Milletvekili Erhan Usta konuşmasının başında; “çok kısa bir şekilde şunu ifade edeyim, 2015 yılı için merkezî yönetim bütçesinde bu Parlamentodan alınan ödeneğin 33 milyar Türk Lirası üzerinde harcama yapılmıştır. Bu, Parlamentonun "bütçe hakkı"nın ihlali anlamına gelmektedir ve bu, mali disiplin açısından da bozucu etki yapmıştır. Çünkü faiz dışı fazla açısından bakınca 2015 yılında toplam kamu için 23,5 milyar TL faiz dışı fazla öngörülmüşken bu disiplinsizlik nedeniyle 16 milyar TL'ye düşmüştür. Yani 2015 yılında maliye politikası gevşetilmiştir ve hedefler tutmamıştır, hedeflerin altında kalınmıştır.” dedi.
Erhan Usta daha sonra şöyle devam etti; “Sayın Maliye Bakanı bütçe ile ilgili konuşmasında dedi ki: "Bütçemiz 119 milyar liradan 571 milyar liraya çıktı. Biz kamu harcamalarını yaklaşık 5 kat artırmışız." Vallahi, dünyada kamu harcamalarını artırmayla övünen ilk maliye bakanı unvanını Maliye Bakanımız aldı ve AK PARTİ sıraları da "bravo" sesleriyle bunu alkışladı.
Artık çaresizlikten, övünülecek bir şey kalmayınca iş bu noktaya kadar geldi. ‘Kamu harcamalarını biz arttırdık.’ diye övünen bir Maliye Bakanı ve işte, bizim Maliye Bakanımızın maalesef maliye politikası anlayışı ve kamu maliyesi analizi bu.
Daha sonra MHP Grubu adına yaptığı konuşmasında Maliye Bakanı Naci Ağbal’a sorular sıralayan Erhan Usta; “Şimdi, ben de kendisine soruyorum: Peki, bütçe harcamalarını arttırdınız da neyi düzelttiniz? Bana düzelttiğiniz bir şeyi söyleyin. Servet dağılımını düzelttiniz mi? 2002 yılında en zengin yüzde 1'in servetten aldığı pay 2002 yılında yüzde 39,4'müş, 2014 yılında yüzde 54'e çıkmış yani ülkenin servetinin yüzde 54'ünün yarısından fazlasını ülkenin yüzde 1'i alıyor, kalan yüzde 99'u yüzde 46'yı paylaşıyor. Kimin zenginden yana olduğu buradan anlaşılabiliyor herhâlde. Türkiye'nin toplam dünyadaki servetten aldığı payda da bir artış yok. Hani, orada bir artış olur da "Ya, bırak, dağılımı bozulmuş ama servetimiz arttı." değil, 2002'de 0,4 Türkiye'nin dünya servetinden aldığı pay, 2014 yılında da yine 0,4. Aynı miktarı almışız ama dağılımını fakirler aleyhine bozmuşuz.
“Siz bu harcamaları arttırdınız da ne yaptınız diye sormak istiyorum. Göreli yoksulluk oranı yüzde 21,8. "16,5 milyon kişi yoksul." diyor yıllık program. Aile Bakanlığının kararttığı bir çalışma var, burada da 23 milyon yoksul var.
İşsizliği mi azalttınız? Türkiye'de 10,4'tür normal işsizlik oranı. Buna ümidi kırıkları, iş aramıyor ama "İş bulsam çalışacağım, ümidim olmadığı için iş aramıyorum." diyenleri de kattığınızda Türkiye'de işsizlik oranı tarihin en yüksek seviyelerine çıkmıştır, yüzde 17. Kamu harcamalarını artırdınız ama işsizliği de artırdınız.
Milletin gelirini mi artırdınız? Yüzde 20'lik gelir dilimlerine baktığımızda, ilk 3 dilimde yani toplumun yüzde 60'lık kesiminde tasarruflar negatif yani toplumun yüzde 60'lık kesimi gelirinden daha fazla tüketiyor. Kamu harcamalarını artırıyorsun ama milletin gelirini artırmıyorsun.
