Her 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler gününde, enteresan işlerle karşılaşmaya artık şaşırmıyorum.
Dün de sabah saatlerinden itibaren bazı fotoğraflar görünce, inanın gülmekten karnım ağrıdı!
Yahu koca koca adamlar, ellerinde karanfiller, yüzlerinde zoraki gülümseme ve boy boy fotoğraflar...
Bayram değil diyeceğim ama aslında Gazetecilerin harbi bayramı!
Ama ne bayram?
Kimse sizi koca bir yıl adam yerine koymasın, hepsinin peşinden Arap yarış atı gibi yıl boyu gece gündüz, yağmur- çamur- soğuk- sıcak demeden koşturun.
Sonra en ufak hatanızda veya beğenmedikleri ilk soru ve haberde kendi söyledikleri yada haklarında ki iddiaları kaleme aldığınız anda 'TU KAKA' ilan etsinler...
Koca 365 gün için de halinizi hatırınızı hiç sormasın, gazetenizin kapısını bir kere çalmasınlar, aralamasınlar ve sonra çıkıp yılın bir günün de elinize karanfil versinler. Muhabbet iyi değil. Hadi onlar bunu yaptı. Ya size ne demeli?
Sizler de düşünmeden karanfili alın sonra da sırıtın... Yetmedi daha fotoğrafları da karanfili ellerine veren(ler) çeksin. E yuh artık...
Bir gün önce 2 meslektaşımıza tasvip etmediğimiz tavırlar sergilenmiş. Olay şükür büyümeden sonuçlandırılmış. Olay da genç meslektaşlarımız görevi olan Gazeteciliğin gereğini yapmış ve alınan bir duyumu haklı biçimde soru olarak yöneltmiş.
Aslına bakarsanız başkanın direk tepkisi meslektaşımıza değil.
Asıl hedef konuyu gündeme getirtenlerde.
Ama olan meslektaşlarımıza olmuş.
Ne olursa olsun tasvip etmemiz mümkün değil.
Herkes günahını kendisi çeksin, gazeteci niye çeksin ki?
Sonra bu mefhum olaya tepkiyi kim vermeli?
Biz buradayız. Adam gibi kınadık, kınıyoruz ...
Eğer 10 Ocak Dünya Çalışan Gazeteciler Gününü kutlayacaksanız;
Gazeteciye mesleğinde iyi, bilgili olduğu, görevini layığı ile yaptığı için sahip çıkın.
Benim adamım, senin adamın veya siyaset, baskı, tehdit ile değil,
Gazeteci haklarını resmi ve kanunla layığı ile verin, saygı gösterin yeter. Nokta...
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın..