SP, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İSVİÇRE gibi

Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, cumhurbaşkanı seçimlerinde kimi destekleyeceğine yönelik parti kararını açıkladı.

Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, cumhurbaşkanı adaylarının Milli Görüş’ün ilke ve prensiplerine uymadıkları gerekçesi ile hiçbir adaya oy vermeyeceklerini söyledi. Cumhurbaşkanı adaylarını belirlemek için halka ve sivil toplum kuruluşlarına da aday belirleme hakkının verilmesi gerektiğinin altını çizen Kamalak, “Mısır’da darbecisi Sisi bile halkın imzası ile cumhurbaşkanlığına aday olarak gösterilmiştir” dedi.

Kamalak, partisinin genel merkezinde cumhurbaşkanı seçimine ilişkin partisinin kararını açıkladı. Saadet Partisi olarak, seçimin öncesinde gerçekten çok titiz bir çalışma yürüttüklerini belirten Kamalak, “Teşkilatımızın bütün kademeleriyle geniş istişare toplantıları yaptık. İl başkanlarımız, il sorumlularımız, kadın kollarımız, gençlik kollarımız ve Milli Görüşçü kuruluşlarımızla bir araya gelerek mensuplarımızın adaylarla ilgili düşünce ve önerilerini dinledik. Bununla da yetinmedik. Tabanımızın temayülünü en sağlıklı şekilde görebilmek için cumhurbaşkanı adaylarına yönelik özel anketler yaptırdık. Tüm bu süreçte, bütün adayları Milli Görüş ilkeleri açısından bir kuyumcu hassasiyetiyle değerlendirdik. Ortaya çıkan sonuca göre 10 Ağustos tarihinde yapılacak oylamada alacağımız tavır ile ilgili nihai bir karara vardık. Ancak bu kararımızı açıklamadan önce, tarihe not düşmek için bazı hususların altını çizmekte fayda görüyorum.” diye konuştu.

 “SP olarak 1. Turda adayımızı göstermek isterdik”

Halkın, seçilmişlerin seçtiğini seçmek zorunda olduğuna vurgu yapan Kamalak, “Yine yani “asıllar” “vekillerin” adaylarını seçmek mecburiyetindedir. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiğini söyleyebilmek için milletvekillerinin yanı sıra halka ve sivil toplum kuruluşlarına da örneğin, elli bin, yüz bin imza ile aday belirleme hakkının verilmesi gerekirdi. Bu hakkın halktan esirgenmesi demokrasi bakımından kabul edilemez bir durumdur. Halkın demokratik bir hakkının gasp edilmesi anlamına gelir. Unutmayalım ki Mısır’da darbeci Sisi bile halkın imzası ile cumhurbaşkanlığına aday olarak gösterilmiştir. Öte yandan, seçime girme hakkı kazanan, ancak yirmi milletvekilinden imza alamadığı için cumhurbaşkanlığına aday gösterme hakkı elinden alınan siyasi partilerin durumunu demokrasi bakımından izah edebilmek kanaatimizce mümkün değildir. Örneğin biz, Saadet Partisi olarak en azından birinci turda kendi adayımızı göstermek isterdik. Ancak önümüze konulan engel ve sınırlamalar yüzünden bunu gerçekleştiremedik.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın “ÜSTÜN CESARET ÖDÜLÜNÜ” iade etmesini beklerdik”

Temel noktalarda her üç adayın da birbirinden çok farklı olmadığını ileri süren Kamalak, “Örneğin, mevcut her üç adayın üçü de Batıcıdır. Oysa Irak’ı üçe bölen Batı’dır. Libya’yı paramparça eden Batı’dır. Bugün İsrail’in, Gazze’deki katliamlarına en büyük desteği veren Batı’dır. Bu Batıcı zihniyetleri yüzünden, mevcut üç adayın, Filistin konusundaki söylemleri bile özde birbirinin kopyasıdır, aynısıdır. Ses tonları farklı olsa da söylediklerinin muhtevası birbirinin tekrarıdır. Hiçbiri, tarihin en trajik katliamları yaşanırken somut bir girişim ortaya koyamamıştır. Daha önce de ifade ettik. Mesela Biz Ekmeleddin Bey'in, Tayyip Bey'e ve Selahattin Bey'e biner lira göndererek yaptığı seçim jestini, asıl Gazze konusunda yapmasını isterdik. Yıllarca İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreterliği'ni yapmış bir isim olarak diğer İslam ülkelerini harekete geçirmek üzere somut bir girişimde bulunmasını beklerdik. Erdoğan’ın da Ekmeleddin Bey'in bin lirasını iade ederek gösterdiği hassasiyeti, Yahudi lobisinden aldığı “Üstün Cesaret Ödülünü” iade ederek de göstermesini beklerdik. İsrail’e doğrudan ve dolaylı bilgi aktardığı bir gerçek olan, Kürecik radar üssünü kapatmasını isterdik. Selahattin Demirtaş’a gelince, O’nun da İmralı’nın hakları konusunda ortaya koyduğu mücadele ve kararlılığı, Filistinlilerin yaşam hakları konusunda da ortaya koymasını isterdik.” şeklinde konuştu.

"İlk turda hiç bir adaya destek vermeyeceğiz"

Bütün bu ilke ve prensipler çerçevesinde değerlendirildiğinde, mevcut adaylardan hiçbirinin Milli Görüş’ün hassasiyet ve beklentilerine cevap vermediğini dile getiren Kamalak, konuşmasını şöyle tamamla: “Çünkü söylemleri farklı gibi gözükmese de eylem ve yönleri aynıdır, Batıcıdır. Oy vermek onay vermektir, sorumlu olmaktır. Bizler Milli Görüş’ün ilke ve prensiplerine uygun olmadıkları için 10 Ağustos'ta yapılacak oylamada, hiçbir adaya oy vermeyecek ve ileride yapacakları muhtemel yanlışların sorumluluk ve vebaline ortak olmayacağız. Eğer seçim ikinci tura kalır, adaylar da icraatlarını aziz milletimizin temel değerlerine, ruh köküne göre ayarlayacak olurlarsa o zaman biz de gayet tabii olarak kararımızı tekrar gözden geçiririz.”

HABER-FOTO: Ayhan GONCA

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Siyaset Haberleri