Başbakan R.T. Erdoğan’ın Strazburg'ta toplanan Avrupa Parlamentosu'ndayaptığıhırçın ve öfkeli konuşma tüm AKP yandaşlarıtarafından "2. ONE MİNUTE" vakasıolarak nitelendirildi ve o cenahta büyük sevinç yarattı.
Ne de olsa “endelikanlı" başbakanlarıyine kükremişve Avrupalılara "haddini bildirmişti"... Üstelik bu çıkışoylarınıda arttıracaktı.
Türkiye'nin bir "aşiret" değil, 1000 yıllık devlet tecrübesi üzerine kurulmuşbüyük bir devlet olduğunubilen, Türkiye adına konuşacak yetkililerin devlet ve karıve ciddiyeti ile herkesi kucaklayan, İkna eden bir üslupla ve "diplomatik nezaketi koruyarak konuşmasıgerektiğini bilen ve bekleyen çevreler ise bu asabi çıkıştan ve asabiyetin yarattığıkontrolsüzlük içinde rastgele sallanan sözlerden derin bir üzüntü duydular.
Bilindiği gibi Avrupa Parlamentosu'nu 1951 yılında kuran ülkeler içindeTürkiye’de var, yanıbu konseyin kurutu üyesiyiz. Hatta Yunanistan, İspanya, Portekiz, Avusturya Finlandiya gibi Avrupa ülkeleri bu konseye kuruluşundan (yani Türkiye'nin katılımından) yıllar sonra katıldılar. Üstelik şu anda bu meclisin başkanıda Mevlüt Çavuşoğlu adında bir Türk.
Yani Başbakan, kurucularıarasında bulunduğumuz ve başkanlığın bir Türk'ün yaptığımecliste konuşuyor, kendisine sorulan sorularıcevaplandırıyor, Bir vatandaşolarak kendisinden ne beklersiniz?
Her soruya gayet müsamahakâr, ciddi, ağırbaşlıve ülkemiz hakkında oluşturulan menfi imajlarıortadan kaldırıp güven arttıracak bir üslupla ve sabırla cevap vermesini…
Ama olmuyor...
Başbakanımız celallenmişbir kere. Soru soran herkesiŞiddetle azarlıyor, hırpalıyor, hatta acımasızca dövüyor.
SANA MI SORACAKTIM diyor, SEN ZATEN BİLMİYORSUN diyor, SENDEN MİAKIL ALACAKTIM diyor, bağırıyor çağırıyor fırçalıyor. Karşısında Avrupa terbiyesi ile yetişmişve Avrupa’yıtemsil eden seçkin insanlar var.
Başbakanın bu abuk sabuk tavrına hiçbir tepki göstermiyorlar ama yüz hatlarında inanılmaz bir şaşkınlık okunuyor.
Başbakan ise bu suskunluğu muhtemelen "Avrupalıların ödünü kopardım" diye yorumluyor olmalıki fırçasının dozunu sürekli arttırıyor.
Tutuklu gazeteci Ahmet Şık'ın imha edilen kitabınısoruyorlar, "o kitap bir bomba. Yayımlanmamışolmasıbir şeyi değiştirmez. Bomba malzemesi taşımak ta suçtur" diyor. Terörist başıApo'yu soruyorlar, "Görüştüm. Devlet kimle isterse onunla konuşur, sizden izin mi alacak" diyor. Tam bu noktada şunu sormalarıgerekiyor. “iyi de Sayın Başbakan, sen daha birkaç hafta önce Devlet Bahçeli senin Apo İle görüştüğünü söylediğinde ona hitaben BUNU İDDİA EDEN ŞEREFSİZDİR dememişmiydin? Bu sözün şimdi nereye konulacak?” Sormalarılazım ama soramıyorlar. Çünkü hepsinin Ödü patlamışbir kere… Tam bu sırada bir Fransız Milletvekili, Muriel Marland Mulitello kalkıyor ve "AZINLIKLARIN İBADET HÜRRİYETİ”Nİsoruyor en delikanlıbaşbakanımıza,. Ve bu soru üzerine ASRIN ESPRİSİNİPATLATIYOR SAYIN BAŞBAKAN.. Bu milletvekilini şöyle bir süzüyor, sonra çevresindekilere soruyor "ArkadaşFransız mı?” Cevabıbeklemeden de bombayıpatlatıyor, "O yüzden Türkiye’ye de biraz Fransız…” Way way way.... Neredeyse zaman duruyor Strazburg'ta .. Ve Madam Mulitello o soruyu soracağına da sormayacağına da on yüz milyon bin pişman oluyor. Fırça üstüne fırça…
Ne var ki Sayın Başbakan'ın çok Fransız gördüğü Madam Mulitello meğerse o kadar da Fransız değilmiş. Büyük annesi ile büyük babası1915 e kadar İstanbul –Kadıköy’de otururlarmış. Yani OSMANLI TEBASIYMIŞLAR. Tehcir sırasında komşularıolan Türk’lerin yardımıile Avrupa'ya kaçıp tehcirden kurtulmuşlar. Dedesi ölünceye kadar Fransa'da hep Türkçe konuşmuş, Türk'üm demiş.. Bak şu işe. Bula bula kimi bulmuşSayın Başbakan çatmak için. Ama olsun. Yandaşlar durumdan çok memnun yine de. Başbakan Avrupa'yısalladı. Avrupalılara haddini bildirdi diyorlar keyif içinde.. Başbakana ulaşamadıklarıiçin de birbirlerini kutluyorlar başbakan niyetine.. Çünkü onların gözünde Başbakan her gün biraz daha büyüyen bir dev.. Bu artik onlar için bir patoloji oldu. Önlemenin de hiç mi hiç imkânıyok.Hadi biz bu hastalığın nedenini yine Fransızlardan bir alıntıyaparak tespitEdelim. Fransız ihtilalısırasında isyancıların bir kısmı16, Lui nin askerlerini çok büyük görüp korkunca isyan liderleri kendilerine şöyle söylermiş. “ONLAR BÜYÜK DEĞİL. SİZ ONLARIN ÖNÜNDE DİZ ÇÖKTÜĞÜNÜZ İÇİN ONLARI BÜYÜK GÖRÜYORSUNUZ. KALKIN AYAĞA ÖYLE BAKIN. KİM BÜYÜKMÜŞGÖRECEKSİNIZ…” Sevgili AKP yandaşıdostlarım, arkadaşlarım, vatandaşlarım...Bence sizde artık... AYAĞA KALKIN.