Seçimler yaklaştıkça kavram kargaşaları siyasi ortamı içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Sonu gelmeyen desteksiz atışlar, yalan ve iftira bombardımanı tozu dumana katıyor. Kim nere, hangi parti neyi savunuyor anlayan varsa beri gelsin. Sağcılar, solcu olmuş. İslamcılar liberal olmuş, Milliyetçiler ulusalcı olmuş kimin neye inandığını anlayabilene aşkolsun.
Sevgili Dostlar
Bu yazımda sizlerle çoğu defa birbirine karıştırılan iki düşünce hareketini anlamağa çalışacağız. Kendini Milliyetçi olarak tanımlayan vatandaşlarla, ulusalcıyım diyenler arasında dağlar kadar fark vardır. Gerçekten söylediklerine inanıyorlarsa yaşantılarında taban tabana zıtlıklar vardır. Neye inandığını ve neyi ifade ettiğini şuurunda değillerine durum daha da vahim demektir.
MİLLET NEDİR.
Millet Arapça bir kelimedir. Din, mezhep birliği bulunan insan cemaati, sınıf, topluluk, gurup, kategori, topluluk anlamına gelir.
MİLLİYET: Aynı memlekette olma özelliği, Din, dil ve tarih birliği olan topluluğun sıfatına Milliyet denir.
MİLLİ: Millete ait, milletle alakalı, millete mensup, millete ait örf, adet edep ve terbiyeler.
MİLLİYETÇİLİK NEDİR
Yukarıdaki MİLLET ile ilgili temel tanımları yaptıktan sonra Milleti savunanlara MİLLİYECİ diyebiliriz.
Milliyetçilik, Milletin varlığı, birliğini kabul eden ve Milleti meydana getiren temel unsurlara inanan insan demektir. Milliyetçiyim diyen bir yurttaş, mensup olduğu Milletin değerlerini kutsal olarak bilir. Başkalarının inanç değerlerine saygı gösterir fakat Türk Milletini Millet yapan ana öğenin inanç değerleri olduğunun şuurundadır.
Milliyetçilik ideolojisinin en önemli unsuru tarih şuurudur. Bin yıldır bu topraklarda yaşıyoruz. Selçuklular, Osmanlılar gibi büyük devletler kurarak bağımsız ve hür olarak yüz yıllarca yaşamışız. Son devletimiz ise Türkiye Cumhuriyeti’dir. Milliyetçiyim diyen bir fert tarih boyunca kurduğumuz bu devletlerini birbirinin devamı olarak bilir. Örflerimiz, adetlerimiz, tarih süzgecinden geçerek bu günkü hale gelmiştir. Dilimiz Türkçedir. Güzel Türkçemizi özgürlüğümüzün bir parçası olarak görürüz. Bağımsızlık ise hiçbir zaman kaybetmek istemediğimiz yüce bir değerdir.
Türk Milliyetçiliğinin yetiştirdiği ilim adamlarının hepsi de MİLLET tanımını bizim yukarda saydığımız değerleri ihtiva edecek şekilde yapmışlardır. Ziya Gökalp, Mümtaz TURHAN, Erol GÜNGÖR, Alpaslan TÜRKEŞ, Seyid Ahmet ARVASİ Türklük şuuru, islam Ahlak ve fazileti çerçevesinde eserler üretmişlerdir. Hepsi de Milliyetçiliğin tarihten gelen değerlerin meydana getirdiği bir olgu olduğunu anlatırlar. Hiçbir Türk ilim adamı ulusalcılık lafını telaffuz bile etmemiştir.
ULUSALCILIK NEDİR
Kelime olarak incelersek ULUS Moğolca bir gökten gelir. Orta Asya’da kullanılan Türkçe bir kelime olduğu doğru değildir. Cumhuriyetin ilk yıllarında kullanılmaya başlamıştır. Sözde Öz Türkçecilerin uydurmasıdır. Milliyetçiliğin derin anlamını yozlaştırmak için ortaya atılmış bir kavramdır. Milliyetçiliğin ihtiva ettiği manevi anlamdan uzaklaştırmak için materyalist bir mana yükledikleri ULUS kelimesini ortaya atmışlardır. Ulus fikriyatını savunanlara da ulusalcı demişlerdir.
1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği çöküp Berlin duvarı yıkılınca Türkiyeli Marksistler sosyalist fikirleri savunmada zorluklar çekmeğe başladılar. Çıkış yolu olarak da ULUSALCILIĞA sarıldılar. Ulusalcılık adı altında ileri sürdükleri bütün fikirler eski Marksist fikirlerden başka bir şey değildir.
Milleti maddi ve manevi değerlerden meydana gelen bir bütün olarak gören milliyetçilerle, eski Marksistlerin kendilerinin uydurdukları teorilerin oluşturduğu ULUSALCILIK akımının hiçbir benzer tarafı yoktur. Ulusalcılık eski Marksistlerin komünizmin çöküntüsünden sonra sığındıkları yeni bir sığınaktır.
Türk milliyetçiliği kimsenin yazıp çizdiği bir teori değildir. Tarihin derinliklerinden gelen küresel bir mirastır. Ulusalcıyız diyenlerle Milliyetçilerin hiçbir benzer yanları yoktur. Tek sarıldıkları silah BAĞIMSIZ olma umdesidir. Oysa istiklal ve bağımsızlık fikri Türk milletinin olmazsa olmazdır. Marksist Ulusalcıların ne manen bir bağımsızlık fikrine sahip olduklarını unutmadık: Sovyetler birliğinin ve ya Çin’in hegomanyası altında olmayı bağımsızlık olarak görüyorlardı. İşte bütün bu sebeplerden dolayıdır ki Milliyetçilerle ulusalcıların hiçbir ortak yönü yoktur diyorum. Kendilerine yandaş bulmak için milliyetçilerle Ulusalcıların ortak yönleri vardır fikirlerini yayıyorlar. Yıllardır medya yolu ile yaptıkları beyin yıkama çalışmaları hiçbir netice vermemiştir. Hiçbir milliyetçi onların tuzağına düşmemiştir.
Tarihi tecrübeye sahip büyük milletler her dönemde ittifaklara girebilirler. Osmanlı Devlet’inde olsun şimdiki Cumhuriyetimizde olsun bu ittifaklar hep olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin başında hangi hükümet olursa olsun bağımsızlığına halel getirecek bir icraat yapmaktan imtina eder. Şartların elverdiği kadar ittifaklara girebilir. Kendi özgül ağırlığına bakmadan Dünya’nın en büyük güçlerine kafa tutmak akıllı bir hükümetin icraatı değildir. Dengeleri gözeterek siyaset ilminin kazandırdığı birikimleri kullanarak icraat yapmak bağımsızlıktan taviz vermek değildir.
Bugün ki devletimiz Türkiye Cumhuriyeti en ince diplomatik incelikleri bilecek kadar birikime sahiptir.
Sevgili Dostlar:
Yukarıda uzun bir analiz yaptığımın farkındayım. Seçim günü yaklaştıkça tansiyonlar yükseliyor. Vaatler, ölçüsüz atmalar, suçlamalar birbirini kovalıyor. Kimin ne dediği anlaşılmıyor. Kimin eli kimin cebinde belli değil. Ulusalcıyım diyenler Milliyetçi olabiliyorlar. Bazı milliyetçi arkadaşlarda kendini ulusalcı sanıyorlar. İşte onun için Milliyetçilik ana damarı ile ulusalcılığın birbirinin tam zıttı olduğunu izah etmeğe çalıştım. Meramımı anlatabildiysem bundan büyük mutluluk duyarım…
Selam ve Saygılarımla….