Muharrem İnce, Fatih Portakal’ın heyecanlı mısınız sorusuna “24 Haziran’da cumhurbaşkanı olacağım. Bu yüzden heyecanlıyım” dedi. İnce açıklamalarında, “ABD Gülen’i iade etmezse İncirlik’teki askerleri göndeririz” demesi dikkat çekti.
İnce, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile arasında geçen diyaloğu ise “Kılıçdaroğlu’nun kendisinin karşısına iki kere aday olmuş kişinin aday göstermesinin büyük bir centilmenlik olarak düşündüm. Eşim bana adaylığımı sorduğunda 80 milyonun yükünü omuzlarımda hissediyorum. İnsanlara umut olmak çok büyük bir görev dedim” sözleriyle aktardı.
“Her yere kravatsız çıkıyorsunuz, Erdoğan’ın karşısına da böyle çıktınız bu belirli bir tercih mi?” sorusuna ise İnce, “Asık suratlı bağıran çağıran ayar veren bir cumhurbaşkanı olmak istemiyorum. 16 yıllık milletvekiliyim. Daha rahat daha özgür daha insanlara dokunan birisi olmak istiyorum Kravatla bir derdim yok, severim. Ama böyle davranmanın toplanmanın topluma daha iyi olacağını düşünüyorum. Balıkçının oltasına dokunabilen, kahvede yancı olabilen asık suratlı olmayan, ceketini çıkaran onları düşünen biri olmak istiyorum. Bunun için takmıyorum. Ama Anıtkabir’e giderken kravatımı takarım” dedi.
İnce, “Saray’da oturmayacağım. Kendi evimde oturacağım bu daha keyifli. Hiç tepeden bakmadan trafiği çok fazla aksatmadan 300-500 korumayla gezmeden yaşayacağım” ifadelerini kullandı.
İnce, “Ola ki 24 Haziran’da kazanamadım Kılıçdaroğlu’nun karşısına asla aday olmam. Ben vefalı bir insanımdır. Kendisiyle asla bir yarışa çıkmam. Benden daha iyi bir cumhurbaşkanı adayı bulursak onu da desteklerim” dedi. Kılıçdaroğlu’nun kendisine kazanacaksın, cumhurbaşkanımız olacaksın dediğini söyleyen İnce, “16 yıldır Kılıçdaroğlu’yla milletvekilliği yaptım. Beni çok iyi tanır. Kamuoyunda tanınmışlık oranımı bilir. Kılıçdaroğlu da doğru kişiyi aday yapmışız dedi bana” diye konuştu.
İnce'nin açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“Türkiye’de şu anda bizzat AYM tarafından rafa alınmış durumda. Şu anda bir kişinin sınırları var sadece. Ben 2002 yılından beri Meclis’teyim. Bugün Türkiye’de yargı, yasama, yürütmeyi tek başına kontrol eden biri var. Üniversite bölünsün diyor, bölünüyor. Türkiye’de kurallar işlemiyor. Böyle bir durumda cumhurbaşkanı olacağım. Ben çok büyük bir zorlukla karşı karşıyayım. Kuralları doğru koyarsak işin içinden çıkabiliriz. 81 milyonun bütçesinin bir cumhurbaşkanı tek başına karar verebiliyor. Ben bu yetkiyi kullanmayacağım. Ben bu yetkiyi Meclis’e geri vereceğim. Yargıyla ilgili yetkileri de kullanmayacağım. Bizde yüksek yargı yetkilileri iliklemesi kolay olsun diye çıtçıtlı cübbe yaptıracaklar nerdeyse.
“BİR ONARIM SÜRECİ GEREKECEK”
Bir onarım süreci gerekebilir. Onarım sürecinde hesap vermekten kaçılmamalı. Örtülü ödenek için vekillerden oluşan bir komisyon kurulabilir. Sonradan kaldırırsınız belgeleri. Bugün Türkiye’yi yöneten Erdoğan hiç kimseye hesap vermiyor. Bakanların bile yok. Bugün sokağa çıksak bakanların isimlerini sayamazlar. Bakanlar önemsiz artık. Ben cumhurbaşkanı olduğumda bu yetkileri böyle kullanmayayım, parlamentoya dönelim. Komisyonlarda bunu tartışın. Yeni sistemde Meclis’in hiçbir hükmü yok. Meclis yapsın, Cumhurbaşkanı onaylasın. TBMM bir danışma kurulu değildir. Başında büyük var. İki tane görevi var. Bence en önemli görevi bütçe yapmak. Bu görevini devretti Meclis, bir kişide şu an. Parlamentoda Cumhur İttifakı güçlü olsa dahi bu yetkiyi kullanmayacağım.
Bu tehlikenin bertaraf etmenin bir koşulu vardır bir düzen kurmak gerekir. Kamuda yükselmeyi objektif kriterlere bağlarsak kişi tek adam Yoksa herkes tek adam olabilir. Yasayı, anayasayı ona göre koyacağız.
KÜRT SEÇMENLER
Cumhuriyet 1923’te kurulmuştur. Ziya Gökalp, “Paşam sakın program yapma, esneyemeyiz. İlke koyalım ona göre hareket ederiz” der. Ben de siyaset için ilkeli ilerlerim.
“KÜRT BAŞKAN YARDIMCISI DA YAPARIM”
Millete hiç yalan söylemeden yapmalıyız. Bundan kızacaklarmış kızsınlar önemli değil. Millet için doğruysa o zaman yapmalıyız. Kürtler bu memleketin değil mi? Kürt başkan yardımcısı da yaparım. Neden muhafazakar olan biri yardımcılık yapmasın.
ANA DİLDE EĞİTİM
Ana dilde eğitimi vekil ve gazetecilerin haddine değildir. Pedagogların, uzmanların işidir. Bir TV kanalında ayrıca tartışılsın diyorum. Ben Kürt çocuklarını birilerinin reyting savaşına malzeme edemem. Bir öğretmen için Hakkari’deki öğrenci ile Yalova’daki öğrenci arasında ayrım olur mu? TRT’nin bir kanalını buna tahsis edeceğiz ve korkmadan tartışacağız.
EĞİTİMDEKİ PROBLEMLER
200 bin öğretmen emekli olacak. Sabahçı-öğlenci ve birlikte olan sınıflar ayrılacak. Böylece eğitimin niteliği değişecek. AK Parti döneminde bütçeyi artırdılar ama kalite artmadı. Nasıl başlayacağız eğitime? 20 yılda 10 bakan, 5 sınav değişti.Bir yıl uzlaşma bekliyorum. Bir yıl eğitimi tartışacağız. Eğitimde siyasal uzlaşma olmadan çözemeyiz. Her yıl palavradan reform yapmaktansa siyasal uzlaşmayı yapacağız.
Bunları yapabilmemiz için para lazım bize. Ekonomiyi nasıl düzenleyeceğiz?
Yargı düzelmelidir. Evrensel kurallar gerekiyor. Yabancı yatırımcı buraya gelmeli. İdeolojik saplantılara takılmış bir Cumhurbaşkanı var. Merkez Bankası Başkanı’nı siyasal partiye çağırmak Türkiye’yi küçük düşürmektir. Bunlar bağımsız olmalıdır.
“BİRİNCİ TURDA KAZANACAĞIMI DÜŞÜNÜYORUM”
Birinci turda kazanacağıma inanıyorum. Adaylığım açıklandığından beri çok yol aldığımı görüyorum. İkinci tur olursa Erdoğan ile kalacağımı düşünüyorum.
SEÇİM GÜVENLİĞİ
Yurttaşlarımız rahat olsunlar. CHP^nin zayıf olduğu yerlerde Saadet, İYİ Parti var. Onların olmadığı yerde biz varız. YSK’da bir şey olur mu diye düşünürseniz avukatlara çağrıda bulunmuştum zaten. YSK alicengiz oyununa girişirse avukatlarla orada olacaklar. Herkes haddini bilecek.
SEÇİM MANİFESTOSUNUN TARİHİ
Yapılan sözleşmeleri inceleyeceğiz. Ayın 19’unda manifestomu açıklayacağım. Mazotu çiftçiye 3, 3.5 TL’ye vereceğiz.”
BEDELLİ AÇIKLAMASI
Taşeronu kaldıracağım. Af değil adalet gelmeli. Adalet olmadan af getirmenin bir anlamı yok. Bedelli benim gündemimde yok. Profesyonel ordu neden olmasın bu tartışılabilir.
Kesinlikle bölünmemelidir. Cerrahpaşa’yı yakında ziyaret edeceğim. Okulların pek çoğu yüksek lise. Eğitimle ilgili açıklamalarımı Balıkesir’de yapacağım. Doğu’ya karşı Batı’nın gücünü, Batı’ya karşı Doğu’nun gücünü kullanabiliriz.24 Haziran’da cumhurbaşkanı olduktan 3 ay sonra Yüksek Yargıyı düzenleriz. Adil bir yargım var artık deriz. “Gülen’i iade et” deriz. Etmezse İncirlik’i kapatırız. Türkiye Cumhuriyeti kimsenin babasının çiftliği değildir. Demirel, Özal nasıl gittiyse öyle gidecek. Ben yargıç değilim. Devleti yönetirken dosyalara hakim olacağım.
Hırs, intikam peşinde değilim. Adil bir yargı düzeni kurmak istiyorum. Beni de onu da yargılasın. Ben yargının beni yargılamasından korkmuyorum. Yargıç cumhurbaşkanı karşısında düğmesini iliklememeli ama herkes yargıcın karşısında önünü iliklemeli.
İNCE’NİN HAYALİ
Millet sizi sevmiyorsa bırakacaksınız. İşler iyi gidiyorsa neden erken seçim var, işler kötü gidiyorsa neden kötü yönetimi yeniden seçelim? 24 Haziran’dan sonra hayalim; Onarım sürecini bitirip, parlamenter sisteme dönüp kriz anında tüm partileri bir masa etrafında toplayabilmeli, 81 milyonun sevdiği bir cumhurbaşkanı olmak isterim. Eski tas eski hamam olacak bunlar kaldığında. Bence buna fırsat vermeyecek bu millet. Karikatürlerimi yayınlayacak insanları bekliyorum. Onları evimde ağırlamak isterim. Beni rahat rahat eleştirebilecekler.
Kaynak: Sözcü