Efendim, şiir ve sanat diyarı Eskişehir ilimizdeyiz bu haftaki röportajımızda ve söz yazarı Necibe Taşkın ÇETİNKAYA konuğum. Kendisi günümüz şairleri arasında aruz veznini kullanarak şiir yazan ender şairlerimizdendir. Ne dersiniz, sözü fazla uzatmadan geçelim mi söyleşimize?..
Remzi Özkan: Söyleşimizin başında öz geçmişinizi kısaca aktarmanızı rica etsem değerli hocam?
Necibe Taşkın Çetinkaya: Eskişehir'de doğup büyüdüm. Aslen Trabzon-Çaykaralıyım. İlk ve orta tahsilimi Eskişehir'de, lise tahsilimi ise Kütahya Öğretmen Okulu'nda tamamladım. Üç yıl Trabzon-Of' da ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra, üniversite sınavına girip Eskişehir Eğitim Enstitüsü FKB bölümünü bitirdim. Akabinde Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nde kimya dalında lisansımı tamamlayarak, 23 yıl Eskişehir İmam-Hatip Lisesi'nde kimya öğretmeni olarak görev yaptıktan sonra emekliye ayrıldım. Eskişehir'de yaşamıma devam etmekteyim.
Evli, iki erkek evlat ve dört torun sahibiyim.
Şiirle tanışmam ilkokul yıllarına dayanır. İlkokul kitaplarındaki bütün şiirleri ezberlemiştim. Çocuk duygularıyla şiirler yazardım. Bu ilgi lise ve üniversite yıllarına kadar devam etti. Daha sonra evlilik, iş hayatı, çoluk çocuk derken şiirden koptum. Yıllar sonra bir evlilik yıldönümümüzde eşime yazdığım şiir, benim yeniden edebiyat dünyasına dönmemin dönüm noktası oldu. Aynı zamanda şair olan eşimin de ısrarı ve desteği ile bu sefer çok sevdiğim ve lise yıllarından beri hayalim olan aruz vezniyle şiir yazmaya başladım. Şiirlerimin yüzde sekseni aruz vezniyle yazılmıştır.
Aruz vezniyle yazılmış "T/Aşkın Dîvânı" ve "T/Aşkın Dîvânıll Aruz Çiçekleri" adında iki basılı şiir kitabım vardır. Ayrıca T/Aşkın DîvânılII ve hece şiirlerinden oluşan basıma hazır iki kitabım daha bulunmaktadır. Şiirlerimi aruz, özleşim ve hece ölçülerinde yazmaktayım. Üç yüzü aşkın şiirim farklı bestekarlar tarafından bestelenmiş, bunlardan bir kısmı trt repertuar kurulunca sözlü eserler kategorisine kabul edilerek kayıt altına alınmıştır. Ayrıca, Ankara Güzel Sanatlar Üniversitesi İcra Sanatları Fakültesinde görev yapan ve Diyanet tv de "Edebî" programını sunan Doç. Dr. Emrah Gökçe tarafından "T/Aşkın Dîvânı" kitabı, doçentlik tezi olarak hazırlanmıştır.
Şiirlerim edebiyat sitelerinde, çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanmıştır. Halen Esas-Der, İle sam ve Mesam üyesiyim.
Eskişehir'de çıkarılan "Köprübaşı Edebiyat" Dergisinin de yayın kurulundayım.
Remzi Özkan: Edebiyata ve şiire dair ilginiz ne zaman başladı?
Necibe Taşkın Çetinkaya: Edebiyata ilgim ilkokul yıllarımdan beri var. Türkçe kitaplarındaki bütün şiirleri ezbere bilirdim. Şiir okumayı çok severdim. Milli bayramlarda, şiir okuma yarışmalarında hep öndeydim. Piyesler yazar, arkadaşlarımla oynardım. Ortaokul ve lise yıllarında şiir yazmaya başladım. En çok Divan Edebiyatı'nı severdim. Divan şairleri ve aruz kalıpları çok ilgimi çekerdi. Şiirleri açıklamaya ve bilmediğim kelimeleri araştırmaya meraklıydım. Şiire ve edebiyata olan en yoğun ilgim lise yıllarında olmuştur.
Remzi Özkan: Şiir nedir? İnsan neden şiir yazar? Şiirin faydaları var mıdır?
Necibe Taşkın Çetinkaya: Her şairin kendine özgü bir şiir tanımı olsa da ifade edilen anlamlar aşağı yukarı aynıdır. Bana göre de şiir:
Duyguların, düşüncelerin, ayrılıkların, sevgilerin, öfkelerin, hasretlerin, kısaca yüreklerde hissedilenlerin, daha etkileyici, daha uyumlu ve daha kısa yoldan, kelimelere derin anlamlar yükleyerek okuyucuda hoş duygular uyandıran estetik bir sanat dalıdır.
Şairin iki dünyası vardır. Biri dış dünya, diğeri ise iç dünyasıdır. Dış dünyada herkesin gördüğü, bildiği olayları bazen taşlayarak bazen överek, bazen acı duyarak şiirle anlatır.
İç dünyası ise gizemlidir. Dile getirilemeyen bilinçaltındaki duygu ve düşünceler, sevinçler, üzüntüler, genellikle üstü kapalı bir biçimde söz sanatları eşliğinde, mısralar arasında gizlenerek yazıya dökülür. Şairlerde duygu yoğunluğu fazladır. Bunları sözle dile getirmek istemediğinde, yazarak içindekilerini boşaltır ve rahatlar. Şiir yazmak şairin ruhunun terapisidir.
Yazmak her açıdan önemlidir. Bu şiir olur, roman, hikâye, deneme, makale olur hiç farketmez. Duyguların gelişimi, kelime haznesinin genişlemesi, hafızanın güçlenmesi ve kendini ifade edebilme açısından önemlidir. Fakat bunların içinde şiir ilk sıradadır. Duyguları açığa çıkarma ve karşıdakini etkilemenin en kolay ve en kısa yolu şiir yazmaktır.
Remzi Özkan: Türk edebiyatında beğendiğiniz ünlü şairler kimlerdir ve hangi özelliklerini beğenirsiniz?
Necibe Taşkın Çetinkaya: Hem şiirlerinin konusu ve yazmadaki titizliği, hem de "ok" şiiri hariç bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazması, şiirde kafiyeye ve ahenge önem vermesi, eskiyi red etmek yerine günümüz diliyle sahip çıkması, benim Yahya Kemal Beyatlı'yı sevmemdeki en büyük nedendir. Vatan sevgisini, halkın sıkıntılarını, dertlerini dile getirmesi ve belki de şiirde batılılaşmaya ters düştüğü için sevdiğim şairler arasında Mehmet Akif Ersoy'da başlarda gelir. Onun da aruzla yazması beni çeken diğer bir özelliğidir sanırım. Ahmet Haşim’i ortaokul yıllarında "Merdiven" şiiriyle sevdim. Şiirleri Yahya Kemal gibi toplumun geniş bir kesimini kaplamaz. Dar alanda şiirler yazsa da, şiirlerindeki derin manalar, iç ahengi ve şiirdeki musikiye verdiği önem beni kendine çekmiştir. Sanırım aruzla yazmasının da etkisi vardır. Bunlardan başka okuduğum ve beğendiğim birçok şair var. Cahit Zarifoğlu, Sezai Karakoç, Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Özdemir Asaf, Necip Fazıl, Tevfik Fikret, Can Yücel bunların başında gelir.
Remzi Özkan: Türk ve dünya edebiyatıyla ilgili hangi kitapları okudunuz?
Necibe Taşkın Çetinkaya: Türk ve Dünya Edebiyatından çok sayıda eser okudum. Sayısını ben bile bilmiyorum. Aklımda kalan ve beni etkileyenleri sıralayayım.
Türk Edebiyatı: Bereketli Topraklar Üzerinde, Kürk Mantolu Madonna, Yılanların Öcü, Yorgun Savaşçı, İnce Memed, Kaplumbağalar, Aşk-ı Memnu, Yaban, Çalıkuşu, Mai ve Siyah, Devlet Ana, Sinekli Bakkal, Yer Demir Gök Bakır, Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Kuyucaklı Yusuf, Esir Şehrin İnsanları, Kiralık Konak, Tütün Zamanı, Şu Çılgın Türkler.
Dünya Edebiyatı: Sefiller, Savaş ve Barış, Kramozov Kardeşler, Suç ve Ceza, Anna Karenina, Kelebek, Monte Kristo Kontu, Madam Bovary, Robin Hood, Vadideki Zambak, Notre Dame'ın Kamburu, Don Kişot, Moby Dick, Ve Durgun Akardı Don, Şakayık, iki Esir, Mayerling Faciası, Jamaika Hanı, Çanlar Kimin İçin Çalıyor.
Bu saydığım Türk ve Dünya Edebiyatında aklıma gelen eserler. Bunların hemen hemen hepsi kitaplığımda mevcuttur.
Remzi Özkan: Yazmaya yeni başlayan amatör bir şaire ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Necibe Taşkın Çetinkaya: Herkesin bir ilgi alanı vardır. Kimi serbest şiir sever, kimi hece şiiri, kimi de aruz şiiri. İlgi hangi alandaysa o alanla ilgi çok şiir okumalı. Her şairin, kalemini beğendiği bir ya da birçok usta şairler vardır mutlaka.
Yazmak için yada şair desinler diye şiir yazılmaz. Yazdıklarınızı önce kendiniz beğeneceksiniz ki okur da beğensin. Şiir bir zevktir, bir sevdadır. Para kazanmak için de şiir yazılmaz.
Şiir yazarken imgelere yer verilmeli, mısralarda derinlik olmalı. İnsan şiiri okurken okyanusun dibine dalmalı. Gerekirse istiridyenin içindeki inciyi çıkarmak için saatlerce, bazen günlerce kafa yormalı.
Yazmak istiyorum diye kalem zorlanmamalı. Duygular taştığı zaman yazmak için kalem sizi zorlamalı.
Herkesin bir tarzı olmalı, başkalarının şiirlerinden alıntı yaparak kendi çizginizi oluşturamazsınız. Kişi kendi duygularını özgürce kâğıda aktardığında özgün ve kalemi özel olur.
Şiir sessiz, sakin ve kendinizi rahat hissettiğiniz bir ortamda yazılır. Herkes şiir yazamaz. Şiir kabiliyet meselesidir. Şiir yazmak için şiirin belli kurallarını öğrenmek gerekir. Belki edebi şiir yazamazsınız ama en azından kuralları olan düzgün şiir yazabilirsiniz. Hece şiiri yazmak isterseniz mutlaka kafiye ve redifleri bilmelisiniz. Bunun içinde çok kitap okumalı ve kelime haznesini genişletmelisiniz.
Remzi Özkan: Türk Edebiyatının daha güçlü olması için, kalem tutan tüm ellerden istekleriniz nelerdir?
Necibe Taşkın Çetinkaya: Son yıllarda ülkemiz yayıncılık sektöründe hayli yol kat etti. Türk Edebiyatındaki eserler artık yurt dışında da okunuyor. Ama ben isterim ki, çok ünlü yazarlarımızın eserleri birçok dile çevrilsin ve bu değerlerimizi dünya tanısın. Maalesef yeteri kadar çevirimiz yok.
Türk Edebiyatı çok çeşitli ve zengin tarihe sahiptir. Kütüphanelerin arşivlerinde keşfedilmeyi, incelenmeyi bekleyen sayısız eserlerin olduğunu biliyoruz. Bunlar araştırılıp incelenerek bir an önce edebiyatımıza katılmalıdır.
Remzi Özkan: Peki hocam, şiirlerinizin bir kaynağı var mıdır? İlham kaynağınızdan bahseder misiniz?
Necibe Taşkın Çetinkaya: Şair yazdığı şiiri beğendiği zaman tekrar yazmak ister. Yazdıkça yazası gelir. Yazdıkça ustalaşır. Ve baktığı, gördüğü, duyduğu, hissettiği her şey onun ilham kaynağı olur. Hayat ilhamın kendisi değil midir zaten. Şair okuduğu bir kitaptan, kuşların ötüşünden, boynu bükük bir çocuktan, yüz çizgileri derinleşmiş bir pirden hasılı yaşadığı ve yaşanılan hayatın sayfalarından bir kelime, bir cümle yakaladığı zaman, yüreğinde kelebekler uçuşur, gönül deryası coşar ve o şairin ilhamı olur. Fakat şiir yazmak için sadece ilham yeterli değildir. Şair yakaladığı ilhamı geliştirir, üzerinde çalışır, estetik katar ve demlenmeye bırakır. Olgunlaştığında ortaya çıkarır. Şiir emek ister, dil zenginliği, ifade gücü ister.
İlham, şairin duygularla yüklü kanatlarıdır. Yazmak için kanatları çırpmak gerekir. İlham sadece şiiri yazmak için bir başlangıçtır. Gerisi şairin yeteneğiyle akıp gider.
Remzi Özkan: Her insan şiir yazabilir mi? Bir insanı şiir yazmaya nasıl ve ne şekilde teşvik edersiniz?
Necibe Taşkın Çetinkaya: Herkes duygularını kağıda aktarabilir, buna şiir de diyebilir. Ama herkes şair olamaz. Şairlik özel yetenek ister. Şiir düz yazıdan farklı olmalı. Bir şiiri okuduğunuzda ondan bir hikaye yazabilmelisiniz. Mısraların içindeki kelimeleri imgelerle süsleyerek, onlara farklı anlamlar katarak duyguları yoğunlaştırmalı, okuyucuyu düşünmeye zorlamalısınız. Şekil olarak da, muhteva olarak da şiir estetik olmalıdır. Basmakalıp sözlerin bir araya gelmesiyle şiir yazılmaz. Şair yaratıcı olmalı, kendine özgü deyimler, kelimeler bulmalı. Kalemi başkalarının kalemini çağrıştırmamalı. En önemlisi, eğer gerçekten şiir yazmak istiyorsa çok ama çok okumalı. Herkes şiir yazar ama bir Mehmet Akif, bir Fuzûli, bir Nazım Hikmet, bir Yaşar Kemal olamaz. Kısaca şiir yazabilir ama şair olamaz.
Remzi Özkan: Tasavvuf nedir? Şiirde tasavvuf olmalı mıdır?
Necibe Taşkın Çetinkaya: Tasavvuf, İslam’ın büyüleyen güzelliğidir. Bir İslam felsefesidir. Yaradılanın, Yaradan’ın güzelliğini kendi içinde ve tüm kâinatta görmesidir.
Tasavvuf da gaye nefsin terbiye edilerek kötü huylardan temizlenmesi, iyiliğe ve güzelliğe kapının açılmasıdır. Tek hedef vardır. O da Allah'ın hoşnut olduğu kul olabilmektir. Kısaca kayıtsız ve şartsız teslimiyettir.
İnancı olan şairlerin şiirlerinde mutlaka tasavvuf vardır ve olmalıdır da. Bir Ahmet Yesevi, bir Yunus Emre, bir Mevlana olamayız. Ama en azından yaktıkları meşalenin bir kıvılcımı olabiliriz.
Remzi Özkan: Şiirleriniz dergi ya da gazetelerde yayınlanmıştır mutlaka hocam. Peki, şiirlerinizi içeren basılı kitaplarınız var mı?
Necibe Taşkın Çetinkaya: Evet. Şiirlerim bazı dergi ve gazetelerde yayınlandı.
İki tane basılı kitabım var. T/Aşkın Dîvânı ve T/Aşkın Dîvânıll Aruz Çiçekleri.
Remzi Özkan: Sizinle sohbet oldukça keyifliydi fakat sormam gereken soru sayısını aşmış durumdayım. Umarım takipçilerimiz sizin hakkınızda öğrenmek istedikleri birçok bilgiye vakıf olmuşlardır. Şiirle ilgili bilgilerini şöyle bir tazelemişlerdir. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Necibe Taşkın Çetinkaya: Kendimi anlatmama vesile olduğunuz için ben teşekkür ederim.
MEVLÂNA
Ulû derviş kemâliyle
Döner Mevlâna Mevlâna
Yanar vuslat hayâliyle
Döner Mevlâna Mevlâna
Coşar bülbül semâ dinler
Bütün dillerde âminler
Gönül hâk hâkdeyû inler
Döner Mevlâna Mevlâna
Okur hakkın kitâbından
Yürek ağlar hicâbından
İçerken aşk şarâbından
Döner Mevlâna Mevlâna
Sabâhın hoş sedâsıyla
Doğan Şems'in vefâsıyla
Giden dostun vedâsıyla
Döner Mevlâna Mevlâna