“Şefkat ve merhamette güneş gibi ol” der Hazreti Mevlana bir mısrasında… Peki niçin güneş gibi olmayı öğütler? Biraz kafa yoralım isterseniz… Güneş aslında ısı ve ışık kaynağımızdır. Kendi enerjisini kendi içinde üreten orta büyüklükte sarı bir yıldızdır. Diğer yıldızlardan tek farkı hemen hemen yanı başımızda olmasıdır. Peki Güneşsiz bir Dünya düşünebilir miyiz? İşte buna “evet” diyemeyiz…
Çünkü mevsimler onunla, kışın bembeyaz kar onun sayesinde yeryüzünü donatmakta. Kısaca kainattaki canlılık onun sayesinde olmakta.
O doğduğunda bütün ışıklar anlamsızlaşır… O battığında hiçbir ışık onun yerinin alamaz. O dünyaya göre yörüngesinden bir santimetre fazla uzaklaşsa yeryüzünü donup buz keserken, bir santimetre fazla yaklaşsa yanar kül oluruz. Güneş ki dosta da düşmana da canlıya da cansıza da aynı derecede ısı ve ışık verir.
Siz ona ister öfkelenin ister bağırıp çağırın, o yine her sabah size ufuktan gülümser… Yazın sizi terletse de bütün sebzelere meyvelere, bitkilere ağaçlara can verir…
Kışın sizi dondursa da atmosferi mikroplardan arındırır, yeryüzünü suya kandırır, baharda suya hasret topraklara can verir. O bu iyiliğini bütün dünyaya yayar… Bütün dünyayı sayılamayacak kadar faydasıyla kuşatır…
Şefkat ve merhamet… Birbiriyle iç içe, birbirine en çok yakışan iki kelimedir. Peki bu iki haslette bu iki özellikte Güneş gibi olmak ne demektir? Onun herkese gösterdiği ısı ve ışık gibi senin de herkese sunmak gerektiğidir… Bu işin ne kadar önemli ve ne kadar herkese sunmak gerektiğini anlatmak için mükemmel bir benzetme değil midir ?
Siz hiç bütün insanların tek tek şefkatli ve merhametli olduğu bir dünya hayal ettiniz mi ?
Gelecek sayı görüşmek ümidiyle esen kalınız.