Mayıs ayında KATO Dağında ki operasyon da Şehit verdiğimiz Özel Harekat Polisi Mesut Yılmaz'la aynı çatışmadan yaralı kurtulan ve o halde arkadaşının cenaze törenine gelen Yusuf Şeker yeğenimin düğünü vardı.
O vesile ile hafta sonu mecburen şehir dışındaydım.
Düğün esnasında Onun mutluluğu tarif etmek imkansız.
O gülüp oynarken bir ara gözlerine baktım.
Gözlerin de sanki düğünde bedeni vardı ama yüreği dağlar da gezen mesai arkadaşlarında olduğu okunuyordu.
Düğününün hemen ardından geri tehlikeli o görev yerine döneceği görülüyordu.
Bizim için mesele devlet olunca, her şey düğün, eğlence zaten...
Onun zayıf görünen ama bir o kadar da çelik gibi vücudu her zorluğa karşı hazır olduğunu gösteriyordu.
Her neyse düğünümüzü hayırlısı ile tamamlayıp dönerken Çakallı' da Kelin yeri isimli menemenciye uğradık.
İçeri girdiğim de meslektaşım İsmet Aktaş, (ki o da benim gibi eski bir İHA çalışanıdır) ile karşılaştık.
Selamlaştıktan sonra buyur etti.
Ailemi bir kenara bıraktım daldık koyu sohbete...
Sohbet önümüzde ki günlerde gerçekleştirilecek Olimpiyatlardan açıldı.
Olimpiyatların Samsun' da yeterli tanıtılmadığından, tanıtımı özel bir firmanın ihale ile üstlendiğinden dem vurduk. Tanıtımın yetersizliğinin aslında nedenlerini de belliydi.
Her neyse;
Bakan Çağatay Kılıç, sık sık yakın çevresine yerel basının kendisi ve görevliler kadar olimpiyatların önemine değer vermediğinden yakındığı dile getirildi.
İnanın bizde Samsun için büyük fırsat olan bu Olimpiyatın, haber ve reklamlarının öncelikle geniş geniş yerel medya da yer alması taraftarıyız.
Ancak, olimpiyatların reklam ve haberleri vs vs her şeyi ihale ile bir şirkete verildiği fakat onların beceriksizliği veya vurdum duymazlığından kaynaklandığı iddia edildi. Bu konunun da yerel basının sıkıntısı değil, bakanlık ve ihaleyi üstlenen firmanın sorunu olduğu konuşuldu.
Her neyse; o konudan nasıl olduysa hemen siyasete döndü sohbet.
Gündem de olan Adalet yürüyüşünün doğru olup olmadığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın FETÖ / PDY, PKK, YPG, PYD gibi Terör Örgütlerinin soruşturmasında ne yapması gerektiğini falan sordu yanımızda ki arkadaş. O arkadaşın ismi bizde kalsın şimdilik.
İşçisi, memuru, köylüsü, şehirlisi, esnafı, çiftçisi velhasıl herkes FETÖ/PDY, PKK vs terör örgütleri ile mücadele, yargıya olan sadakat ve güven konularını sorgular olmuş.
Adalet Yürüyüşünün haklı ya da haksızlığından çok asıl amacının önemli olduğunu belirttikten sonra,
Yargıya güven konusunda kendilerinin de eskisi kadar güvensizlik duymaya, siyasi ve büyük işadamlarının yargıyı etkisi altına aldığına inandıklarını dile getiriler.
Bu arada elbette ki Kılıçdaroğlu'nun Adalet Yürüyüşüne tepkisini de sürdürdü.
Haklı - Haksız muhabbetini bırakıp, yargı, FETÖ mücadelesi konularında devletin sağlam adımlar, hamleler atması gerektiği inancını bir saate yakın konuştuk.
Bu arada arkadaş Samsun'un en zengin işadamlarından olduğu ve FETÖ ile birlikte olan, AK Partiyi AKP'leştirenlerin tezgahları ile tüm malını kaybederek iflas ettiğini açıklayan biriydi...
Sohbet sona ermiyordu ama artık kalkmak gazeteye ulaşmak zorundaydık ve vedalaşıp ayrıldık. Gelirken yollarda ki hummalı(!) çalışmayı görünce bir kere daha aklım Olimpiyatlara takıldı. Bu çalışmalar yetişir mi? Muamma...
Hele bu sıcaklarda ki çile, trafik keşmekeşliği güneş ışınları gibi yakıyorken insanların son biraz zor düşüncesini itti ama yetişecek inancımız tam.
Samsun da olimpiyat yapılacak ya! Acaba diyorum. Olimpiyatın haber- reklam işi ihalesi alan firma maskot Çakır ve diğer haberleri yerel basın ile yaygın basına hangi şartlarda, kimlerle paylaşıp Samsun'un adını dünyaya duyuracak veya duyurabilecek mi? Bu ihaleden zengin mi olacak yoksa onlar sayesinde fiyasko mu olacak? Hep birlikte göreceğiz. Hafta sonu böyle bitti anlayacağınız...
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...