“O sözleri siz esir alın; Kimseye esir kalmayın!

Erol ŞEKER

Gündeme bakıyorum.
Coronavirüsünün Çin ve dünyada ki etkileri,
Samsunspor’un geleceği,
Samsun Büyükşehir Belediyesinin çalışmaları,
Çarşamba Belediye Başkanı Doğan’ın ve ekibinin,
Çarşamba Şeker Fabrikası hakkında ki bitmeyen heyecanı,
Çamurlu ayakkabı ile otobüse bindi diye;
Şoförün çocuğu ve onu korumaya çalışan gençle kavgası,

İdlib’te ki saldırılara misli ile karşılık verilme açıklaması,
Türkiye gündeminde 8 şehit haberi,
Kanal İstanbul projesinin son durumu,
Ülkemizin doğusu ile batısında yaşanan depremler,
Kavgalar, cinayetler vs vs vs…
Samsun Emniyetinin huzur Operasyonu,
Yakalananlar, yapılan uygulamalar…
Ve elbette ki yaşamımız içinde ki küçük ayrıntılar.
Hepsine baktığımızda aklımıza,
Dürüstlük hikayesi getiriyor.
Demem o ki;
Hangi makam ve mevkide olursanız olun.
Hangi güç, hangi makam ve söz sizin olursa olsun!
Bilin ki gösterdiğiniz güç, bulunduğunuz makam,
Ne olursa olsun verdiğiniz
“sözün esirisiniz.”
‘Gün gelip sözünüzün esiri olacağınıza,
O sözü siz esir alın, kimseye esir kalmayın.’

Kim ne anladı ise kendi kesesine o girsin.
Anlamayana mı?
Anlatmanın gereği yok.
Yazımı bir hikaye ile bitireyim:
***
Dahiliye Nâzırı Ahmet Reşit Bey anlatır:
1902 yılı Ramazan ayının 15. günü Hırka-i Saadet'i ziyaretten dönen,
II. Abdülhamid Hân, Hazine-i Hümâyûn'da bulunan,
Sultan III. Mehmet'e ait murassâ sorgucu ister.
(Murassa sorguç:
“Süs olarak kullanılan tüy demeti.” Demektir)
Sorguç, bir heyet tarafından yerinden alınır,
Ve Bağdat Köşkü'nde padişaha takdim olunur.
Hasan Şevkı Bey, huzurdan çıkınca,
Başmâbeynci Hacı Ali Paşa'ya dert yanar:
"Efendimizin ulu ecdâdı,
Hazine-i Hümâyûnlarına birçok şey koymuşlar, vermişler,
Fakat buradan bir habbe bile çıkarmamışlar ve alamamışlardır.
Eğer şevketmeâb efendimiz bu sorgucu götüreceklerse,
Doğrusu bu âcizi çok mahzun edecekler."
II. Abdülhamid Hân, kızı Ayşe Sultan'a yaptıracağı,
Taca örnek tutmak için istemiştir sorgucu.
İtiraz kendisine arz edildiğinde, bunu geçici olarak aldığını,
Bayramın birinci günü iade edeceğini belirtir.
Hasan Şevkı Bey'e teslim edilmek üzere, bir de senet imzalayarak verir.
Ve bayram gelir çatar.
Yıldız Sarayı'nda yapılan bayramlaşma töreninden sonra, Hasan Şevkı Bey,
Söz konusu senedi Başmâbeyncinin eline tutuşturur ve
"İâdenin temin buyurulmasını" ister.
II. Abdülhamid Hân da senedini geri alıp sorgucu verirken şöyle der:
"Hasan Şevkı Bey'e selâm-ı şâhânemi söyle,
Kendisinin vazifeşinaslığından memnun olduğumu da tebliğ et.
Şu yüz altını da ver, bayram harçlığı yapsın”

***
Mutlu ve (sağ)- lıcakla kalın…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.