ÖMER LÜTFİ METE UNUTULUR MU?

Hasan TOPUZ

         Değerli dostlar;

         Önceki hafta Gazetemiz Haber Expres’in sayfalarını çevirirken bir köşe yazısı dikkatimi çekti. Geçen yıl hakkın rahmetine kavuşmuş olan Ömer Lütfi Mete üstadı konu alan bir yazı idi. Yazıyı yazanın, Fatih Eren adında tıbbiyeli bir genç olduğunu öğrendim. Yazıyı bir solukta okudum. Demek ki değerli fikir adamları unutulmuyor diye düşündüm. Tıbbiyeli Fatih’e gönül dolusu teşekkürlerimi sunarım. Benim bu yazıyı yazmama vesile olduğu için Allah ondan razı olsun. Sevgili Fatih’im, Ömer Lütfi ile aynı nesilden olan ve onu az çok tanıyan biri olarak birde benden dinleyin.

         Bin dokuz yüz altmış sekiz yılı idi, çiçeği burnunda genç bir öğretmendim. Türkiye’de gençlik hareketleri çığ gibi büyüyordu. Altmış sekizli yılların en önemli gençlik liderlerinden olan arkadaşım Alaaddin Korkmaz, Bursa Eğitim Enstitüsü’nün öğrenci Liderliğine seçilmişti. Seçildiği gün bana bir kart göndermişti. Kartı hala saklıyorum. Alaaddin Korkmaz Örgüt Lideri, Ömer Lütfi Mete ise Kültür Edebiyat kolu başkanı idi. Daha sonra benim yıllarca takip ettiğim edebiyat dergisi olan HİSAR’da hikâyeler ve denemeler yazdı. O yıllarda yakın arkadaşlarım vasıtası ile tanıştık. Sevgili Fatih’im ben de aynen senin gibi düşündüm. Tam da benim aradığım adam diye aklımdan geçti. İşte tam kırk yıldır onu takip ettim. Nerede yazmışsa, hangi kitabı çıkarmışsa, hangi siyasi hareketin içinde bulunmuşsa hep onunla beraber oldum.

         Ömer Lütfi Mete küçük yaştan aldığı din eğitimi ile ülkücü harekete yep yeni yol çiziyordu. Kur’an ile yoğrulmuş Türklüğü iyi anlamış ve temel düşünce yapısı, bu iki esas üzerine kurulmuştur. O sözünü kimseden esirgemeyen gerçek bir milliyetçi idi. Türk İslam sentezi kalıbını sevmez, Türk İslam Ülküsü derdi. Seyid Ahmet ARVASİ ile aynı yalan yolun yolcusu idi. Kısaca özetlersek onun Türk İslam Ülküsünden anladığı Milliyetçilik anlayışı söyle idi:

         Türk Milliyetçiliği Hareketi kişiliğini koruyarak değişen şartlara ayak uydurabilen söylem ve yöntemlerini yenileyebilen sivil bir düşünce sistemi olmalıdır. Demokratik ilkeler vazgeçilmez temek düşünce yapısı olmalıdır. Ortak ülkümüz adil yönetim olmalıdır derdi. Türkiye Cumhuriyeti asla bölünmeyecek bir bütündür, fikri onun fikir temellerinin esasını teşkil eder.

         Kırk yıl boyunca hep yazdı. Doğruları eğmeden, bükmeden yazdı. Ruhsuz, sevgisiz, zevksiz Müslümanlar için ALLAHSIZ Müslümanlık dedi. İbadetsiz,  Milliyetçiler için kuru Milliyetçiler dedi. Milliyetçiler de var, Milliyetsizler de var dedi. Televizyonlara, yüzlerce senaryo yazdı. Bizim Ev, Deli Yürek, Kurtlar Vadisi gibi büyük eserle imza attı. Ne yazdı ise, hangi film senaryosunu meydana getirdi ise çizgisini hiç değiştirmedi. Yeni Hafta adlı haftalık

Dergide yazılar yazdı. Çeşitli günlük gazetelerde köşe yazıları yazdı. Hep aynı yolun yolcusu oldu. İlay-i Kelametullahi yaymak için uğraş verdi. Eserleri ile mücadelesi ile o gerçek bir alperendi. O benim Gazi Nesil dediğim neslin yetiştirdiği büyük mütefekkirlerden biri idi.

         Son zamanlarda tasavvuf yolunun yolcusu olmuştu. Kadri tarikatına iltisap etti. Bu hal onu daha da olgunlaştırmıştı. En büyük gazetelerde yazı yazdı. Bir tek onu okur, yazı okumaya ihtiyaç duymazdım. Herkes ona saygı duyardı. Son yıllarda ölümlerinde gözyaşı döktüğüm iki insan vardı. Biri Muhsin Bey, ikincisi Ömer Lütfi Bey idi. Zaten ikisi de gerçek Alperenler idi. İkisi de iyi dostlar idiler.

         Ömer Lütfi Mete; Mehmet Akif, Necip Fazıl, Erol Güngör, Abdurrahim Karataş, Mustafa Çalık gibi bu mübarek toprakların yetiştirdiği en önemli Münevverlerin son halkası idi. Allah gani gani rahmet eylesin daha çok büyük eserler verecekti lakin Cenab-ı hak öyle emreylemiş.

         Son günlerinde ağır bir kalp krizi geçirmişti. İki ay komada kaldı, sonra komadan çıktı, bütün Türkiye sevindi. Komadan çıktıktan sonra on beş gün yaşadı. Son günlerin yazdığı GÜLÜM adlı şiirini okudukça, her defasında gözyaşlarına boğulurum. O son şiirinden iki dörtlükle satırlarıma son veriyorum.

GÜLÜM

Bu şehir girdap gülüm.

Girdapta mehtap gülüm.

Feleğin bir suyu var,

Su değil kezzap gülüm!

 Bu şehir serap gülüm.

Serapta mihrap gülüm.

Feleğin bir topu var,

Mermisi kezzap gülüm!

 Sevgili Fatih’im

Senin gibi; Ömer Lütfi Mete hayranı gençlerin, çok olması için Cenab-ı Hakka dua ediyorum.

 

 

Hasan TOPUZ


 

 

 

 

 

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.