ayaklanmalar baş gösteri bile.
***
Geriye 7 Haziran seçimleri akabinde yaptığı ya da yapmadığı açıklamaları nedeni ile 1 Kasım seçimlerinde partili partisiz herkes tarafından linç edilmeye çalışılan MHP kala kaldı.
MHP'nin söylemleri gerçek miydi, koalisyondan kaçtı mı, devletin bölünmesi, pkk, anayasa veya MHP'nin 4 kırmızı çizgisinden hangisi haklı tarih bunları mutlaka yazacaktır.
Ama onların bu günlerde en talihsiz iç çekişmesi diyemeyeceğim,Partili partisiz herkes Devlet Bahçeli'nin Genel Başkanlıktan gitmesi çalışmalarına çevrildi. Önüne gelen diline geleni laf ola beri gele muhabbetleri ile konuşup duruyor. Beni ilgilendirmez ama kendi fikriyatımı da yazmadan geçemeyeceğim...
Sözde MHP'lilerin, kapı arkalarında, sokakta, iki kişi bir araya geldiğinde konuların başında Bahçeli ve kongre muhabbeti var. Bu MHP'lileri anlamak çok zor. Adamlar Milliyetçilik'ten, devletin bekasından, geleceğin endişesinden dem vururken tüm bunların düzelmesini sanki Devlet Bahçeli o makamdan gidince düzelecek sanıyor. Veya birileri öyle göstermek için kendilerini ve klavye şövalyelerini, trolleri ile kendileri yırtınıp duruyor.
Mankurt MHP'liler de çanak tutuyor...
Genel Başkanlarını nerede ise linç edecekler. Adam peki ne yaptı ya da yapmadı?
Devletin altına dinamit mi attı, yoksa 99 yılında taban istemediği koalisyona girmemesi mi? Kısacası bu Lider Devlet Bahçeli koalisyona girse suçlu, girmese suçlu....
Geçmişi yargılayan sözde Ülkücüler için sarf ettiği sözlere rağmen Liderini suçlayan mankurt'lar bu günde AK Parti ile koalisyona neden girmedi diyecek kadar kör ve zeka seviyeleri sığ sanırım. Bahçeli gitti diyelim. Ne olacak?. İktidar mı olacak sanıyorsunuz kendinizi?
MHP'liler önce tabanda kendilerini sorgulamalı ki tavan da Genel Başkanı yargılayabilsinler.
Tabanda ki sözde Ülkücüler AK Partiyi perde arkasında destekleyip ön perde de mangalda kül bırakmayarak ihanetin temelini kendileri oluşturuyor? Bunu net gözlerimle şahit olduğum kaç Ülkücü gerçeğe yansıttı aklınız almaz.
Kısacası,Bahçeli gitmiş, gitmemiş önemli değil. Önemli olan Kurtuluş mücadelesinde Mustafa Kemal Atatürk ve beraberinde bu mücadele için yola çıkan insanlar misali bu günleri çok iyi etüt etmek gerekir. Herkesin kızıl Padişah muhabbeti ile asırlardır suçlayan mantıkla, bu gün Bahçeli'yi yargılamaya kalkan mantık aynı değil mi?
Ey zavallı Ülkücüyüm, MHP'liyim diyen mankurtlar...
Önce Ülkücü ve milliyetçileri kandırmayı bir kenara bırakın da aklınızla beyninizi birleştirin ve dürüst, 5 dk adam olun adam. İyi idrak edin bazı şeyleri, iyi görün oynanan oyunları ki, ondan sonra Bahçeli gitsin, kalsın muhabbetini yapın. Bahçeli gitse de kalsa da değişen bir halt olmaz. Çünkü Bahçeli'yi 99 seçimlerinde Lider yapan da, sonrasında şamar oğlanına çevirmeye çalışan da sizlersiniz.
Sizler dürüst, ilkeli, gerçek ülkücü, gerçek MHP'li olur davanıza gerçekten sahip çıkarsanız göreceksiniz ki, üstünüzde oynanan oyunlara alet olmuşsunuz. Kafatasçısı olarak adlandırılan sizler eski- yeni ülkücü muhabbetleri ile sizi bölüp parçalayan zihniyetin yine kendi içinizde ki hainlerden olduğunu, bunu da dışarıda ellerini ovuşturarak bekleyen leş kargalarının maddi- manevi desteklediğini göreceksiniz.
"Gerçek liderler geceleri parlayan ay ışığı gibidir."
Ay ışığı yolunuzu nasıl aydınlatırsa, kara bulutlar ardında bıraktığınız Liderinize aksine daha çok sahip çıkın. Göreceksiniz gelecekte yıldızınız parlayacak, gökyüzü ile bu vatan toprakları yeniden eski ihtişamlı günlerine kavuşacaktır. Bu gün yerden yere vurduğunuz o Lideriniz Devlet Bahçeli'yi 99 yılın da Lider yapan yine sizler değil miydiniz? Ne tez unuttunuz?. Yoksa çıkarınız mı tükendi...
Başbuğ rahmetli Alparslan Türkeş olsaydı şimdi size ne derdi hatırlayan ve utananınız olur mu?.
"Siz bizans soyundan değilsiniz, kanınızda bizans kanı değil". Milliyetçi Türk kanı damarlarınız da hala akıyorsa, törenizi unutmadı iseniz, emanete hıyaneti bir kenara bırakın, kendinizi bir an o yol gösteren Bozkurt gibi hissedin kaldırın gökyüzüne başınızı ve geçmişinizi düşünün, utanın, titreyin ve kendinize gelin. Yetmedi mi hala bizans oyunlarına, tuzaklarına alet olduğunuz...
Bir an olsun MANKURT'LUĞU BİR KENARA BIRAKIP, ADAM GİBİ YENİDEN BOZKURT OLUN. İÇİNİZDE BOZKURTLUK KALDIYSA...
Yoksa söylediklerim zorunuza mı gitti ya da gitsin umurum da değil. Yazdıklarımı şimdiden söylüyorum; kesin bir köşeye koyun. Hep birlikte bekleyip göreceğiz her şeyi. Rabbim müsaade ederse...
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...