Tarla farelerinin kültür bitkileri ile çayır-mera bitkilerinin yeşil aksam, tohum ve meyvelerini, ayrıca yiyecek bulamadığı durumlarda, meyvelik ve ormanlarda fidanların gövdelerini (özellikle kök boğazı) yemek, kemirmek, kesmek ve kirletmek suretiyle zarar yaptığını söyleyen Müdür Sağlam açıklamalarda bulundu. Tarla farelerinin beslendikleri alandaki besin tükendiğinde başka alanlara da geçerek zararlarına devam ettiğini ifade eden Sağlam, "Sıcak aylarda yeşil, serin aylarda kuru yemi fazla yerler. Ergin bir tarla faresi günde ortalama 15-17 gr yeşil, 10-13 gr kuru yem yer. Zarar dereceleri popülâsyon yoğunluğuna bağlı olarak yüzde 100’e kadar ulaşabilir. Deniz seviyesinden 2 bin 500 metre yüksekliğe kadar bitki olan hemen her yere yayılmışlardır. Tarla farelerinin başlıca doğal düşmanları kedi, köpek, tilki, gelincik, sansar, baykuş, leylek, kerkenez kuşu, atmaca, doğan, şahin, kartal ve yılandır. Doğal dengenin bozulmadığı alanlarda, bu doğal düşmanlarla tarla farelerinin büyük ölçüde baskı altında tutulabiliyor. Derin toprak işlemesi, münavebe, tarla temizliği, gibi önlemlerle tarla farelerinin zararlarını bir dereceye kadar azaltılabilir. Sistemleri su ile doldurmak ve kapan kullanmak suretiyle fareler öldürülebilir" diye konuştu.
"Kimyasal mücadele iklim uygun olduğu sürece her zaman yapılabilir"
Tarla fareleriyle kimyasal mücadele, iklim uygun olduğu sürece her zaman yapılabildiğine dikkat çeken Sağlam, "Ancak en uygunu ve etkili olanı, kıştan çıktıkları ve en zayıf oldukları ilkbahar ile kışa girişte sonbahardır. Tarla fareleriyle bulaşık alanlarda 25 metrekarede 5 işlek delik sayıldığında mücadeleye başlanmalıdır. İlaçlama öncesinde buradaki tüm delikler kapatılıp, 3 gün sonra açılan deliklere, zehirli yemler her deliğe 5 adet olacak şekilde, el değmeden delik içlerine bırakılarak bu delikler kapatılarak mücadele edilebilir" şeklinde konuştu.
'Tarla farelerinin verdiği zarar yüzde 100'e ulaşabilir'
Tarım ve Orman İl Müdürü Sağlam, "Tarla fareleri beslendikleri alandaki besin tükendiğinde başka alanlara da geçerek zararlarına devam ederler. Zarar dereceleri popülâsyon yoğunluğuna bağlı olarak yüzde 100’e kadar ulaşabilir" dedi.