SEÇİMLER; AH BU SEÇİMLER!

Hasan TOPUZ

 

 

 

            Seçim gününe doğru geri sayım başlayınca, partilerde tansiyon yavaş, yavaş yükselmeye başlıyor. Birkaç gün sonra büyük mitingleri de başlayınca ortalık daha da kızışacak. Vaatler havada uçuşmaya başlayacak. Parti liderleri bol keseden atmaya başlayınca kantarın topuzunu kaçırırlar. Birbirlerine laf yetiştirmeye, ağır hakaretlere varan sözler etmeye az bir zaman kaldı. Seçim günü yaklaştıkça liderler birbirlerini takip ederler. Menzile yaklaştıkça meydanlar kimin ne olduğunu söyler. Kentten kente adam taşımalar, bedava otobüsler, seçmene erzak dağıtmalar daha neler, neler. Bu işlerin şampiyonları iktidar partileridir. Çünkü kasanın başında oturdukları için her türlü maddi imkân dağıtma gücüne sahiptirler. Muhalefettekiler vaat ederler, iktidardakiler ise dağıtırlar. Hani bir zamanlar iki anahtar veriyorum diyenler yok mu idi? Hele 1991 seçimlerinde adını bile anmak istemediğim biri, Manisa cumhuriyet meydanında tütüne kim ne verirse onun beş lira üstünde vereceğim diye açık artırmaya çıkarmamış mıydı?

            Muhterem okuyucularım.

            Sakın sizde partilerin abartılı seçim vaatlerine kapılmayın. Şunu unutmayın seçimler esnasında en güvenilir politikacının sözlerine bile temkinli yaklaşmalısınız. Çünkü seçimler siyasetçiler için varlık yokluk mücadelesidir, ölçüyü kaçırabilirler. Partilerin vaatlerine uyupta hayaller kurmaya kalkmayın; üzülürsünüz. İş hayatınızı seçim vaatlerine göre ayarlamaya kalkarsanız yanılırsınız. Diğer önemli mesele ise, seçimin gergin atmosferine kapılıpta sizde ölçüyü kaçırmayın. Sohbetlerde arkadaşlarınızı incitecek sözler söylemeyin pişman olursunuz. Şöyle düşününüz, seçimler gelir geçer yine biz bize kalırız. Tuttuğum parti kazanırsa iyi olur ama kazanmasa da dünya batmaz.

 

            Seçimlere iki ay kala partiler kendilerini futbol maçına çıkmış gibi görürler. İyi oynayayım da seyirci beni beğensin demezler maçın sonucuna konsantre olmuşlardır hep onu düşünürler. Bazı seçimler vardır ki sonucunu önceden kestiremezsiniz. Ben şahsen o tür seçimleri çok yaşadım. Bana öyle geliyor ki bu seçimlerin sonucu aşağı yukarı belli gibi. Bunu Türkiye’de en katı muhalifler bile biliyor. Sabih Kanatoğlu bile diyor ki “aman üç yüz otuz’un üzerine çıkmasınlar, anayasayı değiştirirler çok tehlikeli olur.”

            Adayların ise ilk seçilecek sırada olanları çok rahat bir seçim geçirirler. Listenin kritik bir yerinde olanların üstüne bütün yük biner. Ev, ev hane, hane dolaşmak zorundadırlar. Seçime kadar büyük bir heyecan taşırlar.

            Seçim atmosferine girince hava tamamen değişir. Bütün partilere sorunuz akla ziyan cevaplar alırsınız: Barajı bile aşacağı şüpheli olan bir parti yetkilisine sorarsanız tek başına iktidara geliyoruz der. Yüzde bir alan bir parti, inşallah barajı aşacağız der ve buna inanmak ister. İktidar partileri ise oylarımızı ikiye katlayacağız der. Siz onların bu sözlerine içten içe gülersiniz ama işin doğası böyledir. On Yıl önce Büyük Birlik Partisinin ilçe Başkanı idim. Belediye başkanlığı seçimlerinde aday gösterdik. Sokak, sokak dolaşıyoruz, kimseden aşağı kalmıyoruz. Seçmenler ve partiler soruyorlar, “hocam kazanacak mıyız” ? Ne cevap verebilirim? Kazanamayız desem partililer bile oy vermeyecek. Kazanacağız diyorum, çok ümitliyiz diyorum. Seçimin sonunda 400 oy aldık. Ne alacağımızı tahmin ediyorduk ama başka türlü konuşamazdık seçim doğası öyle götürüyor.

            Seçimlerde propaganda havasına giren partiler öyle havaya girerler ki, adeta bir varmış, bir yokmuş diye başlayan masallar anlatırlar. İktidar Partilileri, kalkındık uçuyoruz, başımız göğe değdi şarkıları söylerler. Muhalefettekiler ise “yandık, bittik kül olduk” feryatları ile ortalığı toza dumana katarlar. Hakikat bunların hiç birisi değildir. Hakikat; harama el sürmeden Allah’ın ipine sarılarak yaşamaktır.

            Partiler kendilerinden başka herkesi yerin dibine bastırırcasına eleştiriyorlar. Kendilerine fiske bile kondurmaya tahammül edemiyorlar. Oysa sen kimsin, bu âleme hangi insanlık mesajı veriyorsun.  Hedefe varmak için her türlü haramı mübah kabul ediyorsun.  Güçlü olduğunu söylüyorsun hak benim diyorsun. Oysa hakkın, haklı olanın olduğunu çok iyi biliyorsun.

            Sevgili Dostlarım;

            Seçimlere doğru gün saymaya başladık. Bu da gelir geçer diyoruz. Gönül ister ki seçim yarışına başlarken her parti aynı şartlarda yarışa başlasın. Yüz de on barajının gaddarca uygulandığı bir seçim adil seçim sayılır mı? Devletin verdiği trilyonlarca lira para  ile seçime hazırlanan partililerle, evdeki çocuğunun süt parası ile seçime giren partililer arasında ki yarış adil bir yarış mıdır? On iki eylül Anayasasını çöpe atıp yeni bir anayasa yapmadıktan sonra içinde bulunduğumuz kaos devam edecektir.

            Zamanın ve çağın ruhunu okuyamayan siyasetçiler azaldıkça güzel yurdumuz ileri ufuklara doğru daha hızlı yol alacaktır. Seçimlerin Türk Milletine hayırlar getirmesi dileğimle…

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.