Paylaşmak hayatta insanı en çok mutlu eden duygulardan biridir. Paylaşan insan paylaştığından daha çok mutlu olur eğer paylaşmayı bilirse. Eğer sende paylaşma ve yardımlaşma gibi güzel duygular gelişmemişse bilki insanlardan uzaklaşmaya başlamışsın demektir. Bunun bir adım sonrası kıskançlık. Sonra da başkalarının haklarına göz dikmeye kadar gider. Aşırı mal ve para düşkünlüğü olup çıkarsın. Bu hırs senin başını değirmen taşı gibi döndürür.
Eğer çocukluktan beri aldığın eğitim fakirlere yardımda bulunmak, bir başkasıyla bir şeyleri paylaşmak, yüreğinde sevgi, saygı, sorumluluk gibi güzel özellikler içerirse bilesin ki her geçen gün daha bir olgunlaşmaya ve 'iyi' insan olmaya gidiyorsundur. Bir toplumda paylaşma ne kadar iyi ve dengeli olursa toplumsal barışta o kadar iyi sağlanır.
Eğer zenginler, ihtiyacı olanları unutmaz ve onlara el uzatır, onların sıkıntıdan kurtulmalarına yardım ederse zengin ile fakir birbirine düşman olmaz. Fakir zengine kin beslemez, zengin fakire karşı malını koruma telaşına kapılmaz. Derler ki; 'İyilikten maraz doğar' Sakın bu söz iyiliğin mutlaka zararlı olduğu anlamına gelmesin. Burada anlatılmak istenen söz şudur: Kalbi ve niyeti bozuk bazı kimselere iyilik edince onlar yine kendi içlerindeki kötülük sebebiyle iyilik eden sen olsan bile sana da zarar verebilirler.
Kapana kısılmış bir vahşi hayvanı kapandan kurtardığın için onun sana zarar vermeyeceğini beklememelisin. Sen onu kurtarmak için bu iyiliği yaptığın gibi onun vahşi bir hayvan olduğunu da bilip kendini ondan korumanın yollarını aramalısın. 'Neyin var?' diye soranlara derin bir nefes çekip 'iyiyim çok şükür' diyen insanların neler yaşadığını tahmin bile edemezsiniz.
Hal hatır sorduğunuz zaman gerçekten sormalısınız ve gerçekten yardım edebileceğiniz kimseyle paylaşabileceğiniz bir imkanınız var ise paylaşmalısınız. Veren el alan elden üstündür derken bu güzel duygu ile getirilmektedir. Unutmayınız.