Peki, milletin mutluluk düzeyi arttı mı diye bakalım. 2003 yılında TÜİK’in başlattığı çalışmaya göre, mutsuz ve çok mutsuzların yüzde 7,3'ken bu 2014 yılında yüzde 11,7'ye çıkmış, "Ben mutsuzum.", "Çok mutsuzum." diyenlerin oranları artmış.
Büyümeyi mi artırdınız? 2007'ye kadar problem yok, 2008-2014 ortalama büyüme oranı yüzde 3,1'dir, Türkiye tarihinin en düşük büyüme oranlarıdır bunlar. Büyüme performansımızı mı artırdınız? Rakip ülkelere göre büyüme performansımız çok kötü, rakiplerimiz aldı başını gidiyor, biz yaya kaldık.
Cari açığı mı azalttınız? Türkiye Cumhuriyeti tarihinde olmayan cari açıklara koşuldu. Millî gelirin yüzde 9,7'si kadar 2011'de cari açık verildi. Şu anda, "Düşürdük." dediğiniz yılda bile 4,4 ve düştü fakat düzeltme yaptığımız zaman geçen yıla göre cari açık yüzde 1,4 arttı.
Sayın Bakan, kamu harcamalarını artırdınız da Türkiye'nin dünya ekonomisindeki yerini mi düzelttiniz? Hani harcamayı artırırsın, bir şey yaparsın. Bakın, bunu çoğu insan bilmiyor. Türkiye 2002 yılında dünyanın 17'nci büyük ekonomisiydi, 2014 yılına geldik, tekrar, yine dünyanın 17'nci büyük ekonomisi. Bir arpa boyu yol alamadık.
Ben gelecek sene de, mesela Maliye Bakanlığından şunu bekliyorum, şimdi, bakın, bu noktalara geldi ya, "G20'ye Türkiye'yi biz soktuk." demesini bekliyorum.
Peki, kamu yatırımlarını mı artırdınız? Hani artırdık kamu harcamalarını da yatırımlara ne kadar kaynak ayırdınız Sayın Maliye Bakanı? 2000-2002 döneminde kamu yatırımlarının millî gelir içerisindeki yapı 4,9'ken sizin Hükûmetiniz döneminde 4,1'e düşmüştür.
Kamu tüketimini artırdınız, saltanat arttı Türkiye'de. Evet, hakikaten kamu harcamaları attı; yapılan tek şey kamu tüketiminin artması, kamu binaları, saltanat, şatafat, bunlar arttı. 2002 yılında 9,9'muş kamunun tükettiği miktar, 2016 yılında yüzde 12,3 hedefleniyor.
Vergi yapısını mı düzelttiniz, bunları, kamu harcamalarını artırdınız da? Bakıyorsun, vasıtalı vergilerin oranı 2002 yılında yüzde 66,3; 2014 yılında yüzde 71,2'ye çıkmış. Hani bunlar düzelmedi de belki üretimin ve ihracatın teknoloji seviyesini düzeltmişlerdir AR-GE'ye destek vererek falan diye bakıyorsun; 2002 yılında yüksek teknolojili ürünlerin ihracat içerisindeki payı yüzde 6,2'yken 2014 yılında yüzde 3,5'e düşmüş, bu da olmamış.
Ne yaptınız? Eğitimin kalitesini mi artırdınız? PISA sonuçları ortada, burada söyleyecek hiçbir şey yok. Sağlık hizmetlerinin kalitesini mi artırdık diye... Evet, erişim artırıldı, ona hiçbir diyeceğim yok ama sağlık hizmetlerinin kalitesi çok aşırı şekilde düştü. Bakın, Türkiye'de ortalama hekime başvurma süresi 8,3'tür. Yaşlanmış Avrupa Birliği ortalamasının üzerinde bir hekime müracaat var. Dolayısıyla, yolsuzluğu azalttılar belki dedim, ona baktım, bir baktım ki 2013 yılında 53'üncü sıradayız en yolsuz ülkelerde, 2015'te 66'ncı sıradayız yani 13 basamak birden kötüleşmişiz. Dolayısıyla, ülkenin kırılganlığında da artış var, bunların hepsine baktığımızda her şey bozulmuş.