“Kadına şiddetin asıl sorumlusu insanımızı milli ve manevi değerlerden koparan eğitim politikasıdır’” diyen Nurcan Hatice Bektaş sözlerine şöyle devam etti, “Nesilleri yetiştirme, topluma yön verme mesuliyeti olan kadına, 8 Mart'ı Dünya Kadınlar Günü olarak hediye etme lütfunda bulunan sistem, kaybedilen ve reddedilen değerlerin oluşturduğu boşluğu kendisinin kontrol edeceği günler icat ederek dolduruyor. Biz kadını baş tacı eden Allah’ın kıymetli bir emaneti olarak gören ve inanan bir medeniyetin mensuplarıyız. Dünya milletler tarihine baktığımızda şahit olacağımız gerçek şudur. İslam medeniyeti kadar kadını yücelten ve haklarını iade eden koruma altın başka bir medeniyet yoktur. 8 Mart’ın tüm dünya kadınlarının sosyal ve ekonomik haklarının dile getirilmesinde ve bu hakların savunulmasında temsili bir vazifesi vardır. Her yıl aynı gün kadın haklarıyla, kadına uygulanan şiddetin önlenmesi, kadının istismarı gibi konular masaya yatırılır tartışılır. 9 Mart sabahı her şey kaldığı yerden devam eder. Bizler şu soruyu soruyoruz; Nasıl oluyor da bunca zamandır kadın merkezli sorunlara çare bulunamıyor?
Kanaatimize göre sorunun tespit edilmesine rağmen, etkenleri ve çözüm yolları alakasız mecralarda aranıyor. “Sorun eğitimsizlik” şeklinde teşhis konuluyor. Kadınların eğitimi konusunda en etkili unsur; Evindeki televizyonlar iken, sabah ve akşam programlar, diziler oluyor. İşlenen konulara bakınız, “aile içi şiddetin erkeğin işsiz oluşu ve evinin ihtiyaçlarına cevap veremeyişi yatıyor.” Bu sorunu kadının üzerinden çözemezsiniz. Saadet Partisi kadın kolları olarak bizler bu sorunların kat’i çözümünün ahlak ve maneviyat ile donatılmış bir eğitim sisteminden geçtiğine inanıyoruz. Merhum Liderimiz Necmettin Erbakan hocamızın değimi ile, “Ağacın dallarındaki tozları temizlemek yerine kökü kuvvetlendirmeliyiz”
Geçici çözümler bulmaya çalışırken kesin çözüm için de hızlı adım atılmalıdır. Bunun için;
1. Sadece kadının değil tüm toplumun şiddetten korunması amaçlanmalıdır.
2. Şiddet içerikli film, dizi ve çizgi filmler revize edilmelidir.
3. Kanun uygulayıcıların alanların da eğitimli, donanımlı ve liyakatli olmalarına dikkat edilmeli ve yaptıkları sürekli kontrol edilmelidir.
4. Avrupa birliği uyum yasaları doğrultusunda değiştirilen, kadınların lehineymiş gibi görünen ama aslında aleyhinde olan maddeler değiştirilmelidir.
5. Ceza hukukunda ki zina’nın kaldırılması kadınların mağduriyetini artırmıştır. Bununla beraber medeni kanunda boşanma sebebi olmaktan çıkarılmadığı için aile temelinden sarsılmaktadır. Zina ceza kanununda yeniden suç olarak yer almalıdır.
6. İdare hukuku yönünden de ailenin korunması gerekmektedir.
7. Kadına karşı her türlü ayrımcılığın önüne geçilmelidir.
Bu değerlendirmeler ile birlikte; Kadınlarımızı memleketin idaresinde söz sahibi olabilecek hale getirip, kadınların demokratik yollar ile sözlerini söylemelerinin ne kadar önemli olduğunu bu vesile ile vurguluyor, kadına en kıymetli payeleri veren, kadını siyaset yoluyla hakkını aramaya davet eden ve bu zemini oluşturan siyasi parti genel başkanı liderimiz merhum Necmettin ERBAKAN hocamıza da cenab’ı hak’tan rahmet diliyoruz.
Daha iyi yemek, daha iyi giyinmek ve daha iyi yaşamaktan başka hedefi olmayan, narsist, bireyselci insana sunulan kadın, maalesef cinsel bir meta, ticari bir unsur olmaktan kurtulamamıştır. Kadının bedeni tüm sektörlerde reklam aracı olarak kullanılmakta, bu acımasız ve aşağılık kapitalist ekonomik düzen adeta tüm zihinlerde bunun normalleşmesini sağlamaktadır.
Kişi yaşam sürecinde aileden, okuldan, çevreden etkileşimi ile şiddeti öğrenir. Yazılı ve görsel medya bu öğrenme sürecini hızlandırmaktadır. Bu bilgilerin ışığında şiddet mağduru kadınların gerçek failleri; insanımızı milli ve manevi değerlerden koparan, bireyselleştiren, bencil ve hedefsiz yapan, sadece tüketen, hevası ile hareket eden, yerim-içerim-dilediğimi yaparım felsefesini dayatan kapitalizm ve aynı hedefe yönlendiren, dünyevileşmeyi gaye edinen eğitim sistemidir. Milletimizin inancına uygun olmayan değerlere sahip, kopyala- yapıştır eğitim sistemimiz, ‘Önce Ahlak ve Maneviyat’ demeden bu sorulara çözüm bulunamaz.
Ülkemizdeki eğitim seviyesi, yükselmesine rağmen kadına uygulanan şiddetin oransal büyümesi de bizi kaygılandırmaktadır. Anlaşılmıştır ki şiddete, sadece diploma ile çözüm bulmak, yeterli değildir.
Çözümü; kadının, ailedeki ve toplumsal hayattaki yerine ait zihniyetin, kadına yönelik bakış açısının, Efendimizin bize bildirdiği referanslar çerçevesinde değiştirilmesinde görüyoruz. Veda hutbesinde Efendimiz(sav); ‘Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet etmenizi ve bu hususta Allah’a karşı sakınmanızı tavsiye ederim’ demiştir. Sizin hayırlınız, ailesine ve eşine en hayırlı olanınızdır’ diyerek kadına İslam’daki uygulama ve bakış açısını ifade etmiştir. Toplumsal seferberlik ile ahlaklı insan olmanın, erdemli olmanın insana, canlıya hatta eşyaya saygılı olmanın gereği anlatılmalı, dünyayı, insanları, kadınları tüketmek yerine ‘emanet olduğu’ bilinci inşa edilmeli ve korunmalıdır.
Emperyalist sistemlerin icat ettiği bu günde; Kuzey Afrika'da, Myammar'da, Arakan'da, Doğu Türkistan'da, Suriye'de insanlık dışı uygulamalara maruz kalan mazlum halkların kadınlarını verdikleri mücadeleden dolayı kutluyor, bugünün onlar için Dünya İnsanlık Günü olmasını diliyorum.” şeklinde konuştu.
HABER: Nurhan GÜZEL