AK Parti Grup Başkanvekili Bostancı, TBMM’de gazetecilerin sorularını cevapladı. Meclis’in kapanmasına ilişkin olarak Bostancı, “Meclis Başkanvekili fiili bir durum yarattı. İç tüzüğe aykırı şekilde yaptı. Bunu konuşacağız, tartışacağız. Bu doğru bir tavır değil. Meclis’te yeterli çoğunluk varken, bir oldu bittiyle Meclis’i kapatmak olur mu? O gün grup önerimiz geçecekti ve Pazartesi, Çarşamba şeklinde bir takvim olacaktı dokunulmazlıklarla ilgili. Biz bu takvimi CHP ve MHP ile görüşerek düzenlemiştik. CHP’nin hafta sonu kampı vardı. Perşembe günü Meclis’in kapanmasına ilişkin tartışmalar yapılırken CHP’li arkadaşlar heyecan gösteriyorlardı Meclis kapansın diye. Beraber düzenlediğimiz bir takvim bizim grup önerimiz çerçevesinde Pazartesi Çarşamba olacak, hepsi biliyor. Meclis’in kapanması için bu telaş niye? Bunun anlamak mümkün değil. Ondan sonra da çıkıp, ‘takvim değişti, bizim hafta sonu kampımız vardı’ diye dert yanmanın manası yok. Bugünkü takvim, Salı günü görüşeceğiz, aynı zamanda gensoru var. Birinci tur görüşmeleri Salı günü yapılacak. İkinci tur görüşmeleri Cuma günü saat 11 itibariyle başlayacak. Kısa sürede biter diye düşünüyoruz. Sadece oylamalardan ibaret bir düzenleme söz konusu. 11 olarak düzenlerken de CHP’nin Grup Başkanvekili Engin Altay ile de görüşüldü. Onlar açısından da çok problem doğurmayacak saat açısından. O yüzden bir zaruret, dolayısıyla Salı günü başlayıp Cuma günü tamamlayacağız” dedi.
Levent Gök’ün sözlerine yönelik olarak ise Bostancı, “Hiçbir şey demek istemem. Meclis’in kapanmasını şenlikle karşıladı CHP’li arkadaşlar. Niye karşıladılar, anlamak mümkün değil. Perşembe günü bunun haksız ve iç tüzüğe aykırı uygulama olduğunu kendileri de biliyor. Dolayısıyla bu bir durumdur. Gelecekte böyle olur, şöyle olur değerlendirmelerini doğru bulmuyorum” şeklinde konuştu.
CHP’nin oylamaya katılmamasına ilişkin soruya Bostancı, “Dokunulmazlıklarla ilgili CHP’li komisyon CHP’li üyeleri dinledim şu yüzden yanlış, bu yüzden yanlış. Hep ne kadar yanlış olduğunu anlattılar. Sonuçta ‘evet’ vereceğiz dediler. Bende anlamadım doğrusu. Dolayısıyla katılmazlarsa şaşırmam” karşılığını verdi.
TEK SANDIK OLABİLİR
Bostancı, ’dokunulmazlık’ ve ’AK Parti’nin yeni paketinin’ aynı gün referandum oylamasına sunulabileceğini vurgulayarak şunları kaydetti: “Milleti iki kere sandığa götürmenin manası yok. İki oylama yapılabilir, ikisi bir arada götürülebilir. Ama ümit ederim referanduma gitmeksizin 367’in üzerinde bir oyla kabul edilir. Çünkü benim gördüğüm siyasetin ortak aklı selimi bunun gerektirir. Yani herkesin yararının bu olduğunu düşünüyorum. Referanduma giderse çok yüksek bir oy oranıyla geçeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Dolayısıyla Meclis’teki partilerin aklı selimle davranıp, o çerçevede bu işi referanduma götürmeden Anayasa 83. maddedeki mevcut usullere ilişkin bir hızlılık kazandıran, değişiklik sadece bundan ibaret olan bir değişikliğe ‘evet’ demek.”
"KILIÇDAROĞLU ÖZÜR DİLEMELİ"
Kılıçdaroğlu’nun tepki gören sözlerine yönelik olarak ise Bostancı, “Özür dilemesi gerekir. Çünkü demokratik süreçlerde kanın ne yeri var. AK Parti başkanlığa ilişkin ne yapmış? Meclis’e getirin demiş, referandum olursa millete götürün demiş, millet iradesi en yüksek değerdir demiş. Bu kan nereden çıkıyor? Bu şu demektir; benim sayım yetmiyor ama tehdit ve şantajla istediğim sonucu sağlarım. Böyle bir tavır olabilir mi? Böyle bir tavır yeni değil. Bakın Anayasa Komisyonu’nda CHP’nin tavrını hatırlayın. Diyor ki, ‘Parlamenter sistemi tartışmalıyız’ tamam. AK Parti de başkanlık sistemini tartışmak istiyor. ‘Hayır sen başkanlık sistemini tartışamazsın. Parlamenter sistemini tartışabilirsin’. Affedersiniz ama kimin neyi tartışacağına sen mi karar vereceksin? Despotluk dediğimiz şey bu değil midir? Başka partilerin de neyi önereceğine karar verme hak ve yetkisini kendinde gören siyasi aklın literatürdeki karşılığı despotiktir. Böyle bir şey oyabilir mi? Tersini düşünelim. AK Parti diyor ki, ‘Ben yüzde 50 oy aldım. Sadece başkanlığı tartışalım, sakın kimse parlamenter sistemi tartışmasın’. Neler söylenirdi? Kılıçdarorğlu’nun tavrı yeni değil. Muharrem İnce bizden daha iyi bilir. Ona ilişkin ‘diktatör sensin’ diye bir söz söylemişti. İnsanın içinden yükselen bir diktatörlük oluyor galiba. Sayın Kılıçdaroğlu’ndan beklentimiz, bu çerçevede demokratik süreçlerini, parametrelerini esas alan bir dikkat, nezaket ve üslup içerisinde bu yersiz, manasız, abesle iştigal olan sözünü düzeltmesini istiyoruz” şeklinde konuştu.