MHP didişmeyi bırakırsa, güçlü isim çıkartır

Erol ŞEKER

 Son günlerde yerel seçimlerin heyecanı, aday ateşinin yükseldiğini yazmaya başladık. Bu yazılarımızı olumlu bulanda çıktı, olumsuz bulanlarda. En çokta her zaman belirttiğim gibi takım tutar gibi adam, aday tutanlardan tepkiler geliyor. Yazık.

    Bu gün AK Partiyi bırakıp biraz da MHP’den bahsedelim isterseniz. Seçim için aday adayları ve aday seçimi için partilere göre vakit çok nasıl olsa. Sanki MHP iktidar partisi de çok güçlüymüş gibi. MHP’de kimler aday muhabbetinden önce aday seçebilecekler mi muhabbetini yapalım ne dersiniz? Çarşamba siyasetinde belediye başkanlık seçimlerinde AK Partiden sonra en güçlü parti olarak MHP’yi gösteriyorlar. Ben değil halk konuşuyor. Peki, MHP bu gücü ve bu söylemleri biliyor mu sizce de? Bence HAYIR.

     İlçe teşkilatına İl teşkilatı en başından bu yana sonsuz destek verdiğini belirtiyor. Ama İlçe teşkilatı her nedense bir türlü bu desteği kendinde göremiyor olsa gerek ki bir türlü toparlanamıyor ve bir ivmeyi parti teşkilatına ve tabanına yayamıyor. Belediye Başkan aday adayı isimleri çok sayıda mevcut lakin gelin görün ki bu isimlerin bazısı teklifi kabul etmiyor. Kimisini teşkilat istemiyor. İşin tıkanma noktası burası. Fakat gelin görün ki MHP’liler kendi potansiyellerinin farkında değil. Çünkü onlar hala iç çekişmelerini, kıskançlık ve küskünlüklerinin içinde kıvranıyorlar. Siyaset bu yeni MHP’lilerin asla ama asla işi değil gibi.

    MHP de eskiler kendilerini ÜLKÜCÜ olarak lanse edip bunları sadece MHP’li olarak görüyor. Teşkilat ve teşkilata yakın olanlar ise o isimleri parti içinde huzursuzluk çıkartanlar olarak görüyorlar. Bunları da geçin teşkilat kendi içinde henüz görev dağılımını ve bunun anlamını bile kavrayamamış görünüyormuş. Ağır bu laflar. Ama ‘Doğru söyleyeni 9 köyden kovarlarmış”. Bunlar dengeleri bulamıyorlarmış.

    “Körler sağırlar birbirini ağırlar” misali halktan, partililerinden kopuk siyaset yaptıkları iddia edilen MHP teşkilatı halk ve partililerle birleştiği anda işi koparırlar. Adı siyaset ama MHP’liler de ki siyaset mahalle arasında küçükken oynadığımız çelik çomak oyununa benziyor. Küstüm oynamıyorum diyenini mi ararsınız, yoksa kuralları, kararları ben söylerim oynayanlar uyar misali çalışıyorlar. Unuttukları insanlar artık despot ve emrivaki kararları ve dayatma isimleri asla kabullenmiyorlar. Kısacası şu anki görüntü de; Çomak hep birinin elinde çelik nerde belli değil-miş.

    O vakitte partililer sohbetlerinin çoğunda şunu dile getiriyor: Bu MHP’den siz Belediye Başkan adayı belirlemesini bırakın, Belediyeyi kazanmayı hiç ama hiç bekleyin. Oysa MHP’nin mevcut konumda ellerinde o kadar büyük cevher ve potansiyel var ki ah bir görebilseler…

     MHP’de harbi aday adayı ismi çok, iş yapabilecek isim çok ama bunlar tek başına iş yapamaz. Aksine bunlar bir araya getirilip tek isim etrafında toplanması gerekiyor. Bunu da becerebilecek, toparlayabilecek, birleştirebilecek isim bulamıyorlar, bulsalar da seçemiyorlar. Korkunun ecele faydası yok. MHP bir araya gelip kendi içinde kıran kırana isim belirlese sorunlar çözülecek. Aksi durumda partinin ileri- geri gelenleri, maddi güçleri, oy potansiyelleri falan ayrı ayrı konuşuldukça, parti ya da diğer adı ile siyasi Liderlerini Çarşamba’da kendileri çıkartamadıkları sürece de AK Partinin kim olursa olsun adayının ekmeğine yağ sürmeye devam ediyorlar.  Gençliğimde bir arkadaşım çok güzel bir söz yazmıştı anı defterime: “Burnumuz havada bir çiçek bulmak için koşarken, ayaklarımızın altında ezilen gül bahçesinin farkında bile değiliz”.

    Oysa Bozkurtlardan gelen efsanelerinizi iyi izlerseniz ve akabinde de Başbuğunuz rahmetli Alpaslan Türkeş’in şu meşhur sözünü unutmaz ve hatırlarsanız iş biter. Sizin unuttuğunuz sadece partinin girişinde ki eski tabelada yazılı kalan şu meşhur sözü, kendini hala MHP ve ÜLKÜCÜ sananlara hatırlatalım: “Türk milletine Bizans'tan geçen bir hastalık vardır, gevşeklik, laubalilik, dedikodu, fitne, fesat, terbiyesizlik, birbirini beğenmemek, sır saklayamamak, rastgele laf söylemek. Bu hastalık sizde var. Bu hastalığı tedavi etmeniz lazımdır. Bu hastalığı tedavi etmezseniz, kendinize yol seçiniz. Milliyetçi harekette bir saniye daha fazla kalmayınız. Benimle dava arkadaşlığı edecekseniz her şeyden önce vasıflı Türk olmaya mecbursunuz. Türk milletini batıran, Bizans'ı batıran, Osmanlı imparatorluğunu batıran hastalık budur”. Mana ve anlamını ah bir anlayıp kavrayabilseniz iş çözülecektir de…

    Evet, beyler bir çiçek bulmaya çalışırken, içinizde ki Bizans hastalığını bitiremedikçe kimi aday bulursanız bulun hiçbir değerleri yoktur. Böylelikle de öz değerlerinizi kaybediyorsunuz farkında mısınız? Geç olmadan uyanmanız dileğimle…

MHP’liler Birlik ve beraberliği, küskünlükleri bitirse bakın neler oluyor. Sizler didişmeyi devam ettirdiğiniz müddetçe hiçbir adım ileri atılmayacaktır göreceksiniz. Bunları MHP’liler ve Ülkücüler göstersin ki toparlanabilsinler. Bunu rahmetli Ağabeyim döneminden biliyorum. Bir iki kişinin yırtınıp çırpınması ile siyaset olmaz. Bu ekip işidir ekibi oluşturamadıktan sonra kimse kendini teşkilat olarak görmesin…

    Teşkilat için ekip oluşturabilirseniz o vakit güçlenirsiniz kazanabilirsiniz aksi durumda kaybetmeye mahkûm Bizanslılardan farkınız kalmaz. Çünkü dedikodu, hırs, kin ve öfke ne İslam dinine ne de anlattığınıza göre parti içi düşüncenize yakışmıyor. Bizi neden mi ilgilendiriyor. Biz eleştiri yaparız, eksikleri görüp yazarız uyup uymamak sizi, haber yapma yönüyse bizi ilgilendirir. Başka bir yönü ise alınacak bir başarı sizin başarınız olurken, gazeteci olarak bizlere de, Çarşamba siyasetine de heyecan getirir. Bizde bunu istiyoruz.

    Ama bu siyasetin sonunda yandaşlar değil tam tersine HALK Kazanacaksa elbette ki… 

Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın…

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.