Yollarınız gurbet ellere düşmeyi versin!
Başınızda kavak yelleri esmeyi versin
Gönlünüz coşarda gözleriniz buğulanır
İçinizi ısıtır, Çarşamba ezgileri!
Çarşamba köprü başı, ırmakta çakıl taşı,
Ben sevdim eller aldı, akar gözümün yaşı!
Vur davulcu çal zurnacı kabaceviz olsun
Hasretlik çeken şu yaralı gönlüm şen olsun.
Bize Çarşambalı derler!
Namdar Çarşambalıyız!
Efkar bastığında, alır başımı giderim!
Uzanırım ırmak boyunca , devran eylerim
Yaslanırım bir köprüye, seyran eylerim!
Yeşillikler arasında yüzüyor Çarşamba!
Karşımda Canikler ve cennet gibi Adapark
Zümrüt gerdanlık olmuş süzülür Yeşilırmak!
Üzerinde inci gibi dizilmiş köprüler,
Tüm şehir canlı yollarda cıvıl cıvıl gençler!
Rahtvan, Abdullah Paşa, Irmak, Göğceli.
Her yanda ihtişamla yükselen minareler!
Sizler, bu şehrin manevi mühürlerisiniz
Biliniz; Dünya durdukça var olacaksınız!
Topuzoğlu derki:
Ey cani gönülden sevdiğim hemşerilerim!
Darılmayın, tatlı söyledim acı söyledim.
Atamın, dedemin yurdu, candan kardeşlerim!
Son günümde, sizinle helalleşmek isterim!
Bize Çarşambalı derler!
Namdar Çarşambalıyız!