Yada kimse böylesi işkence çektirmedi. Birileri Samsunspor'da istediği gibi at oynattıkça da. Bu işkence Çin işkencesinden beter olacak.
Bazı adamların derdi Samsunspor takımını Süper Lige çıkartmak olsaydı ya da Süper Lige çıkmış bir Samsunspor takımını burada tutmak olsaydı, bu gün Samsunspor'un hakkı olan Süper Ligde Kırmızı beyaz fırtına esmeye devam ederdi.
Ama adamların göründüğü gibi Süper Lig hayali asla yok.
Onların asıl hayali koltuk ve bu takım sayesinde makam elde etmek, isimlerini duyurmak güçlerine güç katmak. Amaç Samsunspor takımına asla ama asla güç katmak değil.
Mesela bu sezonu baz aldığımızda; Sezona Ümit Özat hiç kimsenin aklının kıyısından geçmezken getiren bu yönetim.
Özat'a methiyeler dizen bu yönetim ve jurnalcileri!? Onların değil miydi ki;
"Şampiyon yap bizi, cehennemde yak bizi" hezeyanları.
Peki cehennem hayatı yaşattıkları kim oldu? Ümit Özat. Özat'ın günahı neydi ki? Peş peşe maçlar kazanıp lider grubunda gitmesi miydi? Kesinlikle EVET.
Çünkü hiç kimse onun takımı Lider yapmasını, hatta Süper Lige çıkartmasını istemiyordu ki!. İsteseydiler daha güçlü transferler yapardılar. Amaç 'Konu bağcıyı dövmek üzüm yemek değil'.
Lafın özü. Özat gitti. Sonra transfer tahtası kapandı muhabbet ve modası ve akabinde acil sözüm ona zar zor Korukır getirildi. Herkes yine hem fikirdi. Maşallah gelmesi ile modaya uyan Korukır'da mehteran takımı gibi. İki ileri, bir geri. Tam istenildiği gibi...
Ve geldiği günden bu yana başarısız da diyemez kimse, başarılı, başarılı olmasına da... Başarılı olması ile başarısızlık arasında ki ince çizgide... Birileri isterse BAŞARISIZ addedilecek, istemezse gelecek yılın ilk yarısına kadar Korukır başarılı hoca olacak ve ilk yarı ortasında kadar kalacak. Göreceksiniz.
Asıl konu da o değil.
Asıl konu Samsunspor takımının dizginlerini elinde tutup Süper Ligi istemeyen, istediğinde ipleri geren, istediğinde bırakan zatı muhteremler. Bunlar öylesine uyanık ki? Hiç ortada görünmeseler de yandan girişimlerle ortamı germeyi biliyorlar.
Sonuç: Samsunspor Süper Lige çıkmasın...
Ve geçtiğimiz hafta alınan galibiyet esnasında ki maç esnasında oluşan tablo...
Yöneticinin yeri belli PROTOKOL...
Basının yeri belli: BASIN BÖLÜMÜ.
SEYİRCİLER ZATEN BELLİ YOKLAR. ÇÜNKÜ CEZA VAR.
E be adam. Koskoca yönetici koca stadyumda koltuk kalmadı, yer bulamadın BASIN CAMİASININ içine girip, AMİGO gibi bağırıyorsun. Bir Yöneticiye yakışıyor mu?
Sonra yılların gazetecisi Avni Demir. Samsun Stadyumuna ve basın bölümüne Sarı Basın kartlı gerçek Gazetecileri almamak için kılı kırk yararken, yöneticiyim diyen zevatı içeri alan sen, sonra da tepki gösteren yine sen!. Bu ne perhiz ne turşusu anlat bilelim.
Oysa o stad içinde her şey belli değil mi?. Sanki stadı babanızdan size miras bıraktılar. Sen, sen,sen gir, sen giremezsin. Yazık sizin spor ahlakı, gazeteci mantığınıza...
Her neyse stadyum içinde Yöneticiler yerinde, Basın - gazeteciler yerinde olmalı. Kimsenin Basın camiasına laf etmeye, tepki göstermeye hakkı yok, olamazda...
Ha BASIN BASIN BİRLİK OLUP CAMİA OLABİLSE BU TİP HAREKETLERE MARUZ KALMAZ. O da başka bir ayrıntı. Çok acı değil mi? O gün işte kimse bu meslekle boğuşanların karşısına çıkıp sokak kabadayısı gibi şaklabanlığa yeltenemez.
Bu girişimlerin suçu BASIN CAMİASININ Önce duayen dediğimiz el pençe duran tipleri, akabinde bizim laçka meslektaşlarımız. Bu davranışınızı yıllardır birilerine her an böyle alıştırdığınız için Basın camiasının içine ettiniz.
Sevgili Yönetici de gelip "Müslüman mahallesinde Salyangoz satar".
Sonuç olarak Böyyük yönetici de işte orada içiniz de bağırıp çağırmış. Gazeteciler ne hale düşmüş?. Federasyon basına ceza verse keşke. O zaman görürüm sizin bağırtınızı...
İşin en garip ve kötü yanı ne biliyor musunuz? .Yönetici beyefendi cesaretle, sizin mahallenizde; SALYANGOZ SATMAYA KALKMIŞ. Hatta SATMIŞ... Siz yırtınsanız ne olur ki?
Üzüldüm mü?. HAYIR. Her insan yaptığı ile karşılık bulur. Kendi meslektaşına sahip çıkmayıp, birilerine yağdanlık yapanlar bir gün kendisi de o yağdanlığın içinden çıkacak ki kimse elini uzatmaz. Uzatsa da üstünüzde ki yağdan kimse sizi tutamaz. Temizlenmeden. Ah bir temizlenebilseniz var ya!. Ama hiç beklentim yok. Çünkü kolay kolay temizlenmeniz imkansız.
Bu vesile ile elbette ki sizin düştüğünüz durum yanında Yöneticinin sattığı salyangozunun lafı olmaz.
Bu ayıp Samsun Basının önce duayen sonra da sözüm ona GAZETECİYİM diyen laçkalarınadır.
Siz BASIN - GAZETECİ olmayı beceremedikçe, Ne Samsunspor o Süper Lige çıkar, Ne Samsunspor yöneticilerinin ipi bilmem kim(lerin) elinden düşmez...
Siz de onlarla yuvarlanıp yürümeye, CEHENNEMDE YANMAYA, ONUN BUNUN KUCAĞINDA yanında savrulmaya devam edersiniz.
Bu olay sonrası Federasyonun aklı olsa; "Hepinize birer sabun alıp hep birlikte açık tribünde yağmur yağarken maç izletir."
Belki sözüm ona GAZETECİLER aklını başını alıp BASIN- GAZETECİLİĞİN gerçek gereğini yerine getirir.
Aksi takdirde bu gidişle yaz ayı gelirken hiç birinizden CACIK MALZEMESİ BİLE OLAMAZSINIZ.
O Yöneticinin sizin yanınızda size tafra yapması zorunuza gitmesin. CACIK Malzemesi bile olamayanlara bunlar az bile...
Kusura bakmayın....
Mutlu ve (sağ)-lıcakla kalın...