Glisemik indeks bir besinin vücuda alındıktan sonraki kan şekerini yükseltme kapasitesidir. Glisemik indeksi yüksek besinlerin kan şekerini hızlı yükselttiğini ve glisemik indeksi düşük besinlerin ise yavaş yükselttiğini ya da dengede tuttuğunu belirten Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Yalın: “Sağlıklı kilo vermek ve sağlıklı kilomuzda kalarak, dinç ve hayat dolu ve enerjik yaşamak istiyorsak, düşük glisemik indeksli karbonhidratları ve bozulmamış yağlar tüketilmeli. Klinik çalışmalar sonucu düşük glisemik indeksli yiyeceklerle beslenmenin iştahı kontrolü ettiği, diyabet hastalarının şeker kontrolünü kolaylaştırdığı ve kalp damar hastalıklarını önlediği gösteriliyor” açıklamasında bulundu.
Eşit miktarda karbonhidrat ve kalori içerseler de farklı gıdaların glisemik indekslerinin farklı olduğunu vurgulayan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Yalın “Yüksek glisemik indeksi olan gıdalar hızla sindirilir ve bağırsaktan hızla emilir, bu da kan şekeri düzeyinde büyük dalgalanmalara yol açar.
Düşük glisemik indeksli beslenmenin Tip 1 ve Tip 2 diyabeti olan hastalarda kan şekeri üzerine olumlu etkileri var. İştahı kontrol altına alıp acıkma süresini uzattıkları için kilo kontrolü de sağlarlar. Düşük glisemik indeksli beslenme insülin düzeylerini ve insülin direncini de azaltır. Harvard Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada diyabet ve koroner kalp hastalığının günlük beslenmenin glisemik indeks içeriği ile yakından ilişkili olduğu gösteriliyor” dedi.
Meyveler olgunlaştıkça glisemik indeksi artar
Bir gıdanın glisemik indeksi 55’ten küçük ise düşük, 56-69 ise orta ve 70’ten büyük ise de yüksek glisemik indeksli kabul edildiğini vurgulayan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Dr. Serap Yalın “Sağlıklı beslenme için önerilen düşük glisemik indeksli gıdalardır. Rafine şeker ve beyaz ekmek yüksek glisemik indeksi, sebze ve tam tahıl ise düşük glisemik indeksli besinlere örnektir.
Doğada bulundukları haliyle tüketilen gıdalar düşük glisemik indeks değerlere sahipken, rafine ve işlenmiş gıdalar daha yüksek glisemik indeks değerlerine sahiptir. Gıdanın pişirilişi, işlenişi, kabuklu olup olmaması ve beraber tüketildiği diğer gıdalar da glisemik indeksi etkiler. Beraber tüketilen yağ, lif ve asit gıdanın glisemik indeksini düşürür.
Makarna gibi nişasta içeren gıdaların pişirme süresi uzadıkça glisemik indeksleri artar. Meyveler olgunlaştıkça glisemik indeksleri artar. İncir, muz, karpuz, kavun ve üzümün glisemik indeksi diğerlerine oranla daha yüksektir ve daha çabuk acıktırırlar. Elma, armut ve şeftali gibi meyveler ise glisemik indeksi düşük olanlarıdır. Glisemik indeksi yüksek olan meyvelerin tüketim miktarı iyi ayarlanmalı” açıklamasında bulundu.
Bir gıdanın glisemik indeksinin düşük olması sağlıklı olduğu anlamına gelmez
Bir gıdanın glisemik indeksinin düşük olmasının onun sağlıklı bir gıda olduğu veya sürekli olarak bol miktarda tüketilmesi anlamına gelmediğini vurgulayan Dr. Serap Yalın “Örneğin, patates cipsi, yulaf ezmesi ve bezelyeye göre daha düşük glisemik indekse sahip olmasına rağmen yulaf ezmesi ve bezelye patates cipsine göre çok daha besleyici ve sağlıklı.
Glisemik değerlerine göre yerfıstığı elmaya göre çok daha sağlıklı bir seçenek gibi görünmesine rağmen içerdikleri kalorilere bakılırsa durum tam tersi. Dengeli beslenme planını oluşturan yağ içeriği düşük, işlenmiş gıda miktarı az (tam tahıl, meyve, sebze ve yağsız süt ürünleri) besinlerin çoğu düşük glisemik indeks değerine sahip olduğundan kilo vermek için iyi seçenekler. Ancak sağlıklı beslenme sadece glisemik değerlere dayandırılmamalı, diğer faktörlerden (kalori, yağ, lif, vitamin, mineral vb) de göz önüne alınmalı” dedi.