Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Serkan Şen’in verdiği konferansa katılım yüksek oldu.
Açılış konuşması yapan Türk Ocakları Samsun Şube Başkanı Prof. Dr. K.Tuncer Çağlayan, “Belediyelerin yer adlarının yaşayan halkın kültürünü, aidiyetlerini ifade ettiği için büyük öneme sahiptir. İlerleyen yıllarda stratejik bir değere sahip olacaktır. Yer adlarından o beldenin hangi kültüre ait olup olduğu tartışmaları çıkacaktır. Samsun’u yönetecekler Samsun’un tarihi isimlerine sahip çıkmalı, tartışmalı isimleri Samsun’a mahal etmemeli” dedi.
Açılış konuşmasının ardından Doç. Dr. Serkan Şen, “Samsun’da yerleşim yerlerinin öncelikle boy adlarını esas alarak verildiği görülmektedir. Bu durumu pek çok Anadolu şehrinde gözlemlemek mümkündür. Dikkat çeken bir başka husus ise şıh, şeyh, baba, dede, hacı, fakı, kadı gibi dini nitelikteki adlardır. Veriler Anadolu’nun Türkleşme sürecinin Samsun’da da işlediğini göstermektedir. Yesevi dervişleri yerleştikleri beldeleri mamur etmişler, zaviyelerle ticari hayatı canlandırmışlar böylelikle cazibe merkezi olan kent, Türk boylarının akınına uğramış. Çocuklarımıza vereceğimiz adların, ya çağrıştırdığı kişi veya nesne güzel olmalı ya da manası güzel olmalıdır. Biz Bekir adını manasına bakarak vermeyiz. Hz. Ebu Bekir’e hürmeten veririz. O nedenle bu konularda hassas olunması gerekir” diye konuştu.
Doç. Dr. Serkan Şen, şunları söyledi: “Samsun’da başta köy adları olmak üzere yerleşim birimi adları incelendiğinde buranın tam bir Türk şehri olduğu gerçekliği ortaya çıkar. Şehrimiz Türkleşme ve İslamlaşma sürecini tamamlamış bu meseleye noktayı koymuştur. Bu toprağın dili ‘Ben hafızamdan Amisos’u sildim’ diyor. Bir de değiştirilen yer adları meselsi var. Bu uygulama yanlıştır. Öz güvenden yoksundur. İttihatçılarla beraber başlamıştır. Osmanlının böyle bir derdi olmamıştır. Ve bu doğru tutumdur. Lakin son dönemde değiştirilen yer adları konusunda keser hep başka hesapları olanlara çalışıyor. Pekala değiştirilen öz Türkçe yer adlarının peşine kim düşecek. Osmanlı dönemi kayıtlarından okuyorum: Koymat: Bafra ve Samsun kazaları (Canik Sancağı), Yörükan taifesinden diyor. Biz bunu değiştirdik Toybelen yaptık. Ne ad verme ilkelerimize uyuyor ne köyün yapısına. Cahilliğimiz köyde isim boyutundaki Türk damgasını kendi elimizle silmemize yol açmış. Badırlı’yı Ataköy yaptık. Atatürk adını yaşatacak onca vesile varken tuttuk Beydilli’ boyundan gelen bu sözcüğü attık. Bilerece’yi (Beylerce) attık Şenyurt yaptık, Killik’i Sarayköy, Afanlı’yı Sarıtaş, Ökse’yi Kutlukent, Güdeli’yi Ovabaşı, Türnük’ü Yaylaçatı yaptık. Bu örnekleri kat kat çoğaltabiliriz. Şimdi ben buradan Norşin’e geri dönelim diyen devlet büyüklerimize sesleniyorum Türk’ün adlarını geri verme konusunda da aynı hassasiyet gösterilecek mi? Samsun’un Osmanlı öncesinde başlayan Türkleşme süreci, Osmanlı’yla beraber büyük mesafeler kat etmiş, Balkanlar ve Kafkaslardan çekilen nüfusla beslenmiş, Lozan neticesinde gerçekleşen mübadele ile son şeklini almıştır. Her şehirde olduğu gibi Samsun’da da kendini azınlık olarak değerlendirenler bulunabilir. Lakin Türk kimliği açısından bakıldığında Samsun kozmopolit bir şehir değildir.”