Uçmak için çırpınıyor, kırık kanatlı tarla kuşu.
Her hamlede, daha da sızlıyor kanatları.
Yılmıyor, umutla başlıyor çırpınışlara…
İla-nihaye sürecek, imtina etmeyeceğim!
Yaşıyorsam eğer, uçmam gerek!
Kanatlarım kalkmıyorsa, öldüm demek!
Çevirdi güzel başını, süzdü gökyüzünü.
Tarlalar yemyeşil, gök masmavi; uçmalıyım!
Çağlayan ırmağa, coşan denize, yücelerden bakmalıyım!
Haydi bir hamle daha; başarmalıyım.
Gökyüzü çok güzel; özgürce uçmalıyım!
Kırık kanatlarıma, güç ver Allah’ım!
Yaşıyorsam eğer, uçmam gerek…
Kanatlarım kalkmıyorsa, öldüm demek!
Hava imbiklerden geçmiş, mis kokuyor,
Serçeler, kelebekler göklerde tur atıyor.
Bülbül dil döküyor, gül naz ediyor,
Yaşamak çok güzel, nefes almak dua gibi…
Sızlansın, cefaya katlansın kanatlarım!
Yaşıyorsam eğer; uçmam gerek!
Kanatlarım kalkmıyorsa, öldüm demek!
Son bir defa hamle yaptı, çırpındı…
Acılara katlandı, birazcık havalandı
Göklere, göklerden baktı, çok sevindi!
İçi neşeyle doldu, dünyalar onun oldu!
Ama birden, olanlar oldu; dona kaldı!
Kanatlarının dermanı kesildi; kendini yerde buldu…
Kerhen; yığıldı kaldı yeşil tarlanın ortasında.
Gözlerini açtı, etrafına mahzun, mahzun baktı!
Yaşıyorsam, ötmeliyim, dedi; ötmek istedi!
Ama nafile; feri kalmadı…
Hayli zaman kala kaldı, umudu kesildi…
Gagasını bir açtı, iki açtı… Söylendi: hu Allah!
Demek bende ölümü tadıyorum, la ilahe illallah!
Elveda kurtlar, kuşlar, elveda yalan dünya!
Biçare, kara toprağa uzandı boylu boyunca!
Geldiler yakınları; terekeyi saydılar, ağıtlar yaktılar,
Ağladılar sızladılar, iki gün yas tuttular
Şefikane duygularla, onun için naatlar okundu.
Sonunda dünya işine dalıp gittiler!
Bizim kırık kanatlı tarla kuşunu hepten unuttular.
Hasan TOPUZ