Gastroenteroloji ve Hepatoloji ve İç hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal, ramazandan sonra bayramda nasıl sağlıklı beslenilmesi gerektiğini AA muhabirine anlattı.
Ünal, ramazan nedeniyle midenin uzun saatler boyunca boş ve susuz kaldığını vurgulayarak, bu uzun açlık süresinin insülin düzeyinin dengelenmesi, mide bağırsak hareketliliğinin düzenlenmesi gibi faydalı hormonal etkilere neden olduğunu söyledi.
"Hayır demeyi bilmeliyiz"
İftarda birden bire çok miktarda yemenin gastroentral sistemi zorladığını aktaran Ünal, ramazan boyunca her gün yaklaşık 13 saatin üzerinde aç kaldıktan sonra bayramda yeme-içmeye çok dikkat edilmesi gerektiğine dikkati çekti.
Ünal, şu uyarıda bulundu:
"Bayram sofralarında adete bir şölen yaşanınca karbonhidratı çok tüketiyoruz. Bu da vücudun hem metabolizmasında hem de gastroentral sistemde değişikliğe neden oluyor. İkinci beyin olarak bildiğimiz bağırsakta, aşırı tüketilen karbonhidratlar gaz ve şişkinlik oluşturuyor. Fazla yemeye bağlı olarak reflü şikayetleri artıyor. Mide krampları oluşuyor. Ramazanda uzun süre aç kalan mide, bayram boyunca fazla dolu olunca sorunlara yol açıyor. Her gittiğimiz yerde bir şey yemek zorunda değiliz. 'Hayır' demeyi bilmeliyiz. Bunu yapmazsak gastroentral sistemle ilgili sorunlar yaşayabiliriz. Bayram sofralarında yağlı yiyecekler çok tüketildiğinde safra kesesi daha çok kasılacağı için sırtta ve karında ağrılara neden olabilir. Bunun yanında bayramın tadını da çıkarmak ve bilinçli beslenmek gerekir."
"Ramazan sonrası bayrama geçişi kontrollü yapmak gerekiyor"
Uzman Diyetisyen Sıla Bilgili Tokgöz de ramazan ayı boyunca öğün sayının azalmasına bağlı olarak metabolizmanın yavaşladığını söyledi.
Bayramda öğün sayısının birden artmasının mide bağırsak hareketlerini artırdığına işaret eden Tokgöz, "Özellikle kalp hastası olanlarda kolesterol artışına sebep oluyor ve tansiyonu olumsuz etkiliyor. Ramazan sonrası bayrama geçişi kontrollü yapmak gerekiyor. Ramazanda iki olan öğün sayısını birden üçe, dörde çıkarmak bazı rahatsızlıklara neden oluyor. Bu nedenle biraz daha dikkatli ve temkinli yaklaşmak lazım." ifadelerini kullandı.
Tokgöz, bayram sabahı güne öncelikli olarak kahvaltıyla başlanması gerektiğini belirterek, şu görüşleri paylaştı:
"Kahvaltı yapmadan gidilen ziyaretlerde yeme eğilimi çok artabiliyor. Hafif kahvaltıdan kastımız ne? Kızartma, kavurma, salam, sucuk, pastırma ve hamur işinin olmadığı bir kahvaltıdan bahsediyoruz. Hafif kahvaltı nedir peki? Yumurta, çok tuzlu olmayan peynir, zeytin, roka, tere, marul, nane gibi yeşillik olabilir. Bunu tahıllı ekmekle destekleyebiliriz. Böylece hem posa alımı ve metabolik hız artar, mide ile bağırsakta hazımsızlık yaşanmaz, gaz sıkıntısı çekilmez."
Tokgöz, bayram tatillerinde biraz daha geç kalkıldığını hatırlatarak, "Kahvaltıdan sonra öğle yemeği yemek yerine ara öğün eklenebilir. Ara öğünden kastım, şekersiz bir komposto, kefir, ayran, meyve saati veya kahve saati gibi alternatifler olabilir." dedi.
Bayramda şeker ve tatlı tüketimin özellikle çok arttığına dikkati çeken Tokgöz, "Hamurlu tatlılar tüketmek yerine, incir tatlısı, hurmalı muhallebi, ayva ve kabak tatlısı gibi meyveli ve sütlü tatlılar tercih edilmeli. Bir başka önemli konu da çok iyi çiğnemek ve çok hızlı yemek yememek. Yavaş yemek hazmı kolaylaştırıyor, tokluk hissini artırıyor. Bu da daha az yemek yenmesini sağlıyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Tencere yemekleri tercih edilmeli"
Sıla Bilgili Tokgöz, bayramda akşam yemeğine de dikkat edilmesi gerektiğini anlatarak et, balık, köfte, zeytinyağlıların tüketilebileceğini kaydetti.
"Tencere yemekleri tercih edilmeli. Izgara, sote, haşlama ve buğulama yöntemlerini kullanmalı. Kızartma kesinlikle tercih edilmemeli zira bir balığı kızarttığınızda ağırlığının yarısı kadar yağ çeker. Kızartılan yağlar, kanserojen maddeler içerdiği için kızartma istemiyoruz." diyen Tokgöz, ramazan ayı boyunca normal zamanlara göre azalan su tüketimiyle ilgili de günde 2,5 litre su içilmesi ve bunun gün içine yayılması gerektiğine vurgu yaptı.
Çok fazla çay ve kahve tüketimi tansiyona yol açabilir
Bazılarının sıvıyı çay-kahveyle almayı tercih ettiğini ancak sıvıyı su olarak almanın daha faydalı olduğunu aktaran Tokgöz, çok fazla çay ve kahve tüketiminin tansiyon sorunu yaratabildiğine dikkati çekti.
Ramazan boyunca hareketin de kısıtlandığının ve iftar saatinin geç olması nedeniyle yemekten sonra insanların çok hareket etme imkanı bulamadığının altını çizen Tokgöz, "Ramazanın bitmesiyle beraber bayram ve sonrasında haftanın beş günü 45 dakika yürüyüş yapılmalı. Bu sindirim sistemini harekete geçirecek, metabolizmayı hızlandıracak ve bağışıklık sistemini güçlendirecektir. Bu yürüyüşleri mesafe uzun değilse bayram ziyaretine giderken de yapabilirler." dedi.