Yeni Akit yazarı Prof. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı, “Fethullah Gülen olsam”başlıklı yazısında dikkat çeken ifadeler kullanmıştı.
Türbanı nedeniyle Meclis'te tartışma yaratan eski Refah Partili Merve Kavakçı’nın ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Ravza Kavakçı’nın babası olan Prof. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı, yazısında Fethullah Gülen’in Türkiye’ye dönmesini istedi. Bununla da yetinmeyen Kavakçı, FETÖ için de “Bence bu teşkilat aslî hizmetine dönmeli ve saf ve temiz mensuplarının güzel duygularına bağlanmalıdır” önerisinde bulundu.
15 Temmuz’da hayatını kaybeden onlarca insanı yazısında anmayan Kavakçı, Fetullah Gülen’in “Yanlış yaptık, tevbe, hem de tevbe-i nasuh ile tevbe ediyorum” diyerek affedilmesini tavsiye etti. Kavakçı yazısında “Türkiye’ye dönünce ve iktidar ile iyi münasebetlerini tesis edince, eminim, ona muamele de iyileşecek, böylece dış güçlerin tesirinden uzak olarak hayatının son günlerini yurtta geçirecek” ifadelerini kullandı.
Yani açık açık 'Gülen özür dilesin tevbe etsin son günlerini Türkiye'de geçirsin’ demek istedi.
Sizce Yusuf Ziya Kavakçı bu açık sözlülüğünün cesaretini nereden almaktaydı?
Böyle bir yazıyı kaleme almasının zamanlaması, erken seçim kararının zamanlamasıyla ilişkili mi?
Kesinlikle danışıklı dövüş olduğunu düşünüyorum. AKP’nin propaganda yöntemlerinden bir tanesi de kiralık kalemşorlarıyla kamuoyunu yoklamaktır.
Yusuf Ziya Kavakçı hakkında AKP Genel Başkanı Erdoğan tek bir cümle kurdu mu?
-Hayır!
Yusuf Ziya Kavakçı’nın terörist elebaşısı Fetullah hakkında dile getirdiği olumlu fikirleri muhalefet gazetesinde bir yazar yazsaydı, aynı şekilde sessizlik olacak mıydı?
-Hayır!
Böylesine bir dönemde basit bir köşe yazarı böylesine hadsiz bir yazıyı kaleme alamaz. Güvencesi, cesaret aldığı bir dayanağı yoksa bu yazının bir suç teşkil ettiğini bilir.
Ben bu hadsiz yazının kesinlikle AKP talimatıyla kamuoyu yoklaması amacıyla yazdırıldığı tezini güçlü buluyorum.
24 Haziran’da seçim var.
24 Haziran’a giderken dalga dalga esen bir Meral Akşener rüzgarı var.
Erdoğan yorulduğunu tükenmiş heyecanıyla ister istemez belli ediyor.
Bence de yoruldu, aldatılmaktan, yanılmaktan, yanlış yapmaktan yoruldu.
Ancak bunu kabullenecek bir tıynet de olmadığını bilmekteyiz.
*
Neyse, FETÖ konusunda Akit yazarının yaptığı güzellemeye döneceğim.
Biraz şahsıma gelen istihbarat verileri üzerinden “YORUM/TAHMİN” yapacağım…
24 Haziran seçimine giderken AKP lehine bir FETÖ gelişmesi olabilir.
Bu gelişme iki türlü olabilir.
Birincisi Fetullah Gülen, Yusuf Ziya Kavakçı’nın yazısında saçmaladığı gibi af dileyerek, pişmanlık duyduğunu ifade ederek yargıya teslim olur. Erdoğan’a olan bağlılığını dile getirir. Bu şekilde AKP’nin ideolojik tabanına yabancı olmayan örgüt mensuplarını, sempatizanlarını AKP lehine konsolide ederek tekrar AKP’ye destek vermelerini sağlar.
İkinci olarak ABD, Öcalan örneğinde olduğu gibi seçim arifesinde Fetullah’ı Türkiye’ye teslim ederek AKP’nin seçim çalışmalarına katkıda bulunur.
Bu seçenek gerçekleştiği takdirde Erdoğan’ın “Başkanlığı verin, idamı getirelim! İdamı getirince bu teröristi infaz edelim!” söylemi üzerinden kampanya yürüteceği aşikârdır.
FETÖ her ne kadar CIA’nın uzun yıllar yatırım yaptığı bir oluşum olsa da, ABD 16 yılda AKP sayesinde Türkiye’de açtığı alanın Türk milli unsurları tarafından desteklenen Meral Akşener dalgasıyla kapatılmasına müsaade etmek istemeyecektir.
*
Aynı zamanda Erdoğan’ın geçtiğimiz günlerde bir miting konuşmasında değindiği bir konuya dikkat çekmek gerekir. Uzun zaman sonra Fetullah’ın Türkiye’ye getirilip yargılanmasından bahseden Erdoğan’ın cümle arasına sıkıştırdığı bu çıkışı da manidardır. Eğer bu söylemin tonu ilerleyen günlerde yükselirse ikinci seçenek üzerinden ABD planı işlemeye başlamış demektir.
Bekleyip göreceğiz.
Allah Türk Devleti’ni ve Türk Milleti’ni korusun!