Yağış rejimlerinde zaman zaman yaşanan düzensizliklerin uzun vadede değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Yusuf Demir, “2019 yılı başında yılbaşı itibarıyla değerlendirdiğimizde özellikle kış sonu ve nisan yağışlarında zaman zaman düzensizlikler gördük. Bu yağış rejiminin düzensizliği belli dönemlerde yağışın çok şiddetli ve ani düşmesi veya belli dönemlerde hiç düşmemesi gibi kendini gösterebiliyor. Tabii böyle bir düzensizlik, ister istemez özellikle tarımsal alanda, özellikle su kaynaklarının, yeraltı sularının beslenmesi anlamındaki riskleri de beraberinde getiriyor. Bizim ülkemiz açısından da bu risklerin devam ettiğini biz görüyoruz” açıklamasında bulundu.
“Türkiye su stresi yaşayan ülkeler içerisinde yer alıyor”
Prof. Dr. Demir, küresel iklimdeki değişimlerin su döngüsünü etkilediğini belirterek, “Önümüzdeki 20-30 yıl içerisinde dünyanın yüzde 40’ına yakın bölgelerde bu küresel iklimin etkisiyle beraber suyun da döngüsü ve belli bölgelerde suyun az olmasındaki özellikle orta kuşak dediğimiz Orta Doğu ve bizim içinde bulunduğumuz bölgelerde çok ciddi anlamda tehditlerin oluştuğunu görüyoruz. Türkiye bu bölgeler içerisinde en kritik konumda olan ülkelerden bir tanesi. Çünkü dünyanın özellikle su kaynakları açısından sınıflandırmasına baktığımızda bir ülkenin su fakiri sayılabilmesi için kişi başına düşen su miktarının bin metreküpün altında olması lazım. Türkiye’de ise bin 300 metreküp civarında. Yine bu konuda dünyanın belirlediği standart, bin 700 metreküpe su stresi yaşayan ülkeler diyor ki Türkiye su stresi yaşayan ülkeler içerisinde yer alıyor” ifadelerini kullandı.
“Tarımdan başka kalkınma noktamız yok”
OMÜ Ziraat Fakültesi Öğr. Üy. Prof. Dr. Yusuf Demir, “Önümüzdeki yıllardaki bu sürecin daha iyi kontrol edilebilir, daha iyi denetlenebilir olabilmesi için toplumumuzun ve bizim bu sürece hazır olmamız lazım” diyerek sorunlara çözüm önerilerini 5,8’lik İstanbul depremi örneği üzerinden aktardı. Türkiye’nin tarım ve tarıma dayalı sanayiden başka kalkınma yolu olmadığını ifade eden Prof. Dr. Yusuf Demir, “Son bir haftadır Türkiye’de tartışılan konu, ‘neden tedbir almadık, ne yapmalıyız’ gibi sorular. Peki, biz felaketi yaşadıktan sonra mı bunu tartışmalıyız? Hayır, biz felaketleri yaşamadan önce bunları tartışmalıyız ki çözümlerini üretmeliyiz. Dolayısıyla Türkiye’de de önümüzdeki süreçte karşımıza çıkabilecek yağış rejimlerinin değişimlerin etkisine bağlı olarak, meydana gelebilecek kuraklık, tarımsal verim düşüşü veyahutta ani meydana gelebilecek sel gibi felaketlere karşı bugünden alınması gereken yerel ve ulusal bazdaki tedbirler ne olmalı, kamuoyu nasıl bilgilendirilmeli sorularının cevaplarını hep birlikte oturup tartışmalıyız, almalıyız, kamuoyuna da bunu aktarmalıyız. Çünkü bu ülkenin tarım veya tarıma dayalı sanayiden başka kalkınabilecek bir noktası yok. Onun için o alanda yapılması gerekenleri ve gerekli tedbirleri hızlı bir şekilde alarak artık topluma yansıtmamız lazım. Çünkü orada alacağınız iyileştirmeler, şehirlerdeki yaşamımızı, sosyal yaşamımızı, kültürel yaşamımızı, ekonomik yaşantımızı etkileyecek. Dolayısıyla tarım deyip geçmeyeceğiz tarımdaki her gelişme hepimizi yakından ilgilendiren bir olay. Onun için bu noktada duyarlı toplum oluşturmak zorundayız” şeklinde sözlerini sonlandırdı.
Prof. Dr. Demir: “Suyu doğru kullanıp geleceğe taşıyabilmeliyiz”
Prf. Dr. Yusuf Demir, Türkiye’nin küresel iklim değişimine bağlı su döngüsünden etkilendiğini ifade ederek, “Suyu doğru kullanıp geleceğe doğru taşıyabilmeliyiz” dedi.