Muğla E Tipi Kapalı Ceza ve Tutukevine Müdür olarak ataması çıkan ve 5 yıldan bu yana Çarşamba Ceza ve Tutukevinde başarılı çalışmalara imza tan Cemil Çeribaşı için personelleri Göl Restoran da veda yemeği düzenlediler. Törenin açılış konuşmasını Müdür Yardımcısı Engin Taşçı yaptı. Taşçı 5 yıldan bu yana Çarşamba'da güzel hizmetlere imza atan Müdürümüz Cemil Çeribaşı tayini çıkması nedeni ile aramızdan ayrılıyor. Bu vesile ile personelleri olarak böylesi bir gece düzenlemeyi ve güzel anılarla uğurlamayı düşünerek bu gece bir araya geldik" ifadelerini kullanarak konuşmasına başladı.
Taşçı, "Yaklaşık 9 aydır Kurum müdürümüz ile birlikte çalışıyorum. Kendisinden idarecilik konusunda çok şey öğrendim. İsterdim ki, uzun süre birlikte çalışalım. Kurumda çalıştığı süreler içerisinde, disiplin anlayışı içersinde, kanun, tüzük ve yönetmeliklere bağlı kalarak, sorumlu olduğu bütün görevleri gayret ve inançla ifa ettiğini gördüm. Bu çalışma sürecinde zaman zaman keyifli, zaman zaman da sıkıntılı anları birlikte paylaştık. Çeşitli zorluklara göğüs gerdik. Burada bir aile ortamında çalışmaları gerçekleştirerek, çalışan arkadaşların işten haz almaları ve başarılarının birlikte gurur duymalarını sağlamıştır. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle birlik ve beraberliği yakaladığımızı şu an kalabalık şekilde burada olmanız göstermektedir. Kısacası; cezaevi Müdürü Cemil Çeribaşı bana göre "adam gibi adam ve adam gibi adam olması nedeni ile insanlığın değerini bilen bir insan. Ben sizin adınıza kurum müdürümüz cemil bey'e yeni görevinde başarılar ve mutluluklar diliyorum" şeklinde konuştu.
Çarşamba Ceza ve Tutukevi Müdür Yardımcısı Ergin Taşçı konuşmasının sonunda güzel bir şiir okuyarak personelleri ve Müdür Çeribaşına duygulu anlar yaşamasına neden oldu. Okuduğu şiirinde Taşçı, "Güneşin bütünüyle ışık saçtığı anda, Ben elimde mumla ararım seni, Yokluğunda düşerim yollara, Oruçta ekmek gibi beklerim seni.
Sen yoksan nasıl var olur Bu yürek nasıl bulur yolunu? Bir kaptan pusulasız yolunu bulur bu? Benim pusulam sensin, Güneşim sen, doğuşum sen, ölümüm sen.
Arıyorum seni ey dost, Denizin dibinde taş arar gibi, Yıldızları birer birer sayar gibi Ateş üstünde yalın ayak kaçar gibi.
Taşçı okuduğu ikinci şiirinde ise: Gel ki karanlığımda ışık ol, İftarımda suyum ol, Öyle bir gel ki bana,
Kurtar beni bu boşluktan. Yokuşlarımda düzüm ol, Kışlarımda yazım ol, Aynamdaki yüzüm ol
Damla damla dal yüreğime, Sar beni göz bebeklerine, Ben beceremem belki, O yüzden sen becer beceremediklerimi, Sen bul yolumu, sen ver suyumu Tut Elimden çek beni kendine, Sen ol sessizliğimin sesi. Kimsesiz ol kimsesizliğimin kimsesi.
Son Şiirinde İse Sevme Konusunu İşleyen Taşçı, " Bazen ateşlerde yürümekmiş, Nasıl yapılacağını bilmeden, Gözlerini kapatıp unutmakmış her şeyi, İçin İçin ağlamakmış bir anda gözlerine bakıp. Sevmek, içinin Titremesiymiş, Bazen de onun gözlerinde, Dalgalanan denizin ufkunu seyretmekmiş. Gözyaşlarını utanmadan, Dökmekmiş ayaklarının önüne, Onun güzelliğinde eriyip bitmekmiş. Sevmek,
Senin canın yanarken, Her şeye Razıyken, Bir kez olsun ellerinden tutmak için, Onu her haliyle Özlemekmiş, onun mutluluğunu uzaktan Seyretmekmiş Sevmek.
Yine yazıyorum bomboş kâğıtlara, Yazıyorum ama içim kara…
Şimdi anlıyorum. Duvarların o kadar da kalın olmadığını, Sesin başına buyrukluğunu…
Ayrılık öğretti bana ; Yalnızlığın ne demek olduğunu, Sevgi arttıkça, Özlemin adım adım büyüdüğünü…
Şimdi anlıyorum; Bana duyduğun sevginin geçici olduğunu, Sevginin yerini yalanın doldurduğunu.
Kendimi keşkelerle avutuyorum, Ama yinede yalnızlığımı seviyorum. Çünkü sebebinde sen varsın,
Biliyorum…
Sensiz İmkânsız, sensizlik devasız
Ve ben hala seni seviyorum…
Okuduğu şiirler sonrasında yine Müdür Yardımcısı Taşçı, "Biliyorsunuz ki şiir; duygunun gönüllere ilham bırakmasıdır; gönülden damla damla kağıda akmasıdır; Cezaevi personelinin nasıl bir kişiliğe sahip olduklarını ve ne fedakarlıklarda bulunduklarını kimse bilmez. Kimse; elektrik borcundan gelen yaşlı teyzenin elektrik borcunu ödeyerek tahliye olmasını sağlayanları, hükümlü ve tutuklular için düzenlenen kitap toplama kampanyalarını, tahliye olan ama parası olmayan hükümlünün memleketine otobüs bileti alıp gönderenleri, hele hele çocuk tutukluları sosyal hayata motive etmek için hediye alanları bilmiyor. Kim ne derse desin onlar toplumun sessiz, isimsiz kahramanları. Tarihin sırtımıza yüklediği olumsuz izleri silmek kolay bir iş değil ama bizler yılmadan, bıkmadan ve usanmadan çalışmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
Konuşmalar sonrasında yenilen yemeğe Çarşamba Denetimli Serbestlik Müdürü Şaziye Ateş ve personelleri, Jandarma Bölük Komutanı Jandarma Yüzbaşı Ramazan Ünal, Cezaevi Komutanı Jandarma Başçavuş Ercan Ateş, Cezaevi personelleri katılırken, gecenin ilerleyen saatlerinde davetliler gönüllerince eğlendiler. Eğlencenin sonunda Çarşamba Ceza ve Tutukevi Öğretmeni ve geceyi düzenleyen Bülent Albayrak, Jandarma Bölük Komutanı Jandarma Yüzbaşı Ramazan Ünal ve Ceza evi personelleri tayini çıkan Cemil Çeribaşına plaket ve çeşitli hediyeler verilirken Albayrak, "Adalet Bakanlığı bir araştırma yapsa Çarşamba Cezaevinin birinci olacağına inanıyorum. Kendisi ile 5 yıl çok güzel görev yaptık ve güzel anılarla beraber çalıştık. Gittiği yerde de aynı başarıyı göstereceğinden şüphem yok. Yeni görev yeri hayırlı uğurlu olsun" ifadelerini kullandı.
Daha sonra Cezaevi Saymanı Hüseyin Çavuş, Cezaevi Gözetim Servis Baş Amiri Cemal Özyurt ve en son Jandarma Bölük Komutanı Jandarma Yüzbaşı Ramazan Ünal plaket verdi. Ünal yaptığı kısa konuşmasında, "Müdürümüzle 10 ay gibi kısa bir süredir çalışıyoruz. Ama kısa bile olsa ağız tadıyla çalıştık. Yeni görev yerinin ve görevinin hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum" şeklinde konuştu.
Çarşamba Ceza ve Tutukevi Müdürü Cemil Çeribaşı ise yaptığı duygulu konuşmasında,"Benim can ciğer personellerim ve birlikte çalıştığım mesai arkadaşlarım bu güzel gecede yalnız bırakmadığınız için çok teşekkür ediyorum. Cezaevinde çalışmak çok zor. Aklım gelmişken geçtiğimiz aylara da meydana gelen Soma Faciasında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allahtan rahmet diliyorum. Bunu neden dedim bir yerin altında çalışmak çok zor, yerin üstünde çalışanlardan da en zor mesleğin Cezaevinde çalışmak olduğunu söyleyebilirim. Cezaevinde çalışmanın insan mühendisliği olduğunu söylüyorum. Çünkü burada insanlara sadece insan gibi davranıyoruz, davranıyorsunuz. Bunun için çok teşekkür ediyorum. İnsan zor yetişen canlı. Diğer canlılar doğar doğmaz ayağa kalkar yürür, hoplar zıplar. Ama bir çocuk 9 ay anne karnında kaldıktan sonra doğar, emekler, yürümeye başlar, eğitimi derken hayata atılana kadar çok uzun zaman geçer. Bu nedenle insana ben bu nedenle çok değer verdim ve çalışma arkadaşlarımıza da bunları aktardım. Bu vesile ile sizlerin arasında gördüğüm dostluk bağını yıllardır ilk kez görüyorum ve 5 yıl süre de bunu gördüm. Çalıştığım yerlerden en güçlü dostlukların bağlı personellerin başında geliyorsunuz ve bunun devamını diliyorum. Burada ki dostluk bağı o kadar güzel ve güçlü ki inşallah bundan sonra ki gelen arkadaşım da bu bağla birlikte güzel hizmetlere imza atacaktır. Sizlerin bu dostluk bağlarının kopmaması dileklerimle her şey için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Allaha ısmarladık" dedi.
HABER-FOTO: Nevzat AKKAYA - Nuri Oğuzhan ŞEKER
https://www.haberexpres.com.tr/mudur-ceribasina-gorkemli-ugurlama-239g.htm