Kadınların yaşamları boyunca karşılaşabilecekleri hastalıklara karşı yaptıracakları bazı testlerin erken tedavide hayat kurtardığının altını çizen Samsun Büyük Anadolu Hastanesi Dahiliye Uzmanı Dr. Mehmet Emin Erdem, “Sağlık alanındaki son gelişmeler günümüzde ölümcül hastalıkların bile tedavisini mümkün hale getirdiğine şahit oluyoruz. Fakat bunun için erken tanı şart. Erken tanıya giden yol ise, hayati önem taşıyan testlerden geçiyor” dedi.
MEME MUAYENESİNİN OLMAZSA OLMAZI MAMOGRAFİ
Özellikle meme kanserinin, erken tanı ile ölümcül bir hastalık olmaktan çıktığını belirten Erdem, “Bunun için kadınların 20 yaşından sonra her iki memesini de ayda bir kez kontrol etmesi ve 2-3 yılda bir doktor muayenesinden geçmesi gerekli. Meme muayenesinin olmazsa olmazı mamografidir. Kadınlar, 40 yaşından itibaren her yıl mamografi çektirmeli ve eğer birinci derece akrabalarda meme kanseri varsa, sıkı takip altında olmalı. Mamografide, düşük doz X-Ray, yani iyonizan radyasyon üreten bir tüp ile meme inceleniyor. İnceleme için hasta mamografi denilen röntgen cihazının önüne oturtuluyor. Meme X ışınına duyarlı bir levha üzerine yerleştirilerek sıkıştırılıyor. Ardından radyasyon verilerek, her iki memenin içyapısının görüntüleri filmde oluşturuluyor. Mamografi, meme kanserini henüz ele gelen bir kitle olmadan, yani kireçlenme aşamasındayken tespit edilebiliyor. Bu sayede meme kanseri çok erken evrede tedavi edilebiliyor. Glokom, halk arasındaki adıyla ‘göz tansiyonu’, yaptığı sinir hasarı ile körlüğe neden olabilen bir göz hastalığı. İlaç tedavisi ve lazer ile körlüğün önüne geçiliyor ancak bu da erken teşhis ile mümkün. Körlük riskine karşı glokomun rutin muayenelerine en geç 40 yaşında başlanmalı. Ancak ailede glokom hastası varsa bu testler daha erken yaşlara alınmalı ve başlanmalı. Göz içi basıncında genel adı tonometre olan cihazlara başvuruluyor. Retina kontrolünde, gözün arka bölümünü görebilmek için gözbebeği damla formundaki ilaçlarla genişletiliyor. Göz içi basıncı, tonometre cihazından kontrollü bir şekilde hava püskürtülmesiyle ölçülüyor” diye konuştu.
SMEAR İLE RAHİM AĞZI KANSERİNE SON
18 yaşını aşmış ve aktif cinsel yaşamı olan her kadın yılda bir kez düzenli olarak Pap Smear testi yaptırması gerektiğini ifade eden Erdem, “Çünkü bu test sayesinde jinekolojik kanserler arasında 2. sırada yer alan rahim ağzı kanseri, çok erken safhada teşhis edilebiliyor. Muayene sırasında, özel bir fırça yardımıyla rahim ağzı bölgesinden hücre sürüntüsü alınıyor. Bu sürüntüler patoloji laboratuvarlarında inceleniyor. İnce yayma tekniğiyle, rahim ağzı kanserine yol açan Human Papilloma virüsü tespit ediliyor. Kadın hastalıklarında erken tanı için gerekli en önemli yöntemlerden biri de vajinal ultrason. Yakınması olsun veya olmasın her kadın yılda bir kez ultrason muayenesinden geçmeli. Vajinal yolla yapılan ultrasonda, iç organlar çok daha net bir şekilde izleniyor. Yumurtalıkları ve rahmi daha iyi görebilmek için ince bir sonda vajinaya yerleştiriliyor. Ekranda beliren görüntü, kadının sağlığı hakkında bilgi veriyor. Jinekolojik ultrason ile karın organları, özellikle de rahim, yumurtalıklar ayrıntılı bir şekilde değerlendiriliyor. Rahmin yapısı, pozisyonu, büyüklüğü, rahimden kaynaklanmış tümörler, miyomlar saptanabiliyor. Bunların yanı sıra rahim içi zarı, yani endometrium değerlendirmesi de yapılıyor. Aynı şekilde yumurtalıkların yapısı, yumurta geliştirme kapasiteleri, yumurtalık kistleri saptanabiliyor” şeklinde konuştu.