Suriyeliler toplumsal yaşamı nasıl etkiledi?

Mustafa Kemal Üniversitesi (MKÜ) Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Zerrin Arslan, Suriyelilerin ülkelerindeki iç savaş nedeniyle Türkiye'ye sığınmasının Hatay'daki toplumsal yaşamı doğrudan etkilediğini bildirerek önemli açıklamalarda bulundu.

Yrd. Doç. Dr. Arslan, ülkelerindeki savaştan kaçarak Hatay'a gelen Suriyelilerin toplumsal yaşama etkileri hakkında 4 yıl süren bir araştırma yapılğını hatırlatarak, “Suriye’deki iç savaş sürecinde Türkiye’ye gelen Suriyelilerin Hatay’da toplumsal yaşamı, dolayısıyla da gündelik yaşamı ne yönde etkiliyor konusu. Hatay’da gündelik hayat nasıl etkileniyor demek tek başına bir çözüm üretmiyor. Çünkü sınır bölgesinde toplumsal ve gündelik yaşamın belli anlamda ülkenin diğer bölgelerinden farklı olduğu yeni bir şey değil. Aslında bütün sınır bölgelerinde, Irak sınırından İran sınırından ya da bir önceki dönemdeki eski Sovyetler sınırından bahsedebileceğimiz anlamda Türkiye’nin doğu ve güney sınırları, gündelik hayat dinamikleri tarihsel süreç anlamında farklılıklar taşıyor. Ancak, son 4-5 yıldır Suriye’deki iç savaş nedeniyle Türkiye’ye gelen Suriyelilerin sınırdaki kentlerde ve dolayısıyla Hatay’da toplumsal yaşama katılma biçimleri ve gündelik yaşama etkisi yeni. Türkiye’deki Suriyelileri misafir, göçmen, sığınmacı ya da mülteci olarak adlandırmak sorunun ciddiyetini ve büyüklüğünü değiştirmiyor” dedi.

"HATAY DOĞRUDAN ETKİLENİYOR"
Hatay’ın bir başka özelliğinin olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Arslan, “Hepimizin bildiği gibi Hatay, Türkiye’nin güney sınırları içine en son katılan ilimiz. Bu bağlamda da Suriye’deki iç savaş sürecinde Hatay’ın etkilenmesi Suriye sınırındaki Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin'e göre farklılık taşıyor. Yani Hatay’ın kendi özelliğinden yola çıkacak olursak Suriye gerilimi ya da Suriye’deki iç savaş, Hatay’ın gündemine her ne kadar 2011 Mart’ından beri farklı bir boyutla girmiş olsa da ne zaman bir Suriye ile Türkiye arasında olumlu ya da olumsuz herhangi bir durum söz konusu olsa Hatay’ın adı bir biçimde geçiyor ya da Hatay’ı doğrudan ilgilendiriyor. Buradan hareketle Antakya ya da Hatay’da olan gündelik yaşamı ele alırken dört noktaya vurgu yapmak istiyorum" diye konuştu.

Bu dört noktanın gündelik yaşamın içinde yer aldığını, belli bir forma sokulmayan, belli kuralları dayatmayan kendiliğinden şekillenmiş bir şey olduğunu ve samimiyet içerdiğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Arslan, şunları kaydetti:

“Gündelik yaşam, hem içtendir, daha güvenli bir alandır, hem de kendi korkusunu, tedirginliğini içerir. Bu bağlamda Suriyelilerin gündelik yaşama etkisini toplumsal, ekonomik, politik ve temel olarak aldığımız hizmetler boyutuyla göz önüne almalıyız. Gündelik yaşam, maddi koşullardan çok etkilenir. Bu nedenle toplumsal, ekonomik, kültürel, politik ya da hizmet alımı anlamında düşündüğümüzde hepsinin üst şemsiyesidir.”

EKONOMİK BOYUT
Suriye sürecinin Hatay’a etkisini toplumsal boyutunun altında ekonomik, politik ve hizmet alımıyla ilgili değerlendiren Dr. Arslan şöyle devam etti: 

“Türkiye ekonomisinden çok bölgeye ve dolayısıyla Hatay ekonomisine etkisi, bir taraftan üretim ilişkilerini, yani mal ve hizmet üretimini; diğer taraftan tüketimi, yani günlük ticaret anlamında esnaf ve tüketici faaliyetlerini kapsar ve üretim ve tüketim anlamında Hatay’ın ekonomisine etki eder. Aynı zamanda üretim ve tüketimin kentsel ve kırsal boyutu vardır. Suriye ile sınır kapılarının kapanması nedeniyle kara ve deniz yolu ile yapılan ithalat ve ihracat faaliyetlerinin azalması en önemli sonuçlandığı belirtilmekte. Ancak benim üzerinde durmak ve vurgulamak istediğim, daha çok geçimlik düzeyde olan günlük sınır ticaretinin olumsuz yönde etkilenmesi. Bunun anlamı, gündelik yaşam içinde sınır ticaretinden kaynaklanan özellikle Suriye üzerinden getirilen ürünlerin temini ve satımını içeren küçük esnafın ticaretidir. 2011 yılından itibaren sınır ticareti anlamında, baharatların, çayın, sigaranın, tekstilin, ayakkabı-terlik ticaretinin aksadığı belirtilmekte. Bununla birlikte özellikle Hatay’ın sınır bölgesindeki ticaretin kırsal yaşama yansımasından söz edecek olursak, burada temel ekonomik faaliyet tarımdır ve tarımsal ürünler günlük sınır ticaretinde önemlidir. Mesela Reyhanlı, Kumlu bölgesinde insanlar bunu şöyle ifade etmektedirler; 'Küçük arabayla günlük havuç, üzüm, kuru soğan, patates götürüp getiriyorduk ya da arabamızla iki galon benzin getiriyorduk. Aynısını Suriyeliler de yapıyordu. Kapıların kapanmasıyla bunlar durdu'. Yani, geçimlik ekonomik faaliyetler kısıtlandı ve sınır kapılarının kapatılmasıyla birlikte gündelik hayattaki belli pratikler değişti.”

GÜVENLİK
Güvenlik ve risk konusu ile ilgili araştırmalarını da aktaran Yrd. Doç. Dr. Zerrin Arslan, “Hatay’da bir başka boyutu var güvenlik meselesinin. Özellikle Reyhanlı Cilvegözü patlamaları ve Altınözü-Yayladağı bölgesine düşen top mermilerinin ya da havan toplarının neden olduğu tedirginlikler bunlar. En üst şemsiye olarak günlük hayatın risk ve tedirginliklerini, korkularını üreten ve somut gösteren unsurlar diyebiliriz. Buna ek olarak Hatay’ın kendi tarihselliğinden kaynaklanan etnik çeşitliliği, dinsel çeşitliliğinden kaynaklanan bir özelliği var. Bu da tedirginliği arttıran başka bir boyutu. Reyhanlı’daki tepki başka bir boyutla yansıyor ki, Reyhanlılı birisiyle konuştuğumuzda ‘Artık biz Reyhanlı’ya girdimizde bizim Reyhanlımız mı emin değiliz’ diyorlar. Bu, gelen nüfusun fazlalığını vurgulamak için ifade edilen bir şey. Tabi bu aynı zamanda bir tedirginliği de ifade ediyor.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri