Zonanın ‘Suçiçeği'nden sonra görüldüğüne dikkat çeken Dermatoloji Uzmanı Dr. Deniz Çetinkünar, “Zona, su çiçeğine benzer kabarcık oluşturması, deri döküntüleri ve ağrıyla kendini belli eden bir hastalık. Nedeni, Varisella Zoster (VZV) isimli bir virüs. Daha sık yüz, sırt, karın, göğüs ve pelvis bölgelerinde görülür. Suçiçeği geçiren ya da aşısı olan kişilerde virüs, bir nevi vücutta uykuya yatıyor. Ancak bağışıklığınız düştüğünde, güçsüz kaldığınızda, yorgun düştüğünüzde bu uykuya yatan virüs. tekrar canlanıyor. Öncesinde hastalar şiddetli bir ağrı, yanma, batma ve kaşıntı hissediyor. Genellikle bu hastalık vücudun sağ veya sol tarafını tutuyor. 1-5 gün sonrasında tipik döküntüler ortaya çıkıyor. Döküntüler çıktığında tanımız kolaylaşıyor. Hastalar tutulum olan bölgede şiddetli ağrı hissediyorlar. Ancak göğüs bölgesinde tutulum olduğunda hissedilen şiddetli ağrı nedeniyle hastalar, kalp krizi olduğunu düşünebiliyorlar” ifadelerini kullandı.
“Körlüğe kadar gidiyor”
Zona'nın bulaşma riskinin olmadığına vurgu yapan Dr. Çetinkünar, “Zonadan sonra suçiçeği geçirmemiş birisi varsa suçiçeği bulaşabilir. Erken dönemde tedaviye başlamak çok önemli. Belirtilerin başladığı ilk 3 gün içerisinde tedavi edilirse, hastalığın seyri hafifliyor. Aksi durumda, hasta özellikle ağrıyı uzun süre çekiyor. Baş bölgesinde görülen zonaların bazıları az hastada körlüğe kadar giden ciddi bir duruma dönüşebiliyor” diye konuştu.
“Risk grupları aşı olmalı”
Zona'ya karşı aşı olduğuna dikkat çeken Dermatoloji Uzmanı Dr. Deniz Çetinkünar, “Artık aşı kullanmaya başladık. Özellikle risk grubunda aşıyı öneriyoruz. En çok 50 yaş üzerinde, onkolojik tedavi gören ve bağışıklık sisteminin zayıf olduğu hastalarda görülme riski artığı için zona aşısı yaptırmalarını istiyoruz” dedi.
Stres ve kaygı gençlerde ‘Zona' görülmesini arttırdı
Dermatoloji Uzmanı Dr. Deniz Çetinkünar, zonanın artık gençlerde de görüldüğünü belirterek, “En çok 50 yaş üzerinde, onkolojik tedavi gören hastalarda görülen zona hastalığının gençlerde de görüldüğünü gözlemliyoruz" dedi