Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil ve Çarşamba Sempozyumunun sabahki bölümünde Çarşamba’nın tarihi ve Çarşamba’da tarım ana konuları ile ilgili çalışmaları tamamlandı. Öğleden sonraki oturumda Anayasa tartışmaları ile ilgili bir panel yapıldı. Bir gün içine sığdırılmak istenen konular iki güne dağıtılmalı idi. Zaman darlığı yüzünden istenilen şekilde tartışma yapılamadı. Yinede biz Çarşambalı dinleyenlerin daha önce hiç görmediği olgun bir panel yaşadık. Türkiye’nin güzide üniversitelerinden gelmiş olan bu kadar çok değerli Anayasacıyı dinleyebilmek ve onlarla tartışabilmek beni son derece bahtiyar etti. Zannederim Çarşamba bu kadar çok ilim adamı panelisti bir arada az görür…
Oturum başkanlığını 19 Mayıs Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan HAKERİ yaptı. Konuşmacılar: 1- Prof. Dr. Yavuz ATAR: Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Yök Yürütme Kurul Üyesi
Konuşma Konusu: Yeni Anayasa yapılmasında yöntem ve Muhteva
Doç. Dr. Faruk BİLİR: Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Üyesi
Konuşma Konusu: 2007 Anayasa değişiklilikleri çerçevesinde Türk Hükümet sisteminin niteliği.
Doç. Dr. Murat YANIK: İstanbul Üniversitesi Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Konuşma Konusu: Hükümet sistemleri tartışmaları çerçevesinde Başkanlık Sistemi nedir, ne değildir?
Doç. Dr. Hüseyin ÖZCAN: İstanbul Üniversitesi Hukuk Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Konuşma Konusu: Alman Parlamenter sisteminin Rasyonelleştirme yolu olarak Kurucu Güvensizlik oyu.
Doç. Dr. Erdal ABDULHAKİMOĞULLARI: OMÜ Ali Fuat Başgil Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi
Konuşma Konusu: Parlamenter sisteminin, Türk siyasi hayatındaki etkileri
Sevgili Dostlar
Bu kadar çok ve değerli akademisyeni bir arada dinleyebilmek beni çok mutlu etti. İzlenimlerimi kısaca size özetlemeye çalışayım.
Yeni bir anayasa yapılmasının Türkiye için kaçınılmaz hale geldiği konusu ortak bir kanaat olarak tespit edildi.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk defa sivil bir anayasa yapacağı ve bunu mutlaka başarması gerektiği fikri benimsendi. İlk Anayasa 1876 yılında kabul edilen kanun-i esasi olduğu ve bununda tek yapılan sivil anayasa olduğu çok ilgi çekici bir bilgi idi.
Yapılacak olan yeni anayasanın mümkün olduğu kadar büyük bir mutabakata dayanması gerektiği ortak kanaat olarak kayıt altına alındı.
Yeni Anayasa yapım çalışmalarına toplumun her kesiminden bütün gurupların katılabilmesi gerektiği geniş bir şekilde izah edildi.
Prof. Dr. Yavuz ATAR Anayasanın ilk üç maddesinin değiştirilip değiştirilmemesi konusunu masaya yatırdı. Anayasaya değiştirilmez maddeler koyma, temel insan haklarına ve Milli İradeye aykırıdır dedi. Ama bu demek değildir ki bu maddeler tamamen ortadan kalksın. Darbe yapanlar böyle maddeleri koyarlar, aslında değiştirilip değiştirilmeme hakkı halkın iradesinde olmalıdır. Cumhuriyet ve Laiklik gibi temel kavramlar toplumun olmazsa olmaz kabulleridir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Üniter bir devlet olduğu ve asla bu düşüncenin dışına çıkılamayacağı tespiti yapıldı. Güney Doğu Meselesi veya Kürt Meselesi ancak yeni bir Anayasa yapılması yolu ile çözüme kavuşur tezi ortaya atıldı.
Doç. Dr. Murat Yanık, Başkanlık sisteminin özelliklerini anlattı. Başkanlık sistemi nedir, yarı başkanlık sistemi nasıl olur. Başkanlık sisteminin yararları nelerdir. Başkanlık sistemi diktaya dönüşür mü sorusuna cevap aradı. Sonuna da Başkanlık sisteminin Türkiye için en iyi yönetim şekli olacağını savundu.
Doç Dr. Erdal Abdulhakimoğulları, parlamenter sisteminin Türkiye’de tecrübe geçirerek yerleştiğini anlattı. Seçim barajlarının ve partilere hazine yardımının hakkaniyet ölçülerine göre yeniden düzenlenmesi gerektiğini söyledi. Bu tespiti bütün salondaki dinleyenler alkışladı.
Darbelerin Türkiye’deki demokratikleşmeyi felç ettiğini ve darbecilerden hesap sorulması gerektiğinin tespiti yapıldı.
Dinleyenlerin sorularının cevaplanmasına geçildi. Emekli memur olduğunu söyleyen bir dinleyici Laiklik konusunda anayasaya herkesin kabul edileceği bir tanım yapılması gerekmez mi diye sordu. Yavuz Hocanın cevabını ben içtenlikle kabul ettim. Hoca, Laiklikle ilgi halk arasında herhangi bir anlaşmazlık olmadığını, anlaşmazlığın aydın geçinenler arasında olduğunu söyledi. Bende bu düşünce altı çizilmesi gereken bir tespit idi.
İkinci soruyu Çarşamba Kent Konseyi Başkanı Av. Sefa Temiz Bey sordu. Sorusu şöyleydi.
Partilerimizde liderlik sultası hüküm sürüyor. Partilerin yönetimleri Liderin iki dudağı arasında çıkacak sözlere bağlıdır. Böyle idare edilen partilerle sağlıklı bir anayasa yapılabilir mi? Cevabı yine Yavuz ATAR hoca verdi. Yavuz Hoca Sefa Beye hak verdi ama hemen peşinden de ekledi. “Bütün ileri demokrasilerde Liderler başrolü oynayan oyuncu gibidir, yinede yeni Anayasada yönetişimi parti tabanına yaymak gerekir” dedi.
Oturum Başkanı son soruyu sorma hakkını bana verdi. Ben ise soru sormadım şu tespiti yaptım.
Muhterem Hocalarım, bir tatil günü Türkiye’nin dört bir yanından gelerek bize unutamayacağımız bir bilgi ziyafeti verdiğiniz için Allah sizden razı olsun. Son olarak bende yeni Anayasa konusunda düşüncemi açıklayayım.
Türkiye’mizde iktidar partisi dâhil bütün partiler kendi Anayasa taslaklarını meydana çıkarmaktan imtina ediyorlar. Yeni Anayasa ile ilgili fikirlerini açıklamıyorlar. Oysa seçimlerden önce Anayasa taslaklarını açıklasalar ve bu seçimlerde o tasarıları tartışılsa daha iyi olmaz mı? Ben yeni, sivil bir Anayasanın yapılmasının çok zor olduğuna inanıyorum.Eğer Türkiye temel insan haklarına dayanan sivil ve modern bir anaysa yaparsa, Dünyada MARKA devlet haline gelir. İnsanı ön planda tutan bir anayasa yapmak, bizim için ikinci Kurtuluş savaşını kazanmak gibidir. Başarabilecek miyiz bilmiyorum.
Selam ve Dualarımla