Bozdağ, 'Yakın bir tarihte faaliyete geçirmeyi planladığımız Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemeleri ile kuracağımız Yeni İlk Derece Mahkemeleri'nden dolayı ihtiyaç duyulan ilave personel ihtiyacını karşılamak amacıyla önümüzdeki günlerde 5 bin yeni personel alımı için ilana çıkılıp sınav yapılacaktır' dedi
Bozdağ, Bir ülkenin kanunlarının evrensel hukuka, insan onuruna ve demokratik standartlara uygun olmasının, o ülkeyi tek başına hukuk devletine dönüştürmeye yetmeyeceğini belirterek, “En iyi kanun, kötü uygulamacının elinde kötü sonuç, kötü kanun ise, iyi uygulamacının elinde iyi sonuç verebilir. Burada esas sorumluluk yargı mensuplarına düşmektedir. Tüm toplumun yargı mensuplarından beklentisi, kanunları doğru uygulamaları, hakkaniyet ve adalet ile kararlar tesis etmeleridir” dedi.
MEMNUNİYET ORANI
Türkiye İstatistik Kurumunun 2003 yılından itibaren ‘Yaşam Memnuniyeti Araştırması’ adı altında ülke genelinde çalışmalar yaptığını söyleyen Bozdağ, “Bu çalışmaya göre adalet hizmetlerinden memnuniyet oranının 2003 yılında yüzde 45,7, 2004 yılında yüzde 44,7, 2005 yılında yüzde 38,9, 2006 yılında yüzde 45,2, 2007 yılında yüzde 48,8, 2008 yılında yüzde 45,3, 2009 yılında yüzde 38,7, 2010 yılında yüzde 37,2, 2011 yılında yüzde 38,9, 2012 yılında yüzde 44,7, 2013 yılında yüzde 52,8 olduğu görülmektedir. 2013 yılı memnuniyet oranının yüzde 52,8’e yükselmiş olmasına rağmen, henüz hedeflediğimiz noktaya gelmiş değiliz, alacağımız daha çok mesafe bulunmaktadır. Hedefimiz, bu oranları daha da yukarılara çekmektir. Bu amaçla Bakanlığımız kapsamlı çalışmalar yürütmektedir. Yargıya güven ve adalet hizmetlerinden memnuniyet oranının artırılması için yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile yargının hesap verilebilirliği konularında, Anayasa ve yasalarda yaptığımız kısmi değişikliklerin arzu edilen neticeleri tam olarak vermediği açıktır. Bu nedenle yargıyı siyaset üstü bir konu olarak birlikte ele almalı ve Anayasa’nın yargıya ilişkin maddelerini birlikte yeniden yazmalıyız. Buradan bütün siyasi partilerimizi, Anayasa'nın yargıya ilişkin maddelerini uzlaşmayla değiştirmeye davet ediyorum" ifadelerini kullandı.
AİHM DAVALARI
AİHM’de Türkiye aleyhindeki davaları azaltmak için önemli adımlar attıklarını belirten Bozdağ, "Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını vatandaşlarımıza tanıyarak, AİHM’e müracaat etmeden önce bir iç hukuk yolu açtık. Böylelikle Anayasa Mahkemesi’nin bir anlamda AİHM gibi görev yapmasına imkan verilmiş, bunun sonucunda da AİHM’ne giden davaların sayısında önemli azalmalar olmuştur. Mahkemeye 17 Kasım 2014 tarihi itibariyle yapılan toplam bireysel başvuru sayısı 29 bin 126 olmuştur. Bu başvuruların 7 bin 357’si hakkında kabul edilemezlik kararı, 6 bin 092’si hakkında birleştirme, düşme ve ret gibi kararlar verilirken, 298 başvuru hakkında kabul edilebilirlik kararı verilmiştir. Kabul edilebilirlik kararı verilen başvuruların 261’i hakkında ihlal kararı verilirken, 37’si hakkında ihlal edilmeme kararı verilmiştir” diye konuştu.
Bozdağ şunları kaydetti:
“AİHM önündeki davaları azaltmak için attığımız diğer bir adım da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapılmış bazı başvuruların tazminat ödenmek suretiyle çözümüne dair kanun ile kurulan ve 2013 yılı Şubat ayından bu yana faaliyet gösteren İnsan Hakları Tazminat Komisyonu’dur.12 Kasım 2014 tarihi itibariyle Komisyona yapılan müracaat sayısı 6 bin 390’ı bulmuştur. Bunlardan 5 bin 275 dosya hakkında karar verilmiş, bu kararlardan sadece bin 310’u yargıya taşınmış, bunların bin 247’si yargılama sonucu reddedilmiş, yalnızca 26’sı kabul edilmiştir. Bu sonuç, Tazminat Komisyonu’nun verdiği kararların, hem vatandaşlarımızca kabul gördüğünü hem de mahkemece uygun bulunduğunu göstermektedir. Ayrıca Kamu Denetçiliği Kurumu’nun kurulması, insan haklarının korunmasına ilişkin standartlarımızı güçlendiren diğer bir adım olmuştur. Diğer yandan AİHM’in hak ihlali tespit ettiği konuların, AİHM içtihatlarına uygun hale getirilmesi maksadıyla 'İnsan Hakları İhlallerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planı' hazırladık ve Bakanlar Kurulu Kararı olarak yayımladık. Bakanlık olarak bu Eylem Planının uygulanmasını takip ve koordine ediyor, sonuçları Başbakanlığa rapor ediyoruz. Hükümetimizin yaptığı yasal değişiklikler, idari düzenlemeler ve uygulamalar sonucunda Türkiye, AİHM’de en fazla dosyası bulunan 2’inci ülke iken bugün 4’üncü sıraya gerilemiştir. 1 Kasım 2014 tarihi itibariyle İtalya 14bin 900 dosya ile birinci, Ukrayna 14 bin 650 dosya ile ikinci, Rusya 10 bin250 dosya ile üçüncü, Türkiye 10 bin 100 dosya ile dördüncü sırada bulunmaktadır"
5 BİN HAKİM VE SAVCI ALIMI YAPILACAK
Bozdağ, 2002 yılında hâkim ve savcı sayısının 9 bin 347 olduğunu, 17 Kasım 2014 itibariyle bu sayının 14 bin 532 olduğunu kaydederek, "2002’den bu yana hakim ve savcı sayımızda yüzde 55 oranında artış sağlanmıştır. Avrupa Konseyi, Adaletin Etkinliği Komisyonu (CEPEJ) raporuna göre Avrupa Konseyi ülkelerinde 100 bin kişiye düşen hâkim sayısı, ortalama yüzde 21,3, savcı sayısı ise 11,1’dir. Üstelik bu ülkelerin birçoğunda profesyonel olmayan hâkimler de bulunmaktadır. Ülkemizde 2002 yılında yüz bin kişiye düşen hâkim sayısı yüzde 7,5, savcı sayısı 4,5 iken hâkim sayısı bugün itibariyle yüzde 12’nin, Cumhuriyet savcısı sayısı ise yüzde 6’nın üzerine çıkmıştır. Görüldüğü üzere son on yılda hâkim ve savcı sayısı yüzde 55 artırılmış olmasına rağmen hâkim ve savcı sayısında Avrupa Konseyi standardını yakalamış değiliz. 2018 yılına kadar yapacağımız alımlarla standardı yakalamayı hedeflemekteyiz. Bu kapsamda bu yıl sonuna kadar 3 bin 500, 2015 yılı içerisinde de 5 bin kişi civarında hakim ve savcı alım sınavı yapılması planlanmaktadır” şeklinde konuştu.
5 BİN PERSONEL ALINACAK
Bozdağ, şöyle konuştu:
“Adalet hizmetlerinde görev yapan yardımcı personel sayısı da dönemimizde artış göstermiştir. Ceza İnfaz Kurumlarında görev yapanlar hariç olmak üzere personel sayımız 2002 yılında 26 bin 274 iken bu sayı bugün itibariyle 51 bin 155 olmuştur. Yakın bir tarihte faaliyete geçirmeyi planladığımız Bölge Adliye ve Bölge İdare Mahkemeleri ile kuracağımız, Yeni İlk Derece Mahkemeleri'nden dolayı ihtiyaç duyulan ilave personel ihtiyacını karşılamak amacıyla önümüzdeki günlerde 5 bin yeni personel alımı için ilana çıkılıp sınav yapılacaktır”
Mahkemeler teşkilatındaki bir diğer gelişmenin de ilk derece mahkemelerinin sayısındaki artış olduğunu ifade eden Bozdağ, "2002 Yılında adli yargıda 3.581 olan mahkeme sayısı 2014’te 16.084’e; idari yargıda 146 olan mahkeme sayısı ise 191’e yükseltilmiştir. Son on iki yılda mahkeme sayılarındaki artış adli yargıda yüzde 70, idari yargıda yüzde 31 oranında olmuştur" ifadelerini kullandı.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ
Yargılamanın hızlanması, adaletin gecikmeden zamanında tecelli etmesi için pek çok önemli adım atıldığını aktaran Bozdağ, "Önümüzdeki günlerde Bölge Adliye Mahkemeleri ve Bölge İdare Mahkemeleri (adli ve idari yargı istinaf) fiilen çalışmaya başlayacaktır. Hukuk davalarının yüzde 89’u, ceza davalarının yüzde 91’i ve idari davaların ise yüzde 81’i istinafta kesinleşecektir. İstinaf bir yandan yargılamanın hızlanmasını sağlarken, diğer yandan da Yargıtay ve Danıştay’ın gerçek anlamda bir içtihat mahkemesi olmasını da sağlayacaktır” diye konuştu.
CEZA İNFAZ KURUMLARINDA 155 bin 858 KİŞİ
17 Kasım 2014 tarihi itibariyle Türkiye genelindeki toplam ceza infaz kurumu sayısının 362 olduğunu dile getiren Bakan Bozdağ, “Son 12 yılda standartlarımıza uymayan 247 ceza infaz kurumu kapatılmıştır. 17 Kasım 2014 tarihi itibariyle ceza infaz kurumlarında toplam 155 bin 858 kişi bulunmaktadır. Bunun 133 bin 223’ü hükümlülerden, 22 bin 635’i tutuklulardan oluşmaktadır. Dünya genelinde hükümlü ve tutuklu oranı ceza adaleti sisteminin önemli bir parametresi olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde tutukluluk oranları 2001 yılında yüzde 54 iken bu gün itibariyle yüzde 14,5’e gerilemiştir. Avrupa Birliği’nde ise bu oran yüzde 22,9’dur. 2002 yılında 25 bin 407 olan ceza infaz kurumu personel sayısı 2014 yılında 49 bin 69 olmuştur. Personel sayısındaki artış yüzde 93,22’dir. Personel sıkıntısının giderilmesinde eskiye oranla mesafe kaydedilmiş olmakla birlikte halen ihtiyaç devam etmektedir. İhtiyacı gidermek için çalışmalarımız devam etmektedir" dedi.
DENETİM SERBESTLİK
Hükümlü ve tutukluların meslek ve sanatlarını koruyup geliştirmek veya onlara bir meslek ve sanat öğretmek, ürettikleri ekonomik değerleri pazarlamak için 243 ceza infaz kurumunda iş yurdu bulunduğunu belirten Bozdağ, iş yurtlarında 40’tan fazla iş kolunda faaliyet gösterildiğini kaydetti. 2013 yılında bu atölyelerde, 30 bin 914 hükümlü ve tutuklu ücretli olarak çalıştırıldığını söyledi.
Ceza infaz sistemimizdeki yeni bir uygulamanın da 'Denetimli Serbestlik Müessesesi' olduğunu söyleyen Bozdağ, "Denetimli Serbestlik alternatif bir ceza infaz sistemidir. 2005 Yılında yasası çıkarılan ve 2006’da fiilen uygulamaya konan Denetimli Serbestlik İnfaz Sistemi, ülkemizin her tarafına yaygınlaştırılmış olup 137 Denetimli Serbestlik Müdürlüğü eliyle yürütülmektedir. Denetimli Serbestlik uygulamasının başladığı 2006 yılından 17 Kasım 2014 tarihine kadar mahkemelerce verilmiş kamu yararına çalışma, eğitim kurumuna devam etme, madde bağımlılarının tedavisi, rehberlik hizmeti alma ve konutta infaz, belirli yerlere gidip gitmeme gibi 1 milyon 271 bin 360 denetimli serbestlik kararının infazı yapılmıştır. Halen denetimli serbestlik ve yardım merkezi şubelerince 287 bin 982 kararın infazına devam edilmektedir" ifadelerini kullandı